Akil İnsanlar Heyeti Güneydoğu Anadolu Grubu, Şefkat Tepe, Sakarya Fırat , Kurtlar Vadisi ve Tek Türkiye benzeri dizilerinin kaldırılmasını istiyor. RTÜK, dizileri kaldırma yetkisinin olmadığını belirtiyor ancak Şefkat Tepe, Sakarya Fırat ve Kurtlar Vadisine yönelik müeyyideler içinde ‘ırkçı içerik’ yok. Bu konuyla ilgili Bahçeşehir Üniversitesinden Prof Dr. Orhan Tekelioğlu’yla konuştuk.
MAVİ ÖZKALIPÇI
maviozkalipci@yahoo.co.uk
Akil İnsanlar Heyeti, iki aylık süreç sonunda oluşan raporlarını 26 Haziran’da Başbakana sunmuştu. Güneydoğu Anadolu Grubu’nun sunduğu raporda bölgedeki kamuoyunun medyanın Kürt sorununa yaklaşımından rahatsız olduğu saptaması da yer almıştı. Raporda adı geçen dizilerden Sakarya Fırat, ‘aynı topraklarda akan iki nehrin, ayrılığa ve bölünmeye karşı savaşını’, Şefkat Tepe ise ‘terörün çirkin yüzünü’ yansıttığı iddiasında. Ancak bölge halkının benzer görüşte olmadığı aşikâr.
Güneydoğu raporunun İdari ve Uygulamaya İlişkin Talepler bölümünün 30. maddesi şöyle: “Şefkat Tepe, Sakarya Fırat, Kurtlar Vadisi ve Tek Türkiye benzeri TV dizilerinin yayından kaldırılması ve medyanın sürece ayak uydurmasının sağlanması”
Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) yetkililerinden elde edilen bilgilere göre yukarıda adı geçen dizilerden ‘Kurtlar Vadisi’, ‘Sakarya Fırat’ ve ‘Tek Türkiye’ye geçtiğimiz yıllarda çeşitli müeyyideler uygulanmış. RTÜK’ün programları yayından kaldırma yetkisi yok, ancak 6112 yasasının ihlali durumunda reklam gelirleri oranında para cezası uygulayabiliyor. Samanyolu’nun yayınladığı ‘Tek Türkiye’, “yayınların şiddet kullanımını özendirici veya ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı nitelikte olmaması” hükmünün ihlali nedeniyle uyarı almış, kanaldaki bir diğer dizi Şefkat Tepe ise “şiddeti özendirmek ve kanıksatmak” sebebiyle para cezasına tabii tutulmuş. Kurtlar Vadisi’ne ise RTÜK’ün 2012’den beri üçü para cezası olmak üzere altı müeyyidesi bulunmakta. Müeyyide sebepleri ise hep aynı iki unsurun ihlali üzerine: Yasanın 8. maddesinde geçen “şiddeti özendirici ve kanıksatıcı” olmak ve “çocukların ve gençlerin fiziksel, zihinsel, ahlaki gelişimine zarar verecek içeriğe sahip olmak veya koruyucu sembol kullanmadan yayınlamak”. Ancak Güneydoğu Anadolu bölgesinde bu dizeler için şikâyetlerin odak noktası yalnızca içerdiği şiddet görüntüleri olmasa gerek, ‘ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı’ içerik, bir tek ‘Tek Türkiye’ye dizisine mi münhasır? Bahçeşehir Üniversitesi’nden İletişim Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr Orhan Tekelioğlu bu tür dizilerin dizi olarak değil, nefret suçu içeren propaganda metinleri olarak algılanması gerektiğinin altını çiziyor.
Sizce son zamanlarda dizilerin senaryolarında barış süreci ile ilişkili bir hassasiyet var mı?
Diziler ‘tür’dür, örneğin bir aşk dizisidir, bunun içeriği ile ilgili nasıl bir değişiklik olabilir? ‘Tek Türkiye’, ‘Şefkat Tepe’, ‘Sakarya Fırat’ gibi dizilerin bir fonksiyonu var, bunlar siyasal diziler, propaganda filmlerine benziyor bir bakıma. Bu nedenle de olumlu ya da olumsuz tepki çekiyorlar. ‘Kurtlar Vadisi’ni de bu dizilere dahil edebilirsiniz. Dizi âleminde düşünürseniz sıra dışı/normal olmayan diziler. Benim bildiğim yurtdışında benzer nitelikli tek dizi ‘24'tü.
Şefkat Tepe'nin hâlâ devam etmesini nasıl yorumluyorsunuz?
Anladığım kadarıyla o kanalın barış sürecine bakışını gösteriyor. Belli ki o dizinin kalkmasını istemiyorlar. Ancak kaldırılması talebi mantıklı tabii, çünkü kesinlikle barış sürecine, barışa zarar verecek diziler. Bir taraf tutulma söz konusu ve ‘karşı konulanların’ da oldukça problemli bir tarihi var. Bu dizilerin ‘dizi’ olarak algılanmasını bile pek doğru bulmuyorum. Bunlar propaganda filmi mantığı ile yapılan, ‘psikolojik savaşın’ içinde değerlendirilmesi gereken anlatılar. ‘Kurtlar Vadisi’ de diğerleri için bir tür model dizi, propagandanın biraz daha yoğun hali. Kaldırılmalı tabii ki, eğer benim fikrimi sorarsanız.
İçeriği değişse dahi mi?
Tabii, neyi değiştireceksiniz? Propaganda daha barışçı bir propaganda mı olacak? Olabilir, ama aslında dizi kültürel bir ürün. İyi kötü bazıları sanat yaptığını düşünüyor olabilir. Kültürel metinlerin içine bu tür unsurların doldurulması aslında başlı başına problemli, onları propagandalaştıran bu. Popüler kültürde tabii ki klişeleşme, beklenen şeylerin gösterilmesi, ‘türleşme’ kaçınılmazdır, ama bu, çok sakıncalı ve problemli bir tür. Siz oradaki anlatıya o kadar çok müdahale ediyorsunuz ki, en ufak bir ‘yaratıcılık’ kalmıyor. Oysa ‘Muhteşem Yüzyıl’ gibi bir diziyi düşünün, tabii bir belgesel değil ben o argümana her zaman karşıyım, ama bir dizi iyi kötü başından sonuna bir anlatıdır, tasarımdır, muhayyile ürünüdür, o anlamda tam sanat olmasa bile sanata yakınlaştığı noktalar vardır.
Öte yandan bir dizinin kamuoyunu olumlu bir şekilde etkilemesi gerektiği fikrini de yanlış bulurum. Bir dizi çekilir ve orada Kürt karakterler, Roman karakterler, Gayrimüslim karakterler olumlu olarak anlatılabilir, buna hiçbir şekilde karşı değilim. Yeter ki içerisinde biraz sanat, kültürel yaratıcılık olsun. Bu dizilerin en büyük sorunu o. Gerçekten, dizi tekniği açısından çok düzeysiz. Diyaloglar, anlatı çok problemli. 'Ya iyi ya kötü' karakterler var, çağdışı kalmış bir anlatı. Onun için içeriğinin değişip değişmemesinin de çok önemli değil sonuç olarak bu bir propaganda metni, türü. Bir faydası olacağını düşünmüyorum.
Herhangi bir değişim gözlemediniz yani?
Bitti zaten söylediğiniz diziler. ‘Şefkat Tepe'de de bir değişiklik görmedim. Zaten böyle bir değişim olacaksa Kurtlar Vadisi’nde olması önemli. Çünkü ‘Kurtlar Vadisi’ iyi kötü, büyük bir kanalda, ana akım kanalda yayınlanıyor, çok ciddi bir izleyicisi kilesi var, oradaki anlatıdaki değişiklik etkili olabilir. Ama ‘Şafak Tepe'nin zaten kanalı belli, dinleyicisi belli.
Ancak her şekilde, bu dizilere bir baskı unsuru olmalı değil mi?
Böyle diziler hiç olmasa daha iyi değil mi? Ben böyle düşünüyorum. Dizi türleşmelerinde politik diziler çok fazla olmaz. Tabii ki politika vardır ama çok daha farklı bir şekilde, örneğin muhafazakârlık birçok dizide kendini evlenmeye yönelik davranışlar olarak gösteriyor. Bu da bir politika, o beni hiç şaşırtmıyor. Ama doğrudan kör gözüm parmağına politika, bir diziyi, dizilikten çıkarıp, propaganda filmine çeviriyor. Bunun zaten kalkması gerektiğini düşünüyorum, böyle diziler yapılmamalı.
RTÜK'ün de kaldırma yetkisi yok...
Kaldırmayabilir ama birçok nedenle birçok diziye ceza verebiliyor. Burada da ‘halkı kışkırtma’, ‘karşı yapma’, ‘barış sürecini baltalama’ diye gerekçe mi yok, istendiğinde her şeye buluyorlar. Ayrıca dizilerde çok ciddi şiddet, aşağılama, yalan ve propagandaya uyacak çok şey var. Dizide dağdaki karakterlere domuz eti yediriyorlar mesela. Domuz eti yiyip yememek bir sorun değil ama dağdaki adamı böyle sunmak başka bir şey 'Bunlar Müslüman değil” diyorsunuz, aslında çok problemli bir şey var anlatılarında. Hep kötülük düşünen insanlar, hep başkalarını kullanan insanlar... Bunların bir dizi olarak algılanması problemli, RTÜK'ten de yardım beklemek pek manalı değil. RTÜK zaten başlı başına bir problem alanı, zaten bu kadar fazla müdahale olmamalı, bu kadar fazla ceza gelmemeli. Oradan yardım beklemek de bana pek doğru gelmiyor.
Çözüm olarak ne öneriyorsunuz?
İzlenmesin tabii ki. Bu da başka bir bilinç durumu değil mi? Başbakan bile aynı şeyi söylemedi mi? ‘Muhteşem Yüzyıl’ ile ilgili eleştirilerini yaptı, sonra “E bunu seyretmeyin” dedi. Etkiledi mi etkilemedi mi ayrı, onu tartışmıyorum. Ama gerçekten modern dünyada modern siyaset içinde aslında yapılması gereken ikna değil midir? İnsanlara burada anlatılanların yanlış olduğu söylenmeli. Ama eğer nefret suçu varsa -ki sözünü ettiğiniz dizilerde ben olduğunu düşünüyorum - onların yasal yollarla durdurulması gerekiyor. RTÜK devreye girmek zorunda, çünkü anladığım kadarıyla şu anda yasal müeyyide uygulayabilen yer orası. Nefret suçu var çünkü ortada ve nefret suçunun olduğu yerde bunu bir dizi problematiği içinden tartışmak mantıklı değil. Nefret suçu ile ilgili birçok yasa var, bunları neden çalıştırmıyor RTÜK? Dizileri izlediğin zaman nefret suçu çok net çıkıyor ortaya. Televizyonda da nefret suçuna ve ayrımcılığa yer olmamalı. ( AK / MÖ )