İmroz’da (Gökçeada) Yunanca eğitimin önünün açılması kanun teklifi veren CHP Bursa milletvekili Aykan Erdemir, Agos’a yaptığı açıklamada “İmroz’da çok çetrefilli bir sorun var. Çalışmalarımın, Yunanistan başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılan Gökçeadalıların topraklarına geri dönmesine vesile olabilirse kendimi çok mutlu hissedeceğim” dedi.
EMRE ERTANİ
emreertani@agos.com.tr
CHP Bursa Milletvekili Aykan Erdemir, Meclis’te ayrımcılıkla nedeniyle yaşanan sorunların giderilmesi için yaptığı çalışmalarla dikkat çekiyor. Bilkent Üniversitesi’nden sonra yüksek lisans ve doktorasını Harvard Üniversitesi’nde Sosyal Antropoloji ve Ortadoğu Çalışmaları alanındaki yapan Erdemir, CHP’nin genç kuşak siyasetçilerinden. Erdemir, temel hak ve özgürlükleri güçlendirme yolunda yılmadan ve yorulmadan soru önergeleri, araştırma önergeleri, kanun teklifleri ve Genel Kurul konuşmalarıyla süreci zorlamakta kararlı olduğunu vurguluyor.
İmroz’da (Gökçeada) Yunanca eğitimin önünün açılması kanun teklifi veren Aykan Erdemir, Agos’a yaptığı açıklamada “Türkiye’de ayrımcılıkla mücadele amacıyla verdiğim pek çok diğer kanun teklifim gibi henüz Meclis komisyonlarında görüşülmeye değer bulunmadı” dedi. İmroz’da çok çetrefilli bir sorun olduğuna vurgu yapan Erdemir, çalışmalarının, Yunanistan başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılan İmrozluların topraklarına geri dönmesine vesile olabilirse kendilerini çok mutlu edeceğini dile getirdi: “Adadaki sorunun devletin hatalı uygulamalarından kaynaklanan siyasi, hukuki ve idari boyutları olduğu gibi aynı zamanda demografik, toplumsal ve kültürel boyutları da var. Şu aşamada önemli olan Rum İlkokulu’nun faaliyete geçmesinin önündeki tüm mevzuat engellerini kaldırmaktır. Okulun 1964 yılında kapatılmasıyla bir gün içinde yüzlerce öğrencinin okulsuz bırakılıp eğitim-öğretim hakkından mahrum edildiği anımsanırsa, bu mağduriyeti bir nebze olsun gidermek için siyasetçilere ve bürokratlara büyük sorumluluk düşüyor.”
Bu bağlamda, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in, Türkiye’den gitmek zorunda kalan gayrimüslimlere ‘geri dönün’ çağrısı yaptığını hatırlatmamız üzerine, Erdemir, “Bu toprakları terk etmek zorunda bırakılmış tüm dezavantajlı kesimler için ‘geri dönün’ çağrısı yapmayı, geri dönüşün nesnel koşullarını sağlamayı bir onur meselesi sayıyorum” dedi. Kimlikleri nedeniyle sürgün edilen insanlar için özür dilemek gerektiğine dikkat çeken Erdemir, şöyle devem etti: “İstiyorum ki bu toprakların tüm insanları yurtlarına, akrabalarına, dostlarına kavuşsun; bu hasret artık bitsin. İnançları, etnik kimlikleri, cinsel yönelimleri, siyasi görüşleri ya da diğer kimlikleri nedeniyle mağdur edilen, topraklarından sürülen tüm yurttaşlarımıza özür borçluyuz. Bu özrün en güzel ifadesi de ayrımcılık, nefret suçları ve nefret söylemiyle mücadelede gösterdiğimiz kararlılık ve başarıyla uygulanan sosyal içerme politikaları olacaktır diye düşünüyorum.”
‘CHP katkı sunmaya hazır’
Ekümenik Patrikhane’nin geleceğini belirleyecek derecede öneme sahip olan ve açılması yılan hikâyesine dönen Heybeliada Ruhban Okulu konusuna da değinen Erdemir, insanların inanç ve ibadet özgürlüklerinin, inanç eğitimi ve inanç önderlerini yetiştirme haklarının tartışma konusu yapılmasını abes bulduğunun altını çizdi: “Temel insan hak ve özgürlüklerinin sınırlandırılmadığı, tartışma konusu bile yapılamadığı bir Türkiye arzuluyoruz. Geçen yıl Adalar Belediyesi’nin ev sahipliğinde Rum, Yahudi, Ermeni ve Süryani toplumlarının ruhani liderleri ve temsilcileriyle İstanbul’da bir araya gelen Kemal Kılıçdaroğlu da CHP’nin Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılmasına ilişkin olarak ‘gerekli katkıyı yapmaya hazır olduğunu’ belirtmişti. Zaten sosyal demokrasinin evrensel ilkelerine bağlılığını açıkça ifade etmiş bir parti için başka bir yaklaşım söz konusu olamaz.”
Rejim laik olsa da…
Öte yandan “Cumhuriyet dönemi boyunca azınlıklara karşı izlenen politikalardan dolayı CHP özeleştiri yapıyor mu” sorumuza, Türkiye’de gerek azınlıklar gerekse diğer dezavantajlı kesimlerin 90 yıldır çok farklı mağduriyetler yaşadığının inkâr edilemez olduğunun altını çizen Erdemir, bunun temel nedeninin eşit yurttaşlık anlayışının ve gerçek anlamda seküler bir devlet yapılanmasının başarılamamış olmasına dikkat çekti: “Rejim nominal olarak ‘laik’ olsa da, kamuda adı konmamış bir Sünni egemenliği tüm boyutlarıyla aşikârdır. Geçmişin hatalarından ders çıkararak ama geçmişin bitmeyen polemiklerine de takılmadan, daha eşit ve daha özgür bir geleceği kurmak için mücadeleyi sürdürmeliyiz. Geçmiş mağduriyetleri polemik konusu yapmaktan bugün yaşanan mağduriyetleri giderme yolunda tek bir adım atmaya fırsat bulamayan siyasetçilerin samimiyetleri konusunda ciddi şüpheler taşıyorum.”
Erdemir, CHP’nin 2011 seçimlerinde ‘Herkes için CHP’ sloganıyla kampanya yürüttüğünü anımsatarak, önemli bir mesafe alınmış olunsa da partinin tüm toplum kesimlerine ulaşmada henüz istenilen noktada olmadığını belirtti: “Herkesin derdine derman olabilen, tüm haksızlıkların karşısına aynı kararlılıkla dikilen bir parti hedefliyoruz.”
(EE)