Âkil İnsanlar Heyeti Marmara bölgesi grubu, bugün Feriköy’de azınlık toplumun temsilcileriyle bir araya geldi. Görüşmede, azınlık vakıflarının temsilcileri medya ve ders kitaplarındaki ayrımcı dile dikkat çekti. Heyetten Mustafa Armağan ise, Türkiye’nin laik bir ülke olmadığını hatırlatarak “Ruhban Okulu neden hâlâ kapalı?” diye sordu.
VARTAN ESTUKYAN
vartan@agos.com.tr
Akademisyen Deniz Ülke Arıboğan başkanlığında Ali Bayramoğlu, Hülya Koçyiğit, Orhan Gencebay, Yücel Sayman, Yakup Levent Korkut ve Mustafa Armağan’dan oluşan Âkil İnsanlar Heyeti Marmara bölgesi grubu, bugün azınlık vakıfların temsilcileriyle bir araya geldi. Feriköy Surp Vartanants Kilisesi Nazar Şirinoğlu Salonu’ndaki buluşmada, âkil insanlar, azınlık vakıflarının temsilcilerinden gayrimüslimlerin yaşadıkları sorunları dinleyerek not aldı.
Toplantının açılış konuşmasını yapan Surp Vartanants Kilisesi Başkanı Murat Öğer, anneler gününü kutladı. Azınlık Vakıfları Temsilcisi Lakis Vingas da katılımcıların gayrimüslim toplum üyeleriyle bir araya gelmesinin kendilerini oldukça mutlu ettiğini belirtti. Dün Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde meydana gelen patlamayı kınayan Vingas, “Barış sürecinde böyle bir olayla karşılaşmayı hiçbirimiz beklemiyorduk” dedi. Vingas, konuşmasında şunları söyledi: “Âkil insanlar, barışı sadece Türk ve Kürt halkları için değil, tüm Türkiye coğrafyası için sağlamaya çalışıyor ve bu yolda çaba harcıyorlar. Onların asıl amacı, tüm ülkenin demokratikleşmesi. Sayıca az olmamız, bizi azınlık yapmaz ve vatandaşlık haklarımızı sınırlandırmaz. Bu sayıca az olmamız, bizim isteğimiz doğrultusunda gerçekleşen bir şey değil. Ne yazık ki 90 yıldır özgür ve onurlu bir hayat sürdüremiyoruz. Yapmış olduğunuz bu ziyaretin, geleceğe ışık tutmasını ümit ediyorum.”
Âkil İnsanlar Heyeti Marmara grubu başkanı Deniz Ülke Arıboğan, kendilerini ‘âkil insan’ olarak değil de, barış için çabalayan bir heyet olarak adlandırdıklarını dile getirdi. Arıboğan, “Birbirinden farklı referansları ele alarak topluma barışı anlatmak için bir araya geldik” dedi. Düzenledikleri toplantılarla, kendilerinin anlattıklarından ziyade toplumun görüşlerine değer verdiklerini ve bu kapsamda halkın söyleyeceği sözleri ciddiye aldıklarını vurguladı. Arıboğan, barışın, toplumun desteği olmadan gelmeyeceğini de sözlerine ekledi.
Daha sonra sözü Yeni Şafak gazetesi yazarlarından Ali Bayramoğlu devraldı. Konuşmasında gayrimüslim toplum üyeleriyle bir araya gelmekten ötürü duyduğu memnuniyeti dile getiren Bayramoğlu, “Azınlıklara söz hakkı vermeden, bir ülkeye toplumsal bir demokrasinin gelmesi söz konusu olamaz” dedi.
Türkiye sinemasında bir döneme damgasını vuran ünlü oyuncu Hülya Koçyiğit de konuşmasına Hatay’da yaşanan acı olayı kınayarak başladı. Yola çıkış noktalarının Kürt sorunu olduğunu söyleyen Koçyiğit, barışın sadece iki toplumu değil, tüm halkı kapsadığını söyleyerek bugüne dek barış için birçok kayıp verdiklerini ve bundan sonraki süreçte yola kayıpsız devam etmek istediklerini belirtti.
“Dünya üzerinde keşke tek bir dil olsa ve sınırlar olmasa” diyen Orhan Gencebay, tek kimliğin ‘insan’ olması gerektiğini vurguladı, “Ben hiçbir zaman insanları dil, din, ırk veya cinsiyetleri konusunda ayırmadım” dedi
‘Dink ve Anter’i burada görmek isterdim’
Levent Korkut ise, son yıllarda kardeşliğin ve bir arada yaşama duygusunun kaybedildiğini belirterek şöyle konuştu: “Ben bugün burada Hrant Dink’i, Musa Anter’i görmek isterdim. Burada 40 bin gayrimüslimle bir araya gelmeyi isterdim. Şu an burada olan sizler de aslında azınlık değilsiniz, oldukça büyük bir topluluksunuz. Bunun için sayının önemi yok. Ben Türk ve Müslüman olarak yetiştirildim ancak gayrimüslimlerin yaşadığı acıların tümüne ortak oldum. Temennim o ki, daha fazla insan, değer ve kültür kaybetmeyelim.”
‘Ruhban Okulu, neden hâlâ kapalı?’
Mustafa Armağan, Osmanlı İmparatorluğu döneminde açılan Ruhban Okulu’nun kapatıldığını hatırlatarak, Türkiye’nin henüz tam anlamıyla laik bir ülke olmadığını söyledi. Armağan, “Osmanlı dinciydi’ diyorlar ama o dönemde açılan Ruhban Okulu günümüzde kapalı. Daha laik olmamız gerekirken, bugün bu Ruhban Okulu neden hâlâ kapalı?” dedi.
Heyet üyelerinin ardından sözü gayrimüslim toplum üyeleri aldı. Yunanca yayımlanan Apoyevmatini gazetesinin genel yayın yönetmeni Mihail Vasiliadis, medyada yer alan nefret söylemine dikkat çekti. Gayrimüslimleri sürekli bir aşağılama ve ikinci sınıf muameleye iten nefret söyleminin, devletle ilişkileri bozduğunu söyledi ve bu konuda daha hassas davranılması gerektiğini belirtti. Vasiliadis, “Hülya Hanım iyi bilir. Zamanında, Cüneyt Arkın’ın, tek bir hareketiyle boynunda haç taşıyan onlarca insanı yerle bir ettiği filmler vardı. O filmler bugün hâlâ gösteriliyor ve halk bu filmleri izleyince doğal olarak ötekileştiriyor bizi” dedi. Vasiliadis, arkadaşlarının kendisine “Mihail, iyi adamsın. Rum olmana bin şahit” dediklerini sözlerine ekleyerek konuşmasına son verdi.
‘Ders kitaplarındaki ayrımcı ifadeler temizlensin’
Gedikpaşa Surp Hovhannes Kilisesi Vakfı Başkanı Harutyun Şanlı, konuşmasında, tarih kitaplarında Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudilerin düşman olarak gösterildiğini ve gençlerin önyargılı yetiştirildiğini söyleyerek, bu durumun bir an önce düzeltilmesi gerektiğini belirtti.
Toplantıya katılanlardan Eleni Demir ise Agos’a yaptığı açıklamada görüşmenin oldukça önemli olduğunu ve olumlu bir etki yarattığını söyledi. Âkil İnsanlar Heyeti’nin oldukça zor bir görevi olduğuna değinen Demir, “Heyet üyelerinin ne kadar iyi niyetli olduklarını bugün gözlerimle gördüm. Bu tabii insana ayrı bir güvence veriyor. Heyetin eleştirilmesini anlamsız buluyorum çünkü bu insanlar gerçekten bu coğrafyaya barışı getirmek için uğraşıyorlar” dedi. (EE)