Agos Gazetesi yazarı-mimar Zakarya Mildanoğlu 1915 ve sonrasında ailesinin yaşadıklarını Haber Türk televizyonunda katıldığı programda anlattı.
Agos Gazetesi yazarı-mimar Zakarya Mildanoğlu, Söz Sende'de Balçiçek İlter'in sorularını yanıtladı. 1915 ve sonrasında ailesinin yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarını tutamayan Mildanoğlu, çok çarpıcı açıklamalar yaptı. Mildanoğlu “Bir yandan bu restorasyonlar yapılıyor ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Bir dönem bazı Ermeni kiliseleri sinemaya dönüştürüldü ve buralarda özellikle seks ve porno filmleri oynatıldı. Bunların kanıtları da var.” dedi.
İşte Zakarya Mildanoğlu'nun o açıklamaları....
“KIZKARDEŞLERİM KAÇIRILMASIN DİYE İSTANBUL'A GELDİK”
Anadolu'da eski bir Ermeni köyü olan Ekrek'te doğdum. 8 yaşında İstanbul'a geldim. Çoğu şeyi ilk o zaman gördüm. Ben geldikten iki sene sonra da ailem geldi. Ablalarım artık genç kız olmuşlardı, sürekli onlara sataşıyorlardı. Hatta kaçırma girişimleri vardı. Bu tarihsel bir şey ne yazık ki. Gelin Alaylarından kaçırılan gelin sayısı az değil. Hatta ilk gece hakkı diye bir şey var. Evleniyorsunuz, gerdek gecesine girmeden önce ilk geceyi başkasıyla geçiriyorsunuz, ondan sonra gerçek eşinize dönüyorsunuz. Bunlar hiç konuşulmuyor, çünkü cumhuriyet yalan ve inkar üzerine kurulmuş. Bu baskı ve kaçırma girişimleri nedeniyle ailem bir gece yüklenip İstanbul'a geliyor. 2000 haneli bir köydü, biz o köyün son Ermeni ailesiydik.
“KAZIM KARABEKİR EMİR VERDİ, KİLİSE YIKILDI”
Köyün mezarlığı hala duruyor. Biraz sapa bir yerde, bu yüzden çok fazla tahrip edilmemiş ama bazı mezar taşları filan çalınmış. Hala defineciler arıyorlar. Müthiş bir kültürel tahribat var. Köydeki kilise de durmuyor ama annem nasıl yıkıldığını hatırlıyor. Kazım Karabekir Doğuya giderken emir veriyor, “Dönüşte bu kiliseyi görmeyeceğim” diyor ve kilise top atışlarıyla yıkılıyor.
“TÜM AİLEYİ KATLETTİ, İTİBARI İADE EDİLDİ”
Babam 1915'te 9 yaşındaymış. Sokakta kalmış, misyonerler yakalamış ve Amerikan kolejine götürmüşler. Tüm ailesini kaybetmiş. 6 kardeşini, annesini, babasını, dedesini... İşte 1915'te olan bu. Babam Yozgatlı benim. Meşhur Boğazlıyan Kaymakamı var. Babamın ailesini o katletti. İdam edilmişti ama daha sonra itibarı iade edildi, hatta ailesine maaş bağlandı.
“ERMENİ NÜFUSU %25'Tİ, ŞİMDİ BİNDE 1'İN ALTINDA”
Dönüp dolaşıp şunu söyleniyor: Ne oldu? Olan şu: Bu ülkenin yüzde 25'i Ermeni'ydi, bugün bu nüfus binde 1'in altında. Anadolu'da 1000'e yakın okul vardı, bugün 20 tane okul kaldı. Bu rakamlar Osmanlı arşivlerinde var, bunlar Ermenilerin uydurduğu şeyler değil.
“TÜRKLEŞTİREREK UNUTTURMAK DEVLET POLİTİKASI”
Babamın adı tahribata uğramış, soyadı da tamamen değişmiş. Mildanoğlu diye bir soyadı almışız, halbuki soyadımız Mıgirdiçyanmış. Onlarca böyle hikaye var. İTÜ'de mimarlık okurken hiç Ermeni tarihi ve mimarisi hiç görmedik mesela. Bu ülkede her şeyi Türkleştirerek unutturmak bir devlet politikası. Türkiye'de bu ideoloji altında yetişmiş kuşaklar var. Bu kuşaklar yeni yeni tarihle yüzleşiyorlar.
'ULAN GAVUR BU MEMLEKETİ KURTARMAK SANA MI KALDI?' DİYORLARDI
Benim çok aktif bir siyasi yaşamım vardı. TKP'liydim. 3 sene cezaevinde kaldım. Cezaevinde Ermeni olmak farklı değil ama sorguda Ermeni olmak farklı. Sorgudan önce koridorda bekletirlerdi bizi. Nerden geleceği belli olmayan tekme tokat arasında bana 'Ulan gavur, bu memleketi kurtarmak sana mı kaldı?' diyorlardı. Sorgu odasında hukuk biterdi zaten.
“DİYARBAKIR CEZAEVİ'NDEN FİRAR ETMEYİ DÜŞÜNDÜM”
Ben Diyarbakır Cezaevi'ni görmüş bir insanım. Diyarbakır'da yedek subayken gözaltına alınmıştım. Orada Kürtlere yapılan zulmü gördüm, ölüler gördüm, yapılan işkencelere tanık oldum. Çaresizsiniz, elinizden hiçbir şey gelmiyor. Firar etmeyi düşünüyordum. Sonrasında Metris bana saray gibi geldi.
“AHTAMAR KİLİSESİ'NİN YIKIMINI YAŞAR KEMAL DURDURDU”
1951’de Yaşar Kemal Cumhuriyet Gazetesi’nde muhabirken bir röportaj için Van’a gidiyor. Oradaki ahali diyor ki, “Yaşar bey burada bir ada var. Ada üzerinde çok güzel bir kilise var. Orayı görmeden gitmeyin” Anladığım kadarıyla Yaşar Kemal biraz nazlanıyor gitmeme konusunda. Sonra bir yüzbaşı diretince bir motora atlayıp Ahtamar’a çıkıyorlar. Bir bakıyorlar ki birileri kiliseyi yıkıyor. Yaşar Kemal bakıyor ki manastırın bir katını yıkmışlar, askerler yıkmaya devam ediyorlar. Onun üzerine Yaşar Kemal Van’a dönüyor ve biraz da tantana çıkararak yıkımın durdurulmasını sağlıyor. Yaşar Kemal oraya gitmemiş olsa Ahtamar diye bir şeyi biz göremeyecektik.
“ÇELİK'İN SÖZLERİNDE LANETLİ BİR DİASPORA VAR, ONLAR TÜRKİYE'DEN GİDENLERİN ÇOCUKLARI”
Bakan Ömer Çelik'in sözlerini önemsiyorum ama bu çağrının altı doldurulmalı. Diğer türlü bu olacak bir iş değil. Çağrılar yaparken de biraz dikkatli olmak lazım. Mesela Ömer Çelik'in sözlerinde lanetli bir diaspora var, oysa onlar Türkiye'den giden insanların çocukları. Bir de Ermenilere 'dönün' demek yetmez, nereye dönecekler? Oralarda kurulmuş hayatlar var, can ve mal güvenliği sorunu var. Önce Ermenistan'dan buraya gelen 40-50 bin ailenin eğitim, barınma, sosyal güvenlik sorunlarını çözmek lazım.
“ERMENİ KİLİSELERİNDE SEKS VE PORNO FİLMLERİ OYNATILDI”
1950'den sonra kültürel bir katliam yapılmış, ayakta kalan kiliseler-okullar ihalelerle yıkılmıştır. Bunların hepsinin belgeleri de var. Bu temiz bir tarih değil. Türkiye Cumhuriyeti'nin sırtında yükler var. Biz HAYCAR Derneği (Hayrat Canlandıran ve Araştıran Mimar ve Mühendisler Dayanışma Derneği) olarak bakanlığa da müracat ettik. “Türkiye'de birtakım eserler restore ediliyor, bunları doğru düzgün yapmak için gerekiyorsa katkıda bulunmaya hazırız” dedik. Bir yandan bu restorasyonlar yapılıyor ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim: Bir dönem bazı Ermeni kiliseleri sinemaya dönüştürüldü ve buralarda özellikle seks ve porno filmleri oynatıldı. Bunların kanıtları da var.