24 Nisan 2011’de askerliğini yaptığı Batman Kozluk’taki Gümüşörgü Jandarma Karakolu’nda Kıvanç Ağaoğlu adlı askerin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Sevag Şahin Balıkçı’nın öldürülmesine ilişkin davanın son duruşmasında tutanak rezaleti ortaya çıktı. Olayın hemen ardından, bir buçuk saat içinde birbiriyle çelişen iki farklı tutanak hazırlanmış.
Jandarma tarafından hazırlanan ilk tutanakta sanık Ağaoğlu’nun silahını Sevag’a doğrultmuş olduğu açıkça ifade ediliyor: “Kıvanç Ağaoğlu’nun Sevag Balıkçı’ya şaka amaçlı silahını doğrultması sonucu Balıkçı’nın karın bölgesinden yaralandığı ve Kozluk Devlet Hastanesi’ne kaldırıldığı ancak tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiş olduğu tespit edildi...”
Bu rapordan bir buçuk saat sonra Savcıyla Karakol Komutanı tarafından yazılan ikinci raporda ise şöyle deniyor: “Şüphelinin tüfeğini ucu havaya bakar vaziyette doldur kapa yaptığı, tüfeği aşağıya doğrulttuğu anda tüfeğin ateş alarak müteveffayı yaraladığı anlaşıldı.” İki metindeki ‘ince’ farklılıklar olayın örtbas edilmeye çalışıldığı şüphesini akıllara getirdi.
Balıkçı ailesinin avukatı Cem Halavurt, iki ayrı tutanak arasındaki çelişkileri şöyle yorumladı: “İki tutanağın hazırlanması arasında 1,5 saatlik bir fark var. Ağaoğlu’nun savunma stratejisi bu aralıkta belirleniyor. Sonra da tanıklara telkinde bulunuyorlar. Komutanların olayda ihmali var ve bu nedenle tanıkları yönlendiriyorlar.”
Cinayetin örtbas edilmesinde komutan parmağı
SAHAG GÜRYAN
sgureh@agos.com.tr
24 Nisan 2011’de, askerlik görevini yaptığı Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı Gümüşörgü Jandarma Karakolu’nda Kıvanç Ağaoğlu adlı askerin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybeden Sevag Şahin Balıkçı’nın öldürülmesine ilişkin davaya, Diyarbakır 2. Hava Kuvvet Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nde devam edildi. Sevag’ın öldürülmesinin hemen ardından iki farklı tutanak hazırlandığı ve olayın bu iki tutanakta farklı şekillerde anlatıldığı ortaya çıktı. Balıkçı ailesinin avukatı Cem Halavurt, iki farklı tutanak tutulmasının arkasında, karakol komutanlarının ihmallerini gizleme çabası yattığını belirtiyor. Öte yandan, 30 Ocak günü görülen duruşmada ifade veren Halil Ekşi adlı asker, Ağaoğlu’nun kendisini tehdit ettiğini, komutanların da farklı ifade vermesi için yönlendirdiğini anlattı.
İki tutanak arasındaki fark
Sevag’ın vurulmasının ardından yapılan incelemelerde birbirinden farklı iki tutanak tutulduğu ortaya çıktı. Olaydan haberdar olduktan sonra Gümüşörgü Karakolu’na giden Jandarma Başçavuş Mesut Baştaş ve Uzman Jandarma Kıdemli Çavuş Ziyattin Yılmaz’ın Kozluk Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazdığı raporda, vurulma anının anlatıldığı bölümde, sanık Ağaoğlu’nun silahını Sevag’a doğrulttuğu yazılıydı. Bu tutanakta olay anı şu şekilde anlatılıyordu: “Karakol etrafına dikenli tel çekmekle görevlendirilen ve erlerin tedbir amaçlı silahlarını yanına aldığı Kıvanç Ağaoğlu isimli erin, arkadaşı olan Sevag Balıkçı’ya şaka amaçlı silahını doğrultması ve silahım kazaen ateş alması sonucu Sevag Balıkçı’nın karın bölgesinden yaralandığı ve Kozluk devlet hastanesine kaldırıldığı ancak tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmiş olduğu tespit edildi...”
Olay günü, yukarıdaki tutanağı tutan görevliler Mesut Baştaş ve Ziyattin Yılmaz’ın yanı sıra Cumhuriyet Savcısı Turan Gökçe, Katip Erdoğan Kaval ile Karakol Komutanı Kenan Üzyetici imzalı bir başka rapor- da ise, “Şüphelinin tüfeğini ucu havaya bakar vaziyette doldur kapa yaptığı, tüfeği aşağıya doğrulttuğu anda tüfeğin ateş alarak müteveffayı yaraladığı anlaşıldı” ifadelerine yer verildi.
Bu iki metinde tüfeğin “şaka amaçlı silahını doğrultması” ve “aşağıya doğrulttuğu anda tüfeğin ateş alarak” ifadeleri arasındaki farklılık, görevlilerin olayın hemen ardından delilleri karartma faaliyeti içine girdiği şüphelerini güçlendirdi.
Balıkçı ailesinin avukatı Cem Halavurt, ortada iki ayrı tutanak olmasını komutanların olayı örtbas etme çabası olarak yorumluyor: “İki tutanağın hazırlanması arasında 1,5 saatlik bir fark var. Bana göre sanık Ağaoğlu’nun savunma stratejisi bu aralıkta belirleniyor. Bundan sonra da tanıklara telkinde bulunuyorlar. Komutanların o-layda ihmali var ve bilerek ve isteyerek tanıkları yönlendiriyorlar. Bu nedenle iki farklı rapor yazıldığını düşünüyoruz.”
Sevag’ın nöbet yerinde bulunması gerektiği halde tel örmeye gönderen ve çalışma sırasında başlarında bulunmayan karakol komutanları hakkında da soruşturma başlatıldı.
Duruşmada çelişkili ifadeler
Sevag Balıkçı cinayetinin en yakın tanıklarından biri olan Halil Ekşi, olayın hemen ardından alınan ilk ifadesinde, Ağaoğlu’nun silahı tam dolduruşa alarak Sevag’a doğrulttuğunu söylemişti.
30 Ocak’ta yapılan duruşmada ise, Ekşi, daha önce ifadesini baskı altında değiştirdiğini söyledi ve olayı şu şekilde anlattı: “O gün çalışırken ben eğilmiş telin dibini bağlıyordum. Bu sırada Kıvanç benim sağımda, Sevag ise onun karşısında bulunuyordu. Bir ara kurma kolu sesiyle, hemen arkasından silahın patlama sesini duydum. Dönüp baktığımda Kıvanç dik vaziyetteydi, elindeki silah tam karşıyı gösteriyordu.”
Ağaoğlu’ndan tehdit
Değişik tarihlerde verdiği beş ayrı ifade arasında farklılıklar ve çelişkiler bulunduğunun belirtilmesi üzerine Ekşi, Ağaoğlu ailesinden ifadesini değiştirmesine dair telefonlar aldığını anlattı: “Serbest bırakıldıktan sonra Kıvanç’la telefonla konuştum. Benden silahı doğrulttuğuna ilişkin kısmını değiştirmemi istedi, bunun benim iyiliğim için daha iyi olacağını söyledi.”
“Bir şey olursa...”
Halil Ekşi, Kıvanç Ağaoğlu ve ailesinin baskıları sonucunda ifade değiştirmeyi kabul ettiğini itiraf ettikten sonra, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bir gün, görev nedeniyle Aydın’da bulunduğunu söyleyen Ağaoğlu’nun bir yakını olan Bülent Kaya ile buluştuk. Bana yazılı bir ifade vererek bunu mahkemeye vermemi söyledi.”
Ağaoğlu’nun Elazığlı olduğunu bildiğini, bundan dolayı kendisinden çekindiğini ifade eden Ekşi, “Bana veya ailemden birine bir şey olursa, bunun sorumlusu Ağaoğlu ailesidir. Bana düşmanlık besleyebilirler” dedi.
Komutan baskısı
Halil Ekşi, mahkemedeki ifadesinde, cinayet sonrasında karakol komutanının, olaya tanık olan askerlerden gerçeğe aykırı ifade vermelerini istediğini de anlattı: “Olay sonrası, karakol komutanı Sadrettin Ersöz, bize ‘Silahların doldur boşaltı yapıldı’ şeklinde ifade vermemizi, olay sırasında orada bulunduğunu söylememizi telkin etti. Silahı tutuş şekli ile ilgili bir şey söylemedi.”
Halil Ekşi’nin, ülkücü görüşe sahip olduğunu bildiği Ağaoğlu’ndan çekindiği, ve etrafına “Büyük ağabeyler onlar” dediği belirtiliyor.
Tutuksuz yargılanacak
Yaklaşık beş saat süren duruşmada, mahkeme heyeti, Ekşi’nin beyanlarını çelişkili buldu. Heyet, sanık Ağaoğlu’nun delilleri yok etme, değiştirme veya gizlemeye ilişkin somut bir davranışının bulunmadığına kanaat getirerek, ikiye karşı bir oyla, tutuksuz yargılanmasına devam edilmesine karar verdi. Bir hâkim, olaylar bir bütün olarak incelendiğinde, Ağaoğlu’nun, tanıklar üzerinde baskı kurduğunun anlaşıldığını belirterek, Ağaoğlu’nun tutuklanması gerektiği yönünde oy verdi. Bir sonraki duruşma 13 Şubat’ta yapılacak.
“Tanıklar baskı altında”
Balıkçı ailesinin avukatı Cem Halavurt, tanık Halil Ekşi’nin iki nedende ötürü çelişkili ifadeler verdiğine inanıyor: “İlki, komutanlar tarafından baskı altına alınmış olması. İkincisi ise, sanığın ailesi tarafından tehdit edilmesi.”
Bir önceki duruşmada, Karakol Komutanı Kenan Üzyetici, talimatla alınan ifadesinde, Kıvanç Ağaoğlu’nun silahının kurma kolunu çektiğini, sonra tel örgüden geçirdiğini ve ateş ettiğini iddia etmişti. Avukat Halavurt, Ekşi’nin beyanlarının Üzyetici’yi doğruladığını söyledi: “Ekşi, Kıvanç’ın ateş etmesinden sonra, tel örgüyle arasında bir metre olduğunu belirtti. Silahın 40 cm geri tepmesini ve G3 tüfeğinin boyunu da hesaba katarsak, namlunun ucunun telin öbür ucundan çıkması gerektiği sonucuna ulaşırız. Bu konu üzerinde çalışmamız sürüyor. Kurşunun vücutta izlediği yol da, silahın Sevag’a doğrultulduğunu ortaya koyuyor. Bunu teknik delillerle de ispatlayacağız.”
Ekşi’nin ifadesinin, karakol komutanlarının tanıkların ifadelerini yönlendirdiğini ortaya koyduğunu ve mahkemenin, bu nedenle, tanıkların ilk ifadelerini dikkate almaması gerektiğini ifade eden Halavurt, “Tanık beyanlarının etki altına alındığını bu duruşmada ispatladık. Olayın, Kıvanç Ağaoğlu’nun anlattığı gibi kaza sonucu meydana gelmediği anlaşıldı” dedi.
Tanıklar mahkemede şaşıyor!
24 Nisan’da meydana gelen cinayetin hemen ardından, olaya tanık olan dört kişi, Ağaoğlu’nun tüfeğini Sevag’a doğrulttuğu yönünde ifade vermişti. Halil Ekşi, ilk ifadesinde olayı şöyle anlatmıştı: “Biz çalışırken Kıvanç tüfeği tam dolduruşa aldı. Sonra muhtemelen tüfeği şaka amaçlı olarak karşısında duran Sevag’a doğrulttu. Hepimiz gülüşüyorduk. Tüfek bir anda ateş aldı.”
Olaya tanık olan Mehmet İdekçi adlı asker de benzer bir ifade vermişti: “Hem işimizi yapıyor, hem sohbet ediyorduk. Bu sırada Sevag ve Kıvanç şakalaşıyordu. Sevag’a ‘Tosunum, ne yapıyorsun?’ dedi. O da gülerek ‘Ağabey, öyle deme, bozuluyorum’ diye cevap verdi. Kıvanç şakalaşma sırasında tüfeği Sevag’a doğru tuttu. Kurma kolunu çekip bırakınca tüfek patladı.”
Ömer Korkmaz ve Fazlı Keskin de, olayın hemen ardından alınan ifadelerinde aynı yönde açıklamalarda bulunmuşlardı. Ancak mahkemede, dört tanık da farklı beyanlar verdi.
SEVAG İÇİN ADALET ÇAĞRISI
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe Dur De grubu, Sevag Balıkçı cinayetine dikkat çekmek amacıyla bir bildiri yayımladı. Ahmet İsvan, Alper Görmüş, Arat Dink, Baskın Oran, Doğan Ferda Keskin, Ferhat Kentel, Ferhat Tunç, Garo Paylan, Gençay Gürsoy, Halil Berktay, Hayko Bağdat, Leman Yurtsever, Markar Esayan, Orhan Miroğlu, Oya Baydar, Tamar Nalcı, Yasemin İnceoğlu, Zeynep Tanbay gibi isimlerin imzasını taşıyan bildiride şu ifadelere yer verildi: “Geçtiğimiz günlerde bir tanık, Sevag Balıkçı’yla katil arasında bir yakınlık ya da şakalaşma olmadığını belirterek Sevag’ın hedef alınarak vurulduğunu gördüğünü söyledi. Cinayet konusunda kamuoyunun yanıltıldığı böylece apaçık biçimde ortaya çıktı. Er Sevag’ın hayatını koruyamayan TSK kendi bünyesinde işlenen bu cinayeti aydınlatmak için hiçbir şey yapmadı. Hrant Dink davasında 4,5 yıl boyunca yaşananların Sevag Şahin Balıkçı’nın davasında da yaşanmasını istemiyoruz. Sevag’ın öldürülmesine dair gerçeklerin açığa çıkmasını istiyoruz. Bizler bu davanın takipçisiyiz. Tüm kamuoyunu da bir ırkçı nefret cinayeti olan bu davanın takipçisi olmaya, yaslı ailesine destek olmaya davet ediyoruz.”