Suriye'den kaçıp Lübnan'a sığınan kadın mülteciler şiddete maruz kalıyor

Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), dün “Suriye’de kadınlara şiddet: Sessizliği Kırmak” başlıklı bir bildiri yayınladı. Suriye’deki krizden kaçıp Ürdün’e sığınan Suriyeli kadınları hedef alan belirli şiddet eylemlerinin altını çiziyor.

Halen süren çatışmanın kadınlar üzerindeki etkilerini tespit ederek, kadınlara yönelik farklı şiddet formlarının belgelenmesine yönelik çalışmalar yürütmeyi amaçlayan FIDH, alanında dünyadaki en büyük organizasyon olarak dikkat çekiyor. Turkiye'den Insan Hakları Derneği ve Turkiye İnsan Hakları Vakfı'nın da uye oldugu Federasyon, Mayıs ayında, olağan kongresini Türkiye'de gerçekleştirecek. 

FIDH'nin olağan kongresi öncesi yayınladığı rapor için Kral Abdullah Parkı, Zaatari ve Cyber City mülteci kamplarını ziyaret eden FIDH heyeti, Amman, Rusaifa, Dhleil ve Sama Sarhan’da (Zarka Valiliği) resmi kampların dışında yaşayan 80 mülteciyle biraraya gelindi.

Özellikle bu tip suçların getirdiği damgalama sebebiyle cinsel şiddet suçlarının boyutunu ölçmenin son derece zor olduğunu belirten FIDH Başkanı Souhayr Belhassen, “Görüşülen bütün mülteciler cinsel şiddet vakalarına şahit olduklarını veya böyle vakaları duyduklarını belirtirken, ülkeden kaçma kararı almalarında tecavüze uğrama korkusunun belirleyici olduğunu söylediler” şeklinde konuştu.

Görüşülen Suriyeli kadınlar, evleri aranırken, kontrol noktalarında durdurulup tutuklandıklarında hükümet yanlısı kuvvetler tarafından tecavüze uğradıklarını veya başka şekillerde cinsel şiddete maruz kaldıklarını anlattılar. Hükümet karşıtı silahlı grupların da bu tarz suçlar işledikleri anlatıldı. Görüşülenlerin bir çoğu, kadınların çatışmanın bütün taraflarınca bilgi edinmek amaçlı veya mahkumların serbest kalmasına karşılık pazarlık malzemesi olarak kaçırılma riski ile karşı karşıya olduklarını belirtti.  

FIDH ile konuşan kadınların bir çoğunun şiddet olaylarından sonra toplumdan dışlandıklarını ifade etti. Tecavüze uğrayan ya da örgüte destek sağlayan kadınların birçoğu 'aile namusunu kurtarmak' için evlenmeye zorlanıyor.

Damgalanma riski ve tecavüz mağdurlarının dışlanması bir sessizlik kültürü yaratırken, kadınların cinsel şiddet suçlarını ihbar etmesini engelliyor. Tıbbi ve psiko-sosyal yardıma ihtiyaç duyanların çok büyük bir bölümü bu tarz hizmetlere erişemiyor ve bu hizmetler resmi mülteci kamplarının dışında da pek bulunamıyor. 
 

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları