İmroz’da(Gökçeada)Rum okulu açılması için izin verilmesine yönelik haberler, basında 'Rum cemaatinin isteği nedeniyle kapatılan okulun açılması' şeklinde yer aldı. Taraf gazetesindeki habere göre İmroz'daki okulu cemaat değil devlet kapattı. Haberde İmroz'da, Rumca eğitimin Çanakkale Valiliği’nce 1964 yılında yasaklandığı belirtiliyor.
İmroz'daki okulun Rum cemaati tarafından değil, devlet tarafından kapatıldığını belirten Taraf gazetesindeki haber şöyle;
Gökçeada’da 1964 yılında kapatılan Rum Okulu’nun tekrar açılacağına dair haberle birlikte gözler bu adadaki okulun nasıl ve hangi sebeple kapatıldığına odaklandı. Ajanslar haberi verirken okulun o tarihte kurucuların yani Rum cemaatinin isteğiyle kapatıldığını bildirdi ki bu tarihsel gerçeklere aykırıydı. Haberdeki yanlış ya da eksik sadece bundan ibaret değildi. Çünkü 1964 Temmuz’unda kapısına kilit vurulan çok sayıda okul vardı ve bu okullar sadece Gökçeada’yla sınırlı olmayıp Bozcaada’yı da kapsıyordu. Son birkaç gün içinde söz konusu haberdeki yanlışların bir kısmı düzeltildi ama eksikler tamamlanmadı. Çünkü bu doğruların dayanağı olan belgeler ortaya çıkmamıştı.
Devletin kapatma belgesi
Bu belge bize ulaştığında olay bütün çıplaklığı ve çarpıklığıyla ortaya çıktı. Şu sıralar Gökçeada üzerine bir kitap yazan Makis Butaras’ın arşivinde yer alan bu belgede adada bulunan okulların, kurucuların isteğiyle değil devletin emriyle kapatıldığı daha doğrusu Türkleştirildiği ifade ediliyor. Çanakkale Valiliği’nin 29 Temmuz 1964’te Gökçeada Kaymakamlığı’na ve okul müdürlüklerine gönderdiği bu belgede çeşitli kanun maddeleri peş peşe sıralanmış ve bu maddelerden birine dayanarak okullardaki Rumca eğitimin sona erdiği bildirilmiş. Bu resmi belgede bugün Gökçeada olarak bilinen ilçenin adının “İmroz” olarak geçiyor olması ise güzel bir tesadüf olarak karşımıza çıkıyor. “İmroz Kaymakamlığına” diye başlayan belgenin girişinde ise şu karışık ibareler yer alıyor: “1151 sayılı kanunun 14. maddesi 5713 sayılı kanunla kaldırılmış iken bu kere Millet Meclisi’nce kabul buyurulan 502 sayılı kanunla 5713 sayılı kanun yürürlükten kaldırılmış bu suretle 1151 sayılı kanunun 14 maddesi aynen yürürlüğe girdiği Milli Eğitim Bakanlığı’nın 29/7/1964 tarih ve 2690 sayılı emirlerinden anlaşılmıştır.”
Yunanlılar kızdırınca ikinci yasak geldi
Bu karmakarışık ifadelerin neyi anlattığını anlamak için adalı müzisyen Stelyo Berber’in bilgisine başvurduk. Gökçeada Derneği’nin kurucu Başkanı da olan Berber bize belgeyi şöyle tercüme etti: “1923’te imzalanan Lozan Antlaşması hükümlerine göre Gökçeada ve Bozcaada özerk bir statüye sahipti. İçinde çok sayıda hakkı barındıran bu özerklik adadaki okullarda Rumca eğitim verileceği hükmünü de içeriyordu. Ama Cumhuriyet ayakları üzerine oturur oturmaz bu hakları birer ikişer cemaatin elinden almaya başladı. 1927’de Millet Meclisi’nde 1151 sayılı kanun maddesi çıkarıldı ve bu kanunun 14. maddesine dayanarak Rumca olan eğitim dilinin artık Türkçeleştirildiği emredildi. Böylece Rumcanın kışı başladı. Bu karakış 1951’e kadar sürdü. O tarihte Türkiye’nin NATO’ya girmesi, Batı bloğunun bir parçası olmasıyla birlikte çok partili rejime geçilmişti ve Rumca da bu uzun kış uykusundan uyandı. Meclis 5713 numaralı yeni bir kanun çıkararak Gökçeada ve Bozcaada’daki okullardaki Rumca eğitime izin verdi. Bu bahar havası Kıbrıs olaylarının başladığı 1964’e kadar sürdü. Kıbrıs karışınca Meclis, Yunanistan’ın uzantısı olarak saydığı ve rehine gibi kullandığı bizlere yöneldi. Ve belgede de belirtildiği gibi 502 sayılı yeni bir kanun çıkararak okullarda Rumca eğitimi yasaklıyor.”
İmroz ismine de tahammül edilmedi
O tarihte adada 7 ilkokul, 1 ortaokul ve 2 de anaokulu var. Bu okullarda o sırada 693 öğrenci eğitim görüyor. 1923 yılında aynı okullarda 1385 öğrencinin okuduğunu hatırlatırsak adadaki sistematik uygulamalarla nüfus yapısın nasıl değiştiğini açık olarak görürüz. Bu arada Stelyo Berber, ilçenin adının belgede İmroz olarak geçmesinin normal olduğunu çünkü isim değişikliğinin 1970’te gerçekleştiğini belirtiyor. Evet, bu resmi belgenin birinci maddesinde, “İlçenizde mevcut özel ilk ve ortaokulların hali hazır statüleri sona ermiştir” denilerek bu okulların kapatılmadığı, sadece Rumcaya kilit vurulduğu ifade ediliyor. Ama uygulamada durum değişiyor. Çünkü aynı belgede okulların Rum müdürlerinin görevlerinin bittiği, Rum dili ve edebiyatı dersi veren ve ücretleri de velilerce karşılanan öğretmenlerin işine de son verildiği beyan ediliyor. Aynı okullarda Türkçe eğitime geçilerek böylece “Bundan kelli Rum’a Rum denilmeyecektir” deniliyor.
Suçluları adaya gönderiyorlardı
Hikâye bununla bitse iyi... 1964’ün bu karanlık yazında devlet, adadaki Rum vakıflarının ve Rum ahalinin mallarına el koyuyor ve en verimli araziler kamulaştırılıyor. Birkaç yıl sonra bu araziler üzerinde bir yarı açık cezaevi inşa ediliyor. Ve memlekette ne kadar tecavüz, gasp ve hırsızlıktan hükümlü suçlu varsa adaya gönderiliyor. Bu insafsız ve merhametsiz hikâyenin en korkunç bölümü de bundan sonra başlıyor.
Rum Okulu serbest, Rumca yasak
TARAF gazetesinde yayımlanan 31.03. 2013 tarihli “Adalarda Rumca yasakmış” başlıklı haberde, adalarda Rumca eğitimin kanunen yasak olduğu ortaya çıkmıştı. Yasağın dayanağı 1927 yılında çıkarılan 1151 sayılı “Bozcaada ve İmroz kazalarının mahalli idareleri hakkındaki kanun”un 14. maddesiydi. Söz konusu maddede, Rumcanın dil dersi olarak ücreti velilerce karşılanan öğretmenler tarafından ders saatleri dışındaki belli zamanlarda öğretilebileceği ve okuldaki eğitim dilinin ise Türkçe olduğu yer alıyordu.