Avukat Halavurt: Komutanlar tanıklar üzerinde baskı kurdu

Sevag Şahin Balıkçı’yı öldüren Kıvanç Ağaoğlu, ‘bilinçli taksirle adam öldürmekten’ 4 yıl 5 ay hapis cezası aldı. Karar onanırsa Ağaoğlu, iki yıldan daha az bir süre hapis yatacak. Dava sürecini takip eden Balıkçı ailesinin avukatı Cem Halavurt, cinayeti ve yasal süreci Açık Radyo’da yayımlanan Radyo Agos programında Rober Koptaş ve Pakrat Estukyan’a anlattı.

“Karar, toplumu olduğu gibi bizi de tatmin etmedi” diyerek konuşmasına başlayan Halavurt, “Diğer cinayetlerde olduğu gibi bu cinayette de gerçeklerin aydınlatılmadığına şahit olduk” dedi. Cezanın az olmasının yanı sıra olayın karanlıkta kaldığına vurgu yapan Halavurt, şöyle konuştu: “İnsanların beklentisi bu olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılmasıydı. Fakat bu olmadı. Toplumu tatmin etmeyen bir karar olarak tarihe geçti.”

‘Sanığın ve tanıkların ifadesi gerçekle uyuşmuyor’

Rober Koptaş’ın “Cinayetin aydınlatılmayan noktalarını nasıl özetlersin?” sorusuna Halavurt şöyle yanıt verdi:

“Sanığın ve tanıkların ifadesi gerçekle uyuşmuyor. Bunun gerçeklerle uyuşmadığını dosyadaki delillerden çok rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Bir kurgu üzerine, baskı yoluyla verilmiş ifadeler söz konusu. İfadeleri kabul etmeyip ‘Olay nasıl oldu?’ sorusunu sorduğunuzda bir yanıt alamıyorsunuz. Tanık beyanlarıyla bu anlaşılabilirdi. Tanıklar baskı altına alınmamış olsaydı, ırkçı bir cinayet olduğu yönünde delil elde edebilecektik. Fakat şaibeli deliller karşımıza çıkınca bu konudaki şüphelerimizi ne yazık ki gideremedik. Komutanların tanık askerleri yönlendirdiğine dair çok somut deliller var.”

“24 Nisan 2011’de Batman’ın Kozluk ilçesi Gümüşörgü Karakolu’nda ne yaşanmıştı?” diye soran Koptaş’a, Halavurt olayı şu ifadelerle aktardı:

“Dosyadaki bilgilere göre o gün Sevag’ın nöbetçi olması gerekiyor; olayın olduğu saatte kulede nöbeti var. Fakat her nasıl oluyorsa karakoldaki uzman çavuşlardan Abdullah Irmak, Sevag’ı da alıp götürüyor; anlatıma göre tel örgü çekim işlemine başlıyorlar. İşlem başladıktan 40-45 dakika sonra Kıvanç Ağaoğlu tüfeğini indirip, kurma kolunu çekip, emniyeti açarak tetiğe basıp Sevag’ı öldürüyor. Tüfeğin kurma kolunu çekmek, mermiyi namluya vermek anlamına geliyor. Bu durum sadece savaş zamanında olur. Sanığın ‘bilinçli taksir’den hüküm giymesinin nedeni de bu. Çok net bir kuralı ihlal ediyor. Silah kazayla değil, tetiğe basıldığı için ateş alıyor. Ama mahkeme bunları ‘bilinçli taksir’in bir unsuru saydı. Biz bunları kastın unsuru olarak değerlendirdik fakat mahkeme bir hukuki yoruma gitti ve bunun bilinçli taksir olduğuna hükmetti.

‘Tanıkların baskı altında ifade verdikleri gün gibi ortada’

Öte yandan tanıklar tel örgü çekme işlemi sırasında, Sevag, Kıvanç Ağaoğlu ve diğer askerlerin de katıldığı 40-45 dakikalık bir sohbetten bahsediyor ama içeriğe ilişkin bir şey söylenmiyor. Askerlik sonrası, neler yapacakları üzerine sohbet ettikleri belirtiliyor ama ayrıntı verilmiyor. Konuşmayı öğrenemedik. Diğer askerler sohbete katıldıklarını söylüyorlar ama mahkemeye geldiklerinde ‘Biz hiçbir şey konuşmadık. Sadece ikisi muhabbet ediyordu’ diyor. Anlıyoruz ki bu ifadeler yönlendirme sonucunda veriliyor. Sanki Sevag ve Kıvanç Ağaoğlu arkadaşlarmış gibi yansıtılıyor. Bu bizde ciddi bir şüphe yaratıyor. Kıvanç Ağaoğlu, ‘Tosunum seni vururum’ diye bir söz söylüyor ve Sevag da ‘Öyle söyleme, canım sıkılıyor’ diyor. Bunu da olaydan hemen sonra bir askerin verdiği ifadeden öğreniyoruz. Daha sonra tüm tanıklar böyle bir konuşma geçtiğini reddetti. Bu ifadeyi veren asker de ifade değiştirerek ‘Böyle bir şey duymadım’ dedi. Dört kez ifade değiştirdi bu tanık; mahkemede titredi, terledi… Mahkeme de, bu durum üzerine tanığa ‘Sana baskı yapan biri var mı?’ diye sordu. Tanıkların baskı altında ifade verdikleri gün gibi ortada.”

Kararın Yargıtay’a taşınacağını, sonrasında Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını, iç hukuk yollarının tükenmesi üzerine de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuracaklarını kaydeden Halavurt, “Devletin yaşam hakkını korumakla yükümlü olduğuna dair AİHM’de alınmış çok fazla karar var. Bu kararlar ışığında Türkiye’nin ceza alması kuvvetle muhtemel. Yasal süreçlerin yanı sıra, ben, tanıkların çıkıp olayı tüm gerçekliğiyle anlatması ya da yeni delillere ulaşma ihtimalinden umutluyum” sözleriyle neler yapacaklarını özetledi.