Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen Medeniyetler İttifakı 5. Yılık Forumu’nda konuşan Erdoğan, “Müslüman ülkelere yönelik kayıtsızlığa ek olarak ülkelerinin dışında yaşayan Müslümanlara yönelik kırıcı, incitici, rencide edici tavırlar ne yazık ki vicdanları yaralamaya devam ediyor' dedi ve Avrupa’da yükselmekte olan ırkçılığın da Medeniyetler İttifakı projesi karşısında ciddi bir sorun alanı olduğuna dikkat çekti.
Avusturya’nın başkenti Viyana’da düzenlenen Medeniyetler İttifakı 5. Yılık Forumu’nda konuşan Erdoğan, “Müslüman ülkelere yönelik kayıtsızlığa ek olarak ülkelerinin dışında yaşayan Müslümanlara yönelik kırıcı, incitici, rencide edici tavırlar ne yazık ki vicdanları yaralamaya devam ediyor. Ötekinin kültürünü, inançlarını, hissiyatını anlamak için mücadele edilmesi gerekirken önyargılardan hareket edilerek ötekinin dışlandığına ve horlandığına sıkça şahit oluyoruz.” dedi.
“ Tıpkı Siyonizm gibi, tıpkı antisemitizm gibi, tıpkı faşizm gibi İslamofobinin de bir insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz hal almıştır.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti: “Medya aracılığıyla, kitle iletişim vasıtalarıyla, kimi zaman da siyasetçiler eliyle bir dinin, bir mezhebin, bir topluluğa ait hassasiyetlerin tahkir edilmesi önyargıları büyütür, uçurumları derinleştirir.”
“İslam’ın teröre cevaz vermesi mümkün değil”
Mali’deki gelişmelerin dine dayalı bir şiddet olarak değerlendirilmesinin tarihi bir yanılgı olacağını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: “Zira Mali’de farklı dinin mensupları birbirleriyle mücadele etmiyor. Orada bir terör unsuru oluşmuş olabilir. Fakat buna dine dayalı olarak ifade edecek olursak, şunu da bilelim ki, hiçbir semavi din terörü tecviz etmez. Hele hele İslam, anlamı itibariyle zaten ‘silm’ yani barış anlamına gelmektedir. Bir barış dininin terörü teşvik etmesi veya tecviz etmesi asla mümkün değildir, bunu kabul edemeyiz.”
Medeniyetler İttifakı’nın önyargıları ortadan kaldırmak, uçurumları kapatmak doğrultusunda oluşturulmuş en anlamlı çabalardan biri olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Öyleyse bu fırsattan azami ölçüde yararlanmayı dünyamıza ve gelecek nesillere karşı borcumuz olarak görmeliyiz.” dedi.
BM Güvenlik Konseyi’nin yapısına itiraz
Suriye meselesinde modern dünyanın iyi bir sınav veremediğini vurgulayan Erdoğan, “Suriye’de iki yılda hayatını kaybedenlerin sayısı 70 bine yaklaşırken, her gün masum çocukların, kadınların, masum sivillerin kanı akıtılırken dünyanın tepkisiz kalması adalet duygusunu ciddi şekilde zedeliyor.” şeklinde konuştu.
BM Güvenlik Konseyi’nin temsil yeteneği ve işlerliğini de sorgulayan Erdoğan, “Suriye problemi, iki üye bu işe hayır dediği için halledilmiyor. BM, dünya barışını sağlamak için kurulmadı mı? Dünya barışına hizmet etmek için kurulmadı mı? O zaman BM’nin yeniden şiddetle bir reforma ihtiyacı vardır. Bu reformu sağlayacak olanlar da yine tüm dünyadaki ülkelerdir. El ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz ve bu işi çözeceğiz.” dedi.
Filistin oylaması, kırılma noktası
Başbakan Erdoğan,Filistin’in gözlemci üye sıfatıyla BM Genel Kurulu’nda oylanması gerçekten tarihi bir başarı olduğunu da belirterek, “Bu desteği veren tüm ülkeleri gönülden alkışlıyor ve destekliyorum. Bu bir kırılma noktasıdır. Dünya barışı adına bir kırılma noktasıdır. Bir değişim, dönüşümdür. Bunu sağladıkları için destekliyorum, alkışlıyorum, tebrik ediyorum. Çünkü BM Genel Kurulu’na da bu yakışırdı ve onlar birçok şeylere rağmen 138 devlet elini kaldırmak suretiyle bu işi başarmıştır.” şeklinde konuştu.
(Cİhan)