Ermenistan’da 2015 yılında baştan aşağı yenilenecek soykırım müzesinde Ermeni komşularını kurtarmak için hayatlarını tehlikeye atan Türkler için özel bir bölüm hazırlanacak.
Hrant Dink Vakfı’nın düzenlediği etkinlik kapsamında Ermenistan’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yerinde takip etmek üzere Yerevan’a giden Türkiyeli gazeteciler arasında yer alan Milliyet’ten Güsin Harman, gazetesinde izlenimlerini paylaştı.
Yerevan’daki Soykırım Müzesi’nin müdürü Hayk Demoyan'la da görüşen, müzede 2015 öncesi yapılacak yenilikler kapsamında hayatlarını tehlikeye atarak komşularını korumaya çalışan Türkler için özel bir açılacağını bildirdi. Ermenistan’da siyasetin önde gelenleriyle buluşma fırsatı bulan Harman’ın izlenimleri şöyle;
‘Türkler idamı göze aldı’
Ağrı Dağı’nın iki tarafında da ezberler sarsılıyor. Yerevan’a hakim bir tepenin üzerine konuşlanmış soykırım müzesi de değişimden etkilenecek kurumların başında geliyor. Müzenin müdürü Hayk Demoyan, 2015 için müzenin kapsamlı bir tadilattan geçip 2,5 kat daha büyüyeceğini anlatıyor. Demoyan, müzenin yeni halinde Ermeni komşularını saklayan, bu uğurda idam cezasını göze alan Türk ve Kürtler için özel bir bölüm tasarlandığını anlatıyor. Hrant Dink Vakfı’nın davetlisi olarak bir haftadır Ermenistan’da bulunan Türk gazeteciler olarak bizlerin de bazı önyargıları, kalıplaşmış fikirleri yıkılıyor. Ezberi bozan en önemli isimlerden biri Taşnaksutyun partisinin Uluslararası İlişkiler Sekreteri Giro Manoyan oluyor. İlkokul yıllarından bu yana ‘zararlı cemiyet’ olarak bildiğimiz Taşnakların merkezinde bizi karşılayan Manoyan, yarı Harputlu yarı Diyarbakırlı.
‘Taşnaklar da hata yaptı’
Diasporadaki en örgütlü siyasi hareket olan Taşnaklar, sosyal eşitsizlik ve ekonomik sorunları gündemlerinin ana maddesi olarak görüyor. Hatta Manoyan, Taşnak Partisi’nin 2009’da hükümetten çekilmesinin gerekçesini, Cenevre protokollerine tepkiden ziyade koalisyonun büyük ortağı Cumhuriyetçi partinin ekonomi politikalarıyla uyumsuzluğu olarak gösteriyor. Manoyan “Taşnaklar da değişti. Artık devletin pozisyonuna yakınız. Türkiye’yle diplomatik ilişkiler ön koşulsuz olarak başlamalı. Biz de hatalar yaptık. Keşke hükümeti Türkiye’yle müzakere edildiği için terk etmiş gibi gözükmeseydik” diyor.
Dışişleri Bakanı Edvard Nalbandyan, eski Dışişleri Bakanı Vartan Oskanian, Meclis Başkan Yardımcısı Heghive Nagdalyan ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ikinci sırayı alan Raffi Hovanissian dahil görüştüğümüz bütün Ermeni yetkililerden “Top artık Türkiye’nin sahasında. Biz komşumuzla diplomatik ilişki ve sınırın açılmasını istiyoruz” görüşünü duyuyoruz. Hatta Kafkas Enstitüsü’nden Alexander İskandaryan isyan ederek “Bizden isterseniz nefret edin ama sınırı açın! Bu şehirdeki her pencereden Türkiye gözükür. 21. yüzyılda Avrupa’da kapalı olan tek sınır Türkiye-Ermenistan sınırı” diyor.
‘Konuşsak yeter’
Ermenistan’da Türkiye’den resmi özür beklentisi toplumda çok kuvvetli fakat maddi tazminat talebi konusunda ciddi görüş ayrılıkları var. “Kunduralarımı İstanbul’da Bıraktım” adlı filminde İstanbul’u keşfe çıkan bir diaspora Ermenisini, dolayısıyla kendi hikayesini anlatan şair Sako Arian’ın dediğine kulak vermek lazım: “Tek yapmamız gereken konuşmak. Beraber bir masaya otururuz, çay içeriz. Konuşsak yeter...”