PKK’nın iki numaralı ismi Murat Karayılan, Fırat Haber Ajansı’na Kürt sorunun çözümüne ilişkin açıklamalarda bulundu. Karayılan, Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmelere dikkat çekerek, “Önderliğimiz onların istediği gibi tek taraflı bir çağrı değil, her iki tarafa çağrı anlamına gelen yeni bir Yol Haritası’nı sunabilir” dedi. Öte yandan Karayılan, muhafazakârların da PKK’nın mücadelesi sayesinde iktidarda olduğunu öne sürdü.
Kürt sorunun çözümünün artık olmazsa olmaz bir biçimde kendini dayattığını söyleyen Karayılan, çözüm için ciddi ve tutarlı bir siyasal duruşa ve yine siyasal bir iradeye kesinlikle ihtiyaç olduğunu dile getirerek şöyle konuştu:
“Bu sorun, sıradan yaklaşımlarla, tek bir çağrıyla ya da yapılacak birkaç görüşmeyle çözümlenecek bir sorun değildir. Bu sorun, ciddi yaklaşıma ve siyasal bakış açısına dayanan bir proje temelinde çözülebilecek bir sorundur. “Bunların hiçbiri AKP’de yoktur” demiyorum; olabilir. AKP eğer bu konuda karar verirse ve gerçekten pratikte çözümleyici adımlar atarsa, bu sorun elbette ki çözebilecek durumdadır. Ama bunun için yüzeysel yaklaşımları ve egemenlikçi bakış açısını aşması ve öncelikle şiddeti tümüyle bir tarafa bırakarak yeni bir politikayla sürece yaklaşması gerekmektedir.”
Cumhuriyet’in kuruluşunda Kürt halkının büyük katkıları olduğunu ifade eden Karayılan, “Çokça söyledikleri Çanakkale’de elbette ki Kürtlerin güçlü katılımı yaşanmış ve şehitler verilmiştir. Cumhuriyet’in kuruluşunda Kürtler kurucu bir öğedir. Ancak Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından, 1924’ten sonra iki kesim dışlanmıştır:
Bu kesimlerden birincisi Kürtlerdir. Kürtler, Cumhuriyet’ten tümden dışlanmışlardır, karşıya alınarak teslim alınması öngörülmüştür. Dışlanan ikinci kesim ise, mütedeyyin-muhafazakâr kesimlerdir. Onlar da dışlanmışlardır. Cumhuriyet tarihi boyunca mütedeyyin-muhafazakâr kesim üvey evlat muamelesi görürken, Kürtler ise ismi bile yasaklanarak, bahsi bile edilmemesi gereken bir varlık olarak telakki edilmiştir” dedi
‘Yeni anayasada Kürtlerin yer alması gerekiyor’
Bugün muhafazakâr kesimin iktidarda olduğunu anımsatan Karayılan, bunda kendi mücadelelerinin payı olduğunu öne sürdü:
“Bunda da Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin rolü vardır. Bizim mücadelemiz derin devleti, Ergenekon’u ve katı Kemalist bakış açısına dayanan kesimleri başarısız kılmış, yıpratmış, teşhir edilmesine ve iktidardan düşürülmesine zemin sunmuştur. Bundan yararlanan muhafazakâr kesim bugün iktidara çok rahat bir biçimde hâkim hale gelmiştir.
Fakat nankörlük yapılmadan şu bilinmeli ki, bugün gelinen düzeyde Kürt halkının direnişinin yeri fazladır. Bugüne kadar tersine çevrilmiş toplumsal gerçeklik, ayakları üzerine oturtmaya uygun bir zemin oluşmuştur. İnsanları zorla kalıba sokma, kılık kıyafetten, dil ve kültüre kadar tek düze bir tip yaratmak isteyen paradigma sonuçsuz kalmıştır.
Bu anlamda toplumsal sözleşmenin diğer bir adı olan anayasanın bu gerçekliğe oturtulması büyük önem taşımaktadır. Yeni toplumsal sözleşmede Kürtlerin eskisi gibi dışlanması değil, artık yer alması gerekiyor. Ve Türkiye’de yaşayan tüm farklı kesimlere yer veren yeni bir anayasal bakış açısıyla Türkiye toplumu kendini yeniden biçimlendirmek zorundadır. Kimsenin kimseyi dışlamadığı, farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü, uzlaşı içerisinde bir arada yaşamanın zemini böyle geliştirilebilir.”
‘Kürtleri millet olarak tanımayan proje barış getiremez’
Karayılan şöyle devam etti: “Kürtler de bir millettir. Bu milletin millet olmaktan kaynaklı hakları vardır. Bunlar doğal ve insani haklardır. Daha başka bir şey istenilmiyor. Haksızlığa uğramış bu halkın tarihsel süreç içerisinde yoğunlaştırarak ortaya çıkardığı bir önderliği vardır. Bu önderliğin bugün çözüm gücü olma misyonu varsa, onun tecrit altında ve esaret altında tutulması ne ile izah edilecektir?
Biz açıkça söylüyoruz; bizi millet olarak tanımayan ve Önder Apo’nun özgürlüğünü hedeflemeyen herhangi bir proje barış getiremez. Bir projenin bu topraklarda toplumsal uzlaşmayı sağlaması için bu iki faktörü eksen alması gerekmektedir. Kürtlerin bir millet olma gerçekliğini ve Önder Apo’nun özgürleşmesi gerektiğini dışlayan, bunu görmeyen ve teğet geçen herhangi bir proje, bu sorunu köklü bir biçimde çözemez ve barışı geliştiremez.
AKP bu konuda samimiyse, bu çerçevede yaklaşım geliştirerek sorunun köklü ve kalıcı çözümünün önünü açabilir. Bundan herkes kazanır; Türkiye de kazanır, Kürt halkı da kazanır. Bununla Türkiye parçalanmaz, daha da güç kazanır ve daha da zenginleşir.”