Ermenistan’ın başkenti Yerevan’da yaşayan araştırmacı-yazar Alin Ozinian, Mehmet Ali Birand’ın Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki rolünü, Zaman gazetesinin yorum sayfasına yazdı. Ozinian, “Birand, Ermenistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinden (23 Eylül 1991) yaklaşık bir ay sonra Ter-Petrosyan ile görüşen, sadece ilk Türk gazeteci değil, aynı zamanda ilk yabancı gazeteci olmayı başarabilmişti” diyor.
Türkiye-Ermenistan ilişkilerinde Birand imzası
Bugün Ermenistan’da ‘en iyi Türk’ gazeteci denildiğinde, Türkiye-Ermenistan ilişkilerini biraz olsun takip edenlerin vereceği cevap Mehmet Ali Birand olacaktır.
Bunda Birand’ın mesleki açıdan kendisini birçok platformda ve ülkede kabul ettirmesinin yanında, ilk günden beri Ermenistan ile ilişkileri yakından takip etmesinin ve bugünlerde özellikle Ermenistan konusunda basının pek de umursamadığı ‘etik ve doğru’ habercilik ilkesiyle hareket etmesinin rolü büyüktür. Birand’ın konuya ne kadar müdahil olduğunu daha iyi anlamak için, kısaca tarihsel sürece bakmak sağlıklı olacaktır. 90’lı yıllarda SSCB bünyesindeki Ermenistan’ın içinde bulunduğu vaziyet hakkında bilgi veren, Ter-Petrosyan ismini Türk basınında ilk telaffuz eden haberler, özellikle Birand’ın ‘Milliyet gazetesine’ mutlaka kurulması gerektiği yönünde telkinleri sonrasında 1986 yılında faaliyete başlayan ve Brüksel’den gidip gelerek yönettiği ‘Moskova bürosunun’ haberleriydi.
Birand, gazetecilik konusunda gerçekleştirmeye gönüllü olduğu ilklerden birini Ermenistan konusunda da geçekleştirmişti. Ermenistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinden (23 Eylül 1991) yaklaşık bir ay sonra Ter-Petrosyan ile görüşen, sadece ilk Türk gazeteci değil, aynı zamanda ilk yabancı gazeteci olmayı başarabilmişti. 4 Kasım’da TRT ekranlarından ‘32. Gün’ programında Ermenistanlı lider ile yapılan söyleşi sırasında Türkiye henüz Ermenistan’ı resmi olarak tanımamıştı, bunun için 16 Aralık’ı beklemek gerekiyordu. Moskova Büyükelçisi Volkan Vural’ın Nisan 1991’de Ermenistan’a gönderilmesi, Ermenistan’a Türk tarafından yapılan ilk en üst düzey ziyaret kabul edilirse, Birand resmi tanınmayı beklemeyerek Ermenistanlı otoriteler ile görüşen sayılı insanlar arasına girmişti bile.
Birand, bu tarihten başlayarak tüm gelişmeleri haberlerinde yansıttı. Türkeş ve Ter-Petrosyan’ın Paris’teki buluşmasından tutun da, yeni şekillenen Ermenistan’ın diaspora ve Rusya ile ilişkilerine, Karabağ sorununa, Taşnak Partisi’ne, soykırım tasarısına, Ermenistan’ın Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne üyeliğine kadar birçok konuya ağırlık verdi. 90’lı yıllarda başladığı Erivan seyahatlerine son yıllara kadar devam etti. Koçaryan dönemi geldiğinde, 2001 yılında bu seferki cumhurbaşkanı ile de görüşmeyi başarabildi. Soykırım tasarısı Fransa’da yasalaştığı gün ‘Manşet’ programının konuğu Koçaryan idi. Türk basınında tezahür eden yankılarından ve Ermenistan tarafında ‘sözler çarpıtılmıştır’ iddialarından sonra, tercüman hatası olduğu da öne sürülmüştü. Röportaj diaspora ve Ermenistan’da tartışma yaratmış, Birand için 90’ların sonunda Ermenistan’da iddia edilen ‘Milli İstihbarat Teşkilatı üyesi’ söylentileri daha da çok yükselmişti.
Cumhurbaşkanları ve üst düzey siyasiler bugüne kadar hâlâ Birand dışında herhangi bir Türk gazeteciye demeç vermiş değiller. Birand, ‘Koçaryan röportajı’ndan sonra Ermenistan tarafından artık kabul görmezmiş gibi bir izlenim yaratıldıysa da, 2007 yılında Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün 15. yılı için İstanbul’da bulunan dönemin Dışişleri Bakanı Vartan Oskanyan ile röportaj yapma şansını yakalayabilmiş tek gazeteci oldu. Birand, 2000’li yıllarda yüksek düzey görevliler ile sınırlı kalmayıp, Erivan’daki gençler ile üniversitelerde görüşüp, sadece siyasi iradenin değil, halkın da fikirlerini dinlemeyi önemsemişti. 1997 yılında Türkeş ve Ter-Petrosyan’ın Paris’teki toplantısının gizli kısımlarını okur ile paylaşan, Birand’ın öğrencilerinden Can Dündar’dı. Yazılarını ve programlarını yakından takip edenler, Birand’ın hiçbir zaman Ermeni yanlısı bir çizgi izlemediğini, aksine Türkiye için Soykırım’ın kabul edilemez olduğunu vurgularken bir taraftan da, sınırın açılmasını ve Ermenilerin acılarını anlamak konusunda yol alınmasını salık verdiğini hatırlayacaklardır.
Birand’ın, diğer konularda olduğu gibi Ermeni ve Ermenistan konularında saygın ve güvenilir kabul edilmesinin sebebi liberal bakış açısı, çağdaş ve doğru habercilik anlayışı idi. Birand, Ermenistan konusunda resmi teze ters düşmemeye çalışırken, “Ermenistan bize muhtaç olacak kadar fakir değil, Erivan protokoller için Ankara’dan bir haber bekliyor, iptal edilmesi an meselesi, Ermenistan’a dayatarak başarılı olamazsınız, sınırın açılması gerekir” gibi çıkışlarıyla alternatif bakış açısını ortaya koyuyordu. Bir taraftan da “Ermeni değilim, ama olsam saklamaz, bununla gurur duyardım.” diyebilecek kadar farklı bir gazeteciydi. Birand, enerjisi, bilgisi, sıcakkanlılığı, çalışkanlığı, doğru haberciliği ve üretkenliği ile herkesi kıskandıracak ve örnek alınacak bir gazeteciydi.