Halep’te artık ekmek de yok

Basında günlerdir Halep’te ekmek ve gıda sıkıntısı çekildiği yazıyor. Gerçekten de, Halep’te son günlerde dramatik olaylar yaşanıyor. Kentten gelen haberler, pek çok çocuk ve kadının, sokaklarda bir dilim ekmek için dilendiğini söylüyor.

Halepliler, Esad rejiminin kenti yoksulluk ve kıtlık içinde bırakma stratejisi izlediğine inanıyor. Rejim, Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolünde bir Halep’tense, yoksulluktan kıvranan bir Halep görmeyi yeğliyor. Bu senaryo, daha küçük çapta da olsa, daha önce Azaz kasabasında da yaşanmıştı.

RAFFİ ŞİRVANYAN
agos@agos.com.tr

Dünyanın dört bir tarafında gazeteler günlerdir Halep’te ekmek ve gıda sıkıntısı çekildiğini yazıyor. Gerçekten de, uzun bir süredir çatışmaların pençesinde kıvranan Halep’te son günlerde insanın tahammül sınırlarını zorlayan olaylar yaşanıyor. Kentten gelen haberler, çok sayıda çocuk ve kadının, son derece tehlikeli olan sokaklarda bir dilim ekmek için dilendiğini ve hayatın giderek katlanılması güç bir hal aldığını söylüyor.

Halep’teki ekmek yokluğunun asıl nedeni yakıt sıkıntısı. Yakıt sıkıntısı ise büyük bir yokluk kısır döngüsü yaratıyor. Zira ekmek yakıtla hazırlanıyor, ekmeğin hazırlanacağı un ve buğday da kırdan kente yakıtla geliyor. Yakıt olmadığından, insanlar ısınmak için elektrikli aletler kullanıyor. Bu da elektrik ağına çok fazla yük binmesi ve elektriklerin kesilmesi anlamına geliyor. Elektrik kesintisi ise insanların ısınamayan, soğuk evlerde yaşamasına neden oluyor. Elektrik yokluğu, aynı zamanda, telefon hatlarının, dolayısıyla internet bağlantısının da kesilmesine yol açıyor.

Suriye’de en yaygın kullanılan yakıt mazot. Bu da, ülkede üretilen petrolün artığıyla elde ediliyordu. Suriye petrolü uluslararası büyük kuruluşlar tarafından ihraç ediliyor ve devlet, onlardan tahsil ettiği parayla petrolü işliyor ve mazota çeviriyordu. Bu ticaret durunca, devletin ürettiği petrol de yarı yarıya azaldı. Böylece yakıt daha zor bulunur bir hale geldi ve pahalandı. Üretilen mazot ise Halep’e ulaşmıyor, çünkü Halep tehlikeli bir bölge ve devlet üretilen az miktardaki mazotu bu tehlikeli bölgeye sevk ederek riske atmak istemiyor.

Halep’te yaşayan insanların günlük hayatını zorlaştıran en önemli etmenlerden biri de şüphesiz dayanılması güç bir hal alan pahalılık. Çatışmalardan önce ekmeğin kilosu 8 Suriye lirasıydı. Bugün ise, bir kilo ekmek, 30 kat daha pahalıya, yani 250 Suriye lirasına satılıyor. Bir an için, İstanbul’da 75 kuruşa satılan tek bir ekmeğin fiyatının 24 liraya fırladığını düşünün, savaş koşullarında ekonominin çarklarının nasıl döndüğünü, daha doğrusu dönmediğini anlarsınız.

Aslına bakılırsa, Haleplilerin büyük bir çoğunluğu, Esad rejiminin Halep’i büyük bir yoksulluk ve kıtlık içinde bırakma stratejisi izlediğine inanıyor. Rejim, Özgür Suriye Ordusu’nun kontrolünde bir Halep’tense, yoksulluktan kıvranan bir Halep görmeyi yeğliyor. Bu senaryo, daha küçük çapta da olsa, daha önce Azaz kasabasında yaşanmıştı. Kentin muhalifler tarafından kuşatılmasından sonra, rejim Azaz’ın ekonomisinin çökmesine neden olan bir strateji uygulamıştı. Halep’te de, rejimin muhaliflere karşı koyabilmesini sağlayan son araçlar olarak, açlık ve soğuk kaldı. Esad rejiminin, Halep’in merkezini ve havaalanını elinde tutabilmek için başka bir gücü kalmadığına inanılıyor.     

Şüphesiz, Halep’te yaşayan Ermenilerin durumu da, komşularından hiç farklı değil. Eskiye nazaran çok az sayıda öğrencinin devam ettiği okullarda eğitim güç bela sürdürülebiliyor. Öğrenci sayısı pek çok okulda dörtte birlere düşmüş durumda. Halep’ten göç de olanca hızıyla sürüyor. Ermenistan resmi rakamlarına göre, şu anda 6 bini aşkın Suriyeli ülkeye sığınmış durumda. Tahminlere göre, buna yakın bir nüfus da Beyrut’a geçmiş durumda. Bugünlerde Beyrut’un Ermeni mahallesi Burj Hamud sokaklarında her köşe başında Halepli Ermenileri görmek mümkün. Bu insanların pek çoğu, ucuz işgücü olarak Beyrut’taki çeşitli işlerde çalışarak günlük ekmeğini çıkarıyor. Halep’te ise çok sayıda insan, çatışmaların yaşandığı mahallelerdeki ev ve işyerlerine ulaşamıyor. Suriyeli Ermeniler, uzun süredir olduğu gibi, yarınların belirsizliğinde, savaşın gidişatını ve kendi kaderlerini büyük bir korkuyla bekliyor.

Kategoriler

Güncel Diaspora