301 benimsemiş bir kamu denetçimiz var

Meclis Genel Kurulu’nda yapılan seçimin ardından Hrant Dink’in 301. Maddeden aldığı cezayı onaylayan Yargıtay hakimlerinden Mehmet Nihat Ömeroğlu’nun başdenetçi seçilmesine tepkiler var.

 

Bayramoğlu: Vah ki Vah

Yeni Şafak’tan Ali Bayramoğlu, Ömeroğlu’nun AK Partinin etkili isimleriyle ilişkileri olan ve AK Parti yönetiminin istediği istikamette yürüyebileceğini anladığımız bir isim olduğunu söyleyerek ‘iç ürperten özelliği’ni şöyle dile getirmiş;

“Yaşarken bu ülkenin vicdanı, ölümüyle vicdan azabı haline gelmiş önemli ve simge bir isimin Hrant Dink'in , bilirkişi raporlarına, Dink'in açık beyanlarına, yargılanan yazının tümüyle farklı anlam taşıyan bütünlüğüne rağmen 301. maddeden, 'Türk düşmanı' sıfatı ve 'Türk düşmanlığı' eylemiyle damgalanmasına, ceza almasına son damgayı vuran Yargıtay Genel Kurulu toplantısının aktif bir unsuru olması. Ömeroğlu bu damgalamada sadece olumlu oy vermekle kalmamıştır. Osman Kavala dün bir notunda Ömeroğlu'yla ilgili olarak 'kamusal alanda ifade ettiği görüşlerinden kalkarak kendisinin kanaat oluşturucu bir niteliği olduğunu, oylamadaki tavrıyla başka Yargıtay üyelerini de etkilemiş olduğunu varsayabiliriz…' diyordu.”

Bayramoğlu, CHP içindeki aykırı ve demokrat isim, Sezgin Tanrıkulu’nun seçimin bu adayla gölgeleyeceği uyarılarını köşesinden şöyle aktarmış ““'Şimdi, burada biraz sonra seçim yapacaksınız. Seçimle ilgili olarak, seçeceğiniz muhtemel adayla ilgili olarak çok ciddi iddialar var. Ben Hrant Dink davasından müdahil avukatlardan birisiydim. O davada Hrant Dink'i ölüm sürecine götüren sürecin, bir yargı süreciyle başladığını da biliyorum. Bir mahkumiyet süreciyle başladığını biliyorum ve o mahkumiyet sürecine katkısı olmuşlardan birisi, biraz sonra burada bu yüce Meclisin önüne Kamu Denetçisi adayı olarak gelecek. Tek başına bu bile bu seçimi gölgelemektedir.

Kamu vicdanında bu kadar ağır yara edinmiş ve büyük bir travma yaratmış bir olayın sürecinde negatif katkısı olan bir adayın, bütün Türkiye bakımından Kamu Denetçisi olabilecek olması, gerçekten üzerinde çok düşünmemiz gereken bir olaydır.'”

Ak Parti gurubunun bunlar önemsemediğine dikkat çeken Bayramoğlu şunları yazdı; “Peki ombudsman kimdir, ne yapar? Resmi bilgiye başvuralım: 'Parlamento tarafından atanan, ancak hükümete karşı olduğu kadar parlamentoya karşı da bağımsız olan, yönetimin mağdur ettiği bireylerin hiçbir şekle bağlı olmaksızın yaptıkları şikayetler üzerine harekete geçen, geniş bir soruşturma ve araştırma yetkisi ile donatılmış olan, yönetimin yaptığı haksızlıkları ortaya koymak, takdir yetkisinin kötüye kullanılmasını engellemek, mevzuata saygılı olmayı ve uygun hareket etmeyi temin etmek, icrai karakter taşımayan önerilerde bulunmak, hakkaniyet tedbirleri salık vermek ve nihayet kamu hizmetlerinin daha iyi görülmesi için gerekli reformların yapılması önerilerinde bulunmak amaçlarını güden kamu görevlisidir…'  Vah ki vah…”

Hasan Cemal: 301’i benimsemiş bir kamu denetçimiz var

Milliyet’ten Hasan Cemal, Ömeroğlu’nun seçilmesine tepkili.

Hasan Cemal de CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun sözlerine köşesinde yer vermiş. Cemal, AK Parti uyarıyı dinlemiyor. Ömeroğlu ‘denetçi’ seçiliyor. Kamuoyunda Ombudsmanlık diye bilinen Kamu Denetçisi’nin öncelikle tarafsız ve bağımsız olması gerekir. Tarafsızlık ve bağımsızlık vatandaşların idareye, devlete dönük şikayetlerini hukuk, hakkaniyet, adalet adına takip edebilmesi için lazım. Bu pencereden Mehmet Nihat Ömeroğlu’na bakınca, iki nokta kendini belli ediyor. Biri, Erdoğan’a yakınlığı. Tayyip Erdoğan’ın oğlunun nikah şahidi. Diğeri, 301. madde. Hrant Dink 301. maddeden yargılanmış ve aksi yöndeki bilirkişi raporuna rağmen 6 ay hapis cezasına mahkum edilmişti. Yargıtay tarafından 11 Temmuz 2006’da onanan ve altında Mehmet Nihat Ömeroğlu’nun da imzası olan bu kararla altı ay sonraki Hrant Dink cinayetine açılan, aşırı milliyetçi ve ırkçı dalgalarla gitgide kabaran bir süreç maalesef hızlanmıştı. Şimdi Türkiye’nin bu 301. maddeyi benimsemiş bir Kamu Denetçisi var. Bu noktayı özellikle vurguluyorum. Çünkü 301. madde, kısa adı AİHM olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bir yıl önce demokrasiye iki açıdan aykırı ilan edildi” diye yazdı.  

Cemal, AK Partili milletvekillerine şu soruyu sordu; “AİHM’nin demokrasiye aykırı bularak iptal edilmesini istediği 301. maddeye sahip çıkan ve Hrant Dink cinayeti sürecini hızlandıran Yargıtay kararında imzası olan, ayrıca Tayyip Erdoğan’ın oğlunun nikah şahidi bir yargıcı, tarafsızlık ve bağımsızlık isteyen böyle bir göreve neden seçtiniz?”

Özgür Mumcu: Ömeroğlu’nun işi zor

Radikal’den Özgür Mumcu’da konuyu köşesine taşımış. Ömeroğlu’nun Dink davasındaki tavrını hatırlatan Mumcu, “Okuma-yazma bilen asgari feraset sahibi kimsenin içinde hakaret barındırdığını ileri süremeyeceği cümlelerde hakaret avcılığı yapmış bir kişi. İşte bu kişi 'insan haklarına dayalı adalet' anlayışının temsilcisi olacak” diye yazdı.

Kamu Başdenetçisinin hiçbir siyasi partiye üye olmaması şartı olduğunu hatırlatan Mumcu şunları dile getirdi;

“Şekli olarak kurala uyuyor. Uyuyor uymasına da oğlunun nikâh şahidi Recep Tayyip Erdoğan. Oğlu ne iş yapıyor? THY'de çalışıyor. THY ne? Bir kamu kuruluşu. Ömeroglu'nun sorumluluğu ne? Kamu kuruluşları hakkında gelecek şikâyetleri incelemek. Kamu denetçiliği kanunu, başdenetçinin 'görevlerini yerine getirirken taraf sizlik ilkesine uygun davranmak' zorunda olduğunu belirtiyor. Başbakan oğlunun nikâh şahidi, oğlu THY'de çalışıyor. Tarafsızlık ilkesine nasıl uygun davransın Ömeroğlu? Vallahi işi zor.  İnsan haklarına dayalı adalet anlayışına göre çalışacak. Nasıl öyle çalışsın Ömeroğlu? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi insan haklarından Ömeroglu'nun ne anladığını tescil etmiş. Tescilli bir insan hakları ihlalcisini, Erdoğan'ın belli ki aile yakınını insan haklarına dayalı tarafsız biri olarak seçmek de o 258 milletvekilinin demokrasi ve insan haklarından ne anladığını gösteriyor.”

Literatüre geçecek bir seçim

Radikal’den Oral Çalışlar bu seçimin literatüre geçeceğini söylemiş. Çalışlar, Ömeroğlu’nu seçen AK Partililerin aynı zamanda yeni yargı paketinde hakimlerin terfi kriterlerini AİHM’in kararlarına dayanarak yapacakları bir düzenlemeyi oylayacaklarına dikkat çekti. Çalışlar, Ömeroğlu’nun hakim olması halinde Yargıtay üyeliğini kaybedeceğine işaret etti.  

Kategoriler

Güncel Basın