İnsanları sosyal ortamdan uzaklaştıran, evlere kapatan, bilgisayar ekranına kilitleyen asosyalliğin pek çok nedeni var. O nedenlerin biri de sosyal fobi.
LORA BAYTAR
lora@agos.com.tr
Son zamanlarda ‘Dışarıda hayat var!’ veya ‘Sokakta hayat var!’ sloganlarına daha sık rastlamışsınızdır. Belki gittiğiniz bir restoranın tabelasında ya da bir internet sitesinde. Günlerini ve gecelerini bilgisayar başında, asosyal ortamlarda geçiren kişi sayısının çoğalması, bu oluşumun mimarı oldu bir anlamda. İnsanları sosyal ortamdan uzaklaştıran, evlere kapatan, bilgisayar ekranına kilitleyen asosyalliğin pek çok nedeni var. O nedenlerin biri de sosyal fobi.
Farklı belirtileri var
Birçoğumuz insanlarla iletişim halinde olmaktansa evde otururuz veya başkalarının hakkımızda ne düşündüğü bizim için çok ama çok önemlidir. Öte yandan, internette arkadaşlık kurmayı gerçek hayatta arkadaşlık kurmaktan daha tercih edilir bulan pek çok insan vardır. İşte bizi eve kapatan bu durumun psikolojide bir adı var. Psikiyatristler buna ‘sosyal fobi’ diyorlar.
‘Sosyal anksiyete bozukluğu’ da sosyal fobiyle eş anlamlı kullanılan bir tanımlama. Başka insanların gözleri üzerinde olunduğunda yaşanan yoğun bir endişe hali olan sosyal fobi sahipleri, genelde insanlarla göz göze gelmekten kaçınırlar, kendilerine bir soru sorulduğunda cevabını geç verirler, insanlarla ya da toplum önünde konuşmak zorunda olduklarında gergin ve stresli olurlar, sürekli olarak diğer insanların kendileriyle ilgili ne düşündüğünü düşünürler. Ayrıca, kendilerini çirkin bulur veya kötü kokuyor olduklarını zannederler.
Sosyal fobinin, genellikle yüz kızarması, çarpıntı, terleme, titreme, gerginlik, midede rahatsızlık, ağız kuruluğu, nefes almada güçlük, bayılma hissi, baş dönmesi ve kulak çınlaması şeklinde dışavurumları vardır.
Aile kurmakta zorlanırlar
Uzman Psikiyatrist Doç. Dr. Özgür Öztürk’e göre, özgüven eksikliği olan sosyal fobik hastalar dışarıdan aldıkları en ufak algıyı olumsuz yorumlama eğilimindedirler. Hemen huzursuz olabilen bu insanların dikkati sürekli karşısındaki insanların davranışlarına odaklanmıştır. Karşısındakinin yüz ifadesinden, göz kırpışından, boğazını temizlemesinden bazı çıkarımlar yaparlar ve yanlış veya kötü bir şey yaptıklarını, kendilerinden hoşlanılmadığını düşünürler.
Her tutuk davranışın sosyal fobi olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Öztürk, toplum içinde konuşmanın veya kendimizi ifade etmenin hepimizi strese sokan bir durum oluğunu hatırlatıyor, ancak sosyal fobisi olanların bunları hiç yapamadığını söylüyor. Bunları yapamadığı için kişinin genelde kariyerinde ilerleyemediğini söylüyor ve bunun arkadaş edinememek, evlenememek, aile kuramamak gibi ağır sonuçları olan bir rahatsızlık olduğunu hatırlatıyor.
Beyindeki serotonin salgılanımını dengeleyen basit bazı ilaçların kullanımıyla tedavi edilebilen bu rahatsızlık, ayrıca bilişsel davranışçı terapilerle de giderilebiliyor. Psikoloğa veya psikiyatriste danışmaktan, destek almaktan korkmamak gerekiyor.
SOSYAL FOBİSİ OLANLAR NELERİ YAPMAKTA ZORLANIR
• Önceden hazırlanmaksızın bir toplantıda konuşmak
• Seyirci önünde hareket, gösteri ya da konuşma yapmak
• Dikkatleri üzerinde toplamak
• Romantik veya cinsel bir ilişki kurmak amacıyla birisiyle tanışmaya çalışmak
• Bir gruba önceden hazırlanmış sözlü bilgi sunmak
• Başkaları içerdeyken bir odaya girmek
• Kendisinden daha yetkili biriyle konuşmak
• Satın aldığı bir malı, ödediği parayı geri almak üzere mağazaya iade etmek
• Çok iyi tanımadığı birisine fikir ayrılığı veya hoşnutsuzluğun ifade edilmesi
• Gözlendiği sırada çalışmak
• Çok iyi tanımadığı bir kişiyle yüz yüze konuşmak
• Bir eğlenceye gitmek
• Çok iyi tanımadığı birisinin gözlerinin içine doğrudan bakmak
• Umumi yerlerde yemek yemek
• Çok iyi tanımadığı bir kişiyle telefonla konuşmak
• Umumi yerlerde yemek yemek
• Evde misafir ağırlamak
• Küçük bir grup faaliyetine katılmak
• Umumi yerlerde bir şeyler içmek
• Umumi telefonları kullanmak
• Yabancılarla konuşmak
• Satış elemanının yoğun baskısına karşı koymak
• Umumi tuvalet kullanmak