Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri üyesi grup, hayin saldırıyla katledilişinin 5. yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin önünde bir basın açıklaması yaptı. 19 Ocak’ta, Hrant Dink’in vurulduğu saatte, saat 15.00’te, TBMM dikmen kapısı önünde açıklama yapan üyeler; 'Gerçek katili bütün dünya biliyor, biz de biliyoruz!.. Hesabını soracağız. Soykırım devam ediyor!.. 1915 bugündür !..' dedi.
Kürtçe olarak da okunan Ankara Emek ve Demokrasi Güçleri'nin açıklaması Հայերէն / Ermenice olarak da yayınlandı.
Açıklama şöyle;
5 yıl geçti üzerinden…
Vicdan ayaklanıp “hepimiz Hrant’ız, hepimiz Ermeni’yiz” diye yüzbinler sokaklara dökülünce
elleriyle koydukları yerden çıkarıverdiler; “failleri bulduk..” diye… “Çocuk” kategorisine soktukları
bir “tetikçi”, “azmettirici” olarak bir psikopat ve “işbirlikçi” olarak da bir “polis muhbiri”.. Hepi topu
bu kadar… Bizim de buna inanmamızı istiyorlar!.. (Bu nasıl bir “adalet”tir ki 13 yaşındaki N.Ç.’yi
“ergin” olarak değerlendirip tecavüzcülerini ceza indiriminden yararlandırıyor, 17’sindeki Erdal
EREN’i “asmıyalım da besliyelim mi?” diye aceleyle ipe gönderiyor, ama sıra Hrant’a tetik çeken ellere
geldiğinde “kemik yaşı küçük” diyerek “çocuk mahkemesinde” yargılanıyor.)
“Bir işadamından aldığı çanta dolusu parayı Yasin Hayal’e verdiği” haberi gazetelere yansıyan
dönemin Trabzon Jandarma Alay Komutanı (aynı zamanda Ulucanlar Cezaevi Katliamının
da “Komutanı”dır) Albay Ali Öz’e sadece “görevi ihmal”den ödül gibi bir “ceza” verildi, hepsi o kadar…
Ne Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, ne İstanbul Emniyet Müdürü
Celalettin Cerrah, ne Vali Muammer Güler, ne Sabiha Gökçen’in kimliğini açıkladıktan sonra İstanbul
Vali Muavininin odasında tehdit eden MİT Ajanları, ne Veli Küçük, ne Kemal Kerinçsiz, ne de
başkaları… Hiç biri… gün yüzüne çıkmış olanların bile hiç biri sorgulanmadı..
Yargılama süreçleri de bütün bir Ermeni Halkı’na, Hrant’ın Ailesine, Avukatlarına,
arkadaşlarına, dostlarına bir hakaret, her duruşma Hrant’a sıkılan yeni bir kurşun gibi.
…Ve Hrant’a son kurşun 17 Ocak’taki son duruşmada sıkıldı. Erhan Tuncel’e tahliye çıktı. Yasin
Hayal de yakında tahliye olur. Ogün Samast zaten “çocuk” !.. Tıpkı İttihat-Terakki’nin “mahkemeleri”
gibi !.. Soykırım devam ediyor. Bugün hâlâ 1915’teyiz !...
Tetikçi Ogün Samast’la hatıra fotoğrafı çektirdiler, Türk Bayrağı önünde poz
verdirip “kahramanlık posterini” bastılar. Mahkemeye getirdikleri cezaevi aracına; “ya sev, ya terk et”
diye yazdılar. Duruşmalarda Hrant’ın Ailesine, Avukatlarına, küfür ve hakaretler yağdırdılar.
Bunlar bize şaşırtıcı da gelmiyor ne yazık ki !.. Çünkü istediği zaman iz bırakmayan, istediği
zaman da (Hrant’ta olduğu gibi) bütün dünyaya ilan ederek göstere göstere taammüden cinayet
işleyen, bu konuda uzmanlaşan bir devlet aygıtı, bu cinayetleri aklayan, üzerini örten bir “adalet”
mekânizmasıyla yüz yüze olduğumuzu çok iyi biliyoruz.
Öyle bir devlet aygıtı ki; kuruluş harcında “soykırım”ın mimarı ittihatçı kadrolar var. Öyle bir
devlet aygıtı ki,” varlık vergisi”yle bütün gayri-müslimlerin mallarına el koyar, “6-7 Eylûl”de
İstanbul’da kalan Rumlara bir “Kristal Gece” yaşatır, mallarını yağmalar, can pazarında bırakarak
yurtlarını terk etmelerini sağlar, Öyle bir devlet aygıtı ki Mustafa Suphi ve yoldaşlarını Karadenizde
boğdurmuştur. Öyle bir devlet aygıtı ki Koçgiri’de Palu’da, Agıri’de, Zilan’da, Sason’da, Oremar’da,
Tendurek’te, Dersim’de ve bugün de bütün bir Kürt Ulusu üzerinde soykırım uygular,”mecburi
iskân”la mültecileştirir, asimilasyonla bir halkın kimliğini yok etmeye çalışır. Öyle bir devlet aygıtı ki
Alevilere zorla Sünnileştirmeyi dayatır, Malatya’da, Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta olduğu gibi kitle
kırımlarından geçirir. Öyle bir devlet aygıtı ki, Laz’ı, Çerkez’i, Abhaz’ı , Adığe’si, Hemşinli’si, Çingenesi,
Pomak’ı, Boşnak’ı; Türk olmayan herkes asimilasyondan; kültürel soykırımdan nasibini alır.
Ve şimdi gündem; Fransız Parlamentosunda onaylanan “soykırımı inkârı cezalandıran yasa”.
Fransa’nın “sömürgeciliği”, Cezayir’de uyguladığı “soykırım” şimdi geliyor akıllarına. İnsan bir
düşünür; BM’de Fransız Sömürgecilerinin yanında yer alan tek, Cezayir’i tanıyan son devlet hangisi
diye. Ama bunlar “tencere dibin kara…” derken Türkiye’nin Fransız Sömürgeciliği’nin yanında yer
alan tek devlet olduğunu unutuyorlar.
Biz bu Devlet aygıtından da, “ustalık” dönemindeki AKP iktidarının “ileri demokrasi”sinden de
herhangi bir “adalet” beklemiyoruz.
Biz; “babamın kanlılarını Meclis’e taşıyorsunuz” diye sitem eden Arat DİNK’e; “kanlımız
deme, zanlımız de” diyen; Arat bu diyaloğu kamuoyuyla paylaşınca da ağzı köpürerek, salyalar
saçarak bütün bir Ermeni Halkı’na tehditler savuran zihniyetteki ikiyüzlülüğü, bu zihniyetin soykırımcı
İttihat-Terakki zihniyetinin bir devamı, son halkası olduğunu gayet iyi biliyoruz.
Hrant’ın “kanlılarından” Cemil ÇİÇEK’i Meclis Başkanlığı’na, Muammer GÜLER’i Meclis’e taşıyan bir
zihniyetten Hrant için “adalet” dilenmeyiz.
İç politikada malzeme olarak kullanmak için yarım ağızla Dersim İçin “soykırım”
derken “diaspora” benzetmeleri karşısında; “Ermeni” adını bir küfür, bir hakaret gibi algılayan
zihniyeti çok iyi tanıyoruz.
Dün Libya’da NATO’nun saldırı üssü olan, bugün bir yandan İsrail’le “çatışıyormuş”
gibi “kayıkçı dövüşü” yaparken bir yandan da İsrail’i koruyacak Füze Kalkanı’nı Kürecik’e kuran, Suriye,
İran, Rusya ile savaş durumuna gelen, son “YAŞ” toplantısında “Ordu’nun savaş durumunu” görüşen
2012’nin “Savunma” bütçesini 2011’e göre %7.4 arttıran, Uludere’de (Qılaban’da) ABD’den aldığı
İnsansız Hava Araçları ile F-16 savaş uçaklarının uyumunu denemek için kendi vatandaşı 35 Kürt
köylüsünü savaş uçaklarıyla bombalamaktan çekinmeyen, aynı zamanda hem Kürt Halkı’na hem bölge
devletlerine gözdağı vermeyi amaçlayan, yeni soykırımlar için hazırlanan bir Devletten, Siyasal
İktidar’dan “soykırım”la yüzleşmesini de, Hrant’ın gerçek katillerini açığa çıkarmasını da
beklemiyoruz.
Bizler bugün Hrant’ın gerçek katillerine işaret etmek, savaş ve yeni soykırım
hazırlıklarına “dur” demek, soykırımı emperyalist metropollerde değil, bu Parlamento’nun önünde
dile getirmek için, Hrant’ın katledilişinin beşinci yılında, 19 Ocak’ta, Hrant’ın vurulduğu saatte, saat
15.00’te burada; TBMM dikmen kapısı önündeyiz. Gerçek katili bütün dünya biliyor, biz de
biliyoruz!.. Hesabını soracağız. Soykırım devam ediyor!.. 1915 bugündür !..
ASLA UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ.
ASLA AFFETMEYECEĞİZ, KATİLLERİNDEN HESAP SORACAĞIZ.
HEPİMİZ HRANT’IZ, HEPİMİZ ERMENİ’YİZ.
YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ
BİJÎ BİRATÎYA GELAN
GETSE JOĞOVURTNERUN YEĞPAYRUTYUN
ANKARA EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ