Vakıfköylü Ermenilerin mülkleri, AYM kararına rağmen iade edilmiyor

Hatay Samandağ Vakıflıköy Ermeni Kilisesi Vakfı, bölgedeki Ermeni toplumuna ait olduğu kayıtlarda belirlenen ve zaman içinde Hazine ve şahıslara geçen 36 mülkün Vakfa iadesi için yasal süreç başlatmıştı. Anayasa Mahkemesi’nin 2022’de verdiği ‘mülkiyet hakkının ihlali’ kararına rağmen mülkler iade edilmedi. Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Meclisi, geçen yılın Kasım ayında toplanarak, vakfın mülklerinin iadesi konusunu değerlendirdi. Meclis, vakfın 1936 yılında beyanname vermediğini gerekçe gösterdi ve AYM kararını uygulamadı. Vakıf yönetimi, meclis üyeleri hakkında şikayette ve suç duyurusunda bulundu. Hatay bilindiği gibi 1939 yılında Türkiye toprakları içinde yer almıştı.

ÖZEL HABER

2762 sayılı Vakıflar Kanunu çerçevesince kurulan Vakıflıköy Ermeni Kilisesi Vakfı, faaliyetlerini 2008 yılında kabul edilen 5737 sayılı Vakıflar Kanunu çerçevesinde sürdürüyor. Vakıf, kanunda yer alan geçici 7. ile 11. maddelerde doğan haklardan faydalanmak üzere, geçmişte bölgedeki Ermeni toplumuna ait olduğunu belirlediği ancak daha sonra Hazine’ye ya da özel şahıslara  geçmiş 36 taşınmazın iadesi için Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne başvurdu ancak 2012 yılında müdürlük, verdiği iki ayrı kararda taşınmazların 1936 Beyannamesi’nde yer almadığı yönünde karar vererek talepleri reddetti. Oysa Hatay 1936 yılında Türkiye sınırlarına dahi değildi. Dolayısıyla Vakfın bu tarihte beyanname vermesi mümkün değildi. Gelişme üzerine Vakıf bu işlemler  için ayrı davalar açtı.

Hatay 1. İdare Mahkemesi bu davalara karşılık 07/11/2013 tarihinde aynı gerekçeyle ret kararı verdi. Mahkemenin ardından vakıf, Danıştay 10. Dairesi’nde temyiz yoluna başvurdu ancak talep yine reddedildi. 

“Mülkiyet hakkı ihlal edildi, 1936’de beyanname vermeleri mümkün değildi”

Vakıf, tüm bu ret kararları sonrası 28 Mart 2018’de Sebu Aslangil avukatlığında Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan başvuruda AYM, mülkiyet hakkının ihlal edildiği kararını verdi. AYM, kararında, Vakfın Türkiye Cumhuriyeti'nin egemenliği altında bulunmadığı ve hak iddia ettiği taşınmazların da Türkiye Cumhuriyeti'nin topraklarının bir parçası olmadığına işaret ederek, başvurucunun 1936 Beyannamesi vermesinin hukuken mümkün olmadığını vurguladı.  Kararda Hatay'ın Türkiye Cumhuriyeti'ne katılmasından sonraki dönemde, Hatay'da kurulu bulanan cemaat vakıflarının 1936 Beyannamesi'ne benzer bir beyanname vermesini gerekli kılan bir mevzuatın ihdas edildiğinin de tespit edilemediği belirtildi. Kararda “5737 sayılı Kanun’un geçici 7. ve 11. maddeleriyle  getirilen imkânlardan yararlanmasının 1936 yılında beyanname vermiş olmasına bağlı kılınması, başvurucuya ifası mümkün olmayan oldukça ağır bir külfet yükler” dendi. 

AYM derece mahkemelerinin 1936 Beyannamesi'ni vermesi mümkün olmayan Hatay'daki vakıfların kendine özgü bu durumunu dikkate almamalarının, başvurucu Vakıf ile diğer illerde kurulu bulunan cemaat vakıfları arasında farklı uygulamanın oluşmasına yol açtığına dikkat çekti. 

AYM, derece mahkemelerinin yorumunun, vakfın geçici 7. ve 11. maddelerdeki diğer koşulların oluştuğunu ispatladığı taşınmazları, adına tescil ettirme imkânından mahrum bıraktığını kaydetti ve mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin orantılı olmadığı sonucuna vararak ‘mülkiyet hakkının ihlal edildiğine’ hükmüne vardı.

Vakıflar Meclisi AYM kararına uymadı

AYM, mülkiyet hakkının ihlali sonucunun ortadan kaldırılması için kararı Danıştay 10. Dairesi’ne ve Hatay 1. İdare Mahkemesi’ne gönderdi. 10. Daire toplanarak Anayasa Mahkemesi’nin kararına uydu ve iptal talebinin yeniden ele alınması için dosyayı Hatay 1. İdare Mahkemesi’ne gönderdi. Mahkeme 19 Kasım 2024’te kararı Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne tebliğ etti. 

Verilen kararlar doğrultusunda taşınmazların vakfa iade edilmesi bekleniyordu. Ancak Vakıflar Genel Müdürlüğü bu kararı Danıştay nezdinde temyiz yoluna gitti. Vakıflar Genel Müdürlüğü Vakıflar Meclisi ise, 11 Kasım 2024’te, mahkemenin kararının tebliğinden sekiz gün önce toplanarak mülklerin iadesini reddetti. Vakıflar Meclisi, sürecin en başındaki gibi, Hatay Samandağı Vakıfköy Ermeni Kilisesi Vakfı’nın 1936 Beyannamesi içerisinde bulunmadığını gerekçe göstererek vakfın talebini reddetti. Böylece Meclis, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ‘mülkiyet hakkının ihlali’ kararına uymamış oldu. Meclis’in kararı, 27 Kasım 2024’te Hatay Samandağ Vakıflıköy Ermeni Kilisesi Vakfı’na tebliğ edildi. 

Vakıflar Genel Meclisi’nin verdiği karar şöyle:

“5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun geçici 11. maddesi gereğince bir taşınmazın cemaat vakfı adına tescil edilebilmesi için öncelikle vakfın 1936 Beyannamesinde kayıtlı olması gerekmektedir. Samandağı Vakıflı Köyü Ermeni Ortodoks Kilisesi Vakfının 1936 Beyannamesi bulunmamaktadır. Bu sebeplerle karara ekli listede yer alan 33 adet taşınmaz 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun geçici 11. maddesi kapsamında olmadığından tescil talebinin reddedildiğinin Samandağı Vakıflı Köyü Ermeni Ortodoks Kilisesi Vakfına bildirilmesine..”

Vakıflar Meclisi üyeleri için şikayet dilekçesi 

Hatay Samandağ Vakıflıköy Ermeni Kilisesi Vakfı’nın Avukatı Sebu Aslangil, Vakıf adına Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulundu. Aslangil, yeniden yargılama sürecinde ret kararı alan ve AYM kararına uymayan Vakıflar Meclisi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. 

Başsavcılığa yapılan başvuruda, Anayasa’nın 10, 35, 153 ve 138. maddelerine atıfta bulunuldu  Vakıflar Meclisi üyelerinin Anayasa’ya uymadıkları belirtildi. Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu hatırlatılan başvuru dilekçesinde, şikayet edilen Vakıflar Meclisi üyeleri hakkında iddianame hazırlanması gerektiği belirtildi. 

Agos’a konuşan Avukat Aslangil, Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcı olduğunu ve uyulması gerektiğini hatırlattı. 



Kategoriler

Toplum


Yazar Hakkında