OHANNES KILIÇDAĞI

Ohannes Kılıçdağı

MUHALEFET ŞERHİ

Vakıflardan yolsuzluk haberleri gelmeye devam ediyor

Kötü örnekler birbiri arkasına gelmeye devam ediyor. Peki neden böyle oluyor? Bunlar birer tesadüf mü? Sadece yanlış insanların yönetime gelmesinin bir sonucu mu? Hayır değil. Sistem daha doğrusu sistemsizlik yüzünden oluyor bu yolsuzluklar. Zaten yönetim mekanizmalarında denetleme, yanlış insanların önünü kesmek için vardır. İnsanların hepsi doğru olsaydı denetleme mekanizmalarına bu kadar ihtiyaç duymazdık ama insanlar sonuçta melek değil, insan.

Vakıfların önceki yönetimlerinin icraatları hakkında raporlar gelmeye devam ediyor. Daha önce Büyükdere ve Ortaköy’ün bundan evvelki yönetim kurullarıyla ilgili böyle raporlar hazırlanmıştı ve orada bu yönetimlerin usulsüzlükten yolsuzluğa uzanan icraatları olduğuna dair kuvvetli emareler olduğunu görmüştük. (Ortaköy demişken, orada cereyan eden ve geçmiş yazılarda üzerinde durduğum tatsız “ülkücü camia” tehdidin müsebbibinin istifa ederek yönetimden ayrıldığını Ortaköy Vakfı Yönetim Kurulu adına olumlu bir gelişme olarak not edelim.) Şimdi de Rumelihisarı Vakfı Yönetim Kurulu geçmiş yönetimin icraatları hakkında hazırlanan raporun sonuçlarını açıkladı. Farklı bir durum yok. Orada da eski yönetimin usulsüzlükten yolsuzluğa farklı icraatları söz konusu. Hatta, 1 milyon liradan fazla bir paranın kayıp olması, iki parça arsanın aylık 1.000 liradan 45 yıllığına (!) kiraya verilmiş olması gibi oldukça vahim iddialar söz konusu.  Mevcut yönetim bunları tespit edip kamuoyuyla paylaşmakla doğru ve gerekli bir iş yapmıştır. Fakat, iş burada bitmiyor. Söz konusu usulsüzlüklerin ve yolsuzlukları yapanların ifşasının yanı sıra haklarında ne gibi hukuki ve cezai müeyyideler uygulanabileceği de göz önüne alınmalıdır. (Ortaköy ve Büyükdere bu konuda bir yol katetmiş midir onu da bilmiyoruz.) Bu gibi durumlarda işi hukuk/mahkeme alanına taşımak sadece bir vakfın görevi de olmamalıdır. Sonuçta, zarara uğratılan bütün Ermeni toplumudur. Bu gibi bir durumda o vakıf yönetimine destek verilmelidir. Bugün bu Rumelihisarı, dün başka bir vakıftı, yarın da başka bir vakıf olabilir. Ayrıca, daha evvel de söylediğim gibi bütün vakıf yönetimlerinin böyle geçmişe dönük denetimler yapması, yaptırması ve kamuoyuyla paylaşması yönetim sorumluluklarının bir parçasıdır. Bunu hala yapmayan yönetimler görevi ihmal ediyorlar ve dolaylı yoldan da olsa olası usulsüzlüklere, yolsuzluklara ortak oluyorlar.  

Yani, uzun lafın kısası kötü örnekler birbiri arkasına gelmeye devam ediyor. Peki neden böyle oluyor? Bunlar birer tesadüf mü? Sadece yanlış insanların yönetime gelmesinin bir sonucu mu? Hayır değil. Sistem daha doğrusu sistemsizlik yüzünden oluyor bu yolsuzluklar. Zaten yönetim mekanizmalarında denetleme, yanlış insanların önünü kesmek için vardır. İnsanların hepsi doğru olsaydı denetleme mekanizmalarına bu kadar ihtiyaç duymazdık ama insanlar sonuçta melek değil, insan. “Bu kadar” diyorum çünkü daha nadir de olsa bazı durumlarda usulsüzlük kasıttan veya kötü niyetten değil hatadan, ihmalden kaynaklanır. Denetim bunları ortaya çıkarmak için de vardır. Zaten denetim sonucunda söz konusu olan kötü niyet mi, hata mı o da anlaşılır.  

Velhasıl, doğru sistem, doğru yapı, doğru uygulamalar tesis edilip hayata geçirilmediği sürece ama uzun periyotlarla ama kısa periyotlarla böyle usulsüzlük/yolsuzluk haberleri duymaya devam edeceğiz.

Peki, yapılacak bir şey yok mu? Tabii ki var. Ben yıllardır, bunun olası yollarını yazıyorum, çiziyorum, anlatıyorum ve benim gibi birkaç kişi daha ama başta, birkaç istisna hariç, vakıf yöneticileri olmak üzere toplum o kadar aymaz, umursamaz ki somut hiçbir adım atılamıyor. Misal, bundan neredeyse iki sene evvel vakıfların denetim de dahil sorunlarını ele alan “Dar Gömlek” başlıklı bir rapor benim yazarlığımda Hrant Dink Vakfı tarafından yayınlandı ve orada birtakım çözüm önerileri sunuldu. Merak ediyorum kaç yönetici bunu okudu, kaçı yorum yaptı? Oradaki çözüm önerileriyle hemfikir olmak zorunda değilsiniz tabii ama çıkıp neden hemfikir olmadığınızı açıklamak, şöyle değil de böyle yapılırsa daha iyi ve mümkün olacağını anlatmak bile yöneticilerin sorumluluğundadır. Bu kadar duvara konuşsak duvar dile gelirdi; gel gör ki, bizim yöneticileri kıpırdatmak mümkün değil. 

O raporda vakıflar arası, daha doğrusu vakıf yöneticilerinin bireyler olarak oluşturacağı dernek olarak örgütlenecek yapının, hem okulların bütçe açıklarının kapatılabilmesi için gerekli çalışmaları yapması hem vakıfların sistematik ve periyodik denetimini gerçekleştirmesi hem de yazının başında belirttiğim örnekteki gibi hukuki desteğe ihtiyaç duyan vakıf yönetim kurullarına bu desteği sağlaması öngörülüyor. Orada önerilen yapı ve şekil bütçe açıklarını kapatmak ve vakıfların denetimini sağlamak için tek yol mudur? Olmayabilir, başkaları da başka şekiller önerebilir ve belki onların önerisi daha iyi olur.  Nitekim, avukat Setrak Davuthan da kendi önerisini Agos sayfalarında dile getirdi. Önemli olan bu gibi somut önerilerin somut tartışmasını yapmak. Bunun zamanı geldi de geçti bile.