Halep, Hristiyanlar, Kürtler, Ermeniler ve Şiiler gibi birçok dini ve etnik azınlığın yaşadığı bir şehir olarak bilinir. HTŞ’nin kenti ele geçirmesi, bu gruplar arasında büyük bir endişe yarattı. Şu ana kadar bu azınlıklara yönelik doğrudan saldırılar bildirilmemiş olsa da, HTŞ’nin gelecekte nasıl bir tutum sergileyeceğine dair belirsizlik sürüyor. HTŞ, Hristiyan topluluklarının ibadetlerini koruduğuna dair görüntüler paylaşsa da, bu tür hamlelerin siyasi bir strateji olduğu yönünde endişeler bulunuyor.
"Heyet Tahrir el-Şam" (HTŞ) örgütünün Suriye'nin kuzeyindeki stratejik Halep kentini ele geçirmesi, ülkenin siyasi ve askeri dengelerini bir kez daha alt üst etti. Bu gelişme, Şam-Ankara hattındaki ilişkileri yeniden gündeme taşırken, bölgesel başkentlerde yoğun diplomatik temasların yaşanmasına neden oldu. Halep’in kaybı, Suriye hükümeti için büyük bir gerileme olarak görülüyor. Daha önce şehrin kontrolünü sağlamak, hükümet için savaşın seyrinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmişti.
Halep, Suriye’nin ekonomik başkenti ve ikinci büyük şehri olması nedeniyle büyük stratejik öneme sahip. Aynı zamanda kuzeydeki askeri dengeyi belirleyen bir merkez olarak yıllarca Rus ve İran güçlerinin yoğun askeri varlığına sahne oldu. Ancak HTŞ'nin, Halep ve İdlib'i tamamen ele geçirmesiyle bölgesel tansiyon yükseldi. Bu durum, Irak Başbakanı'nın güvenlik komitesini toplamasına ve İran'ın ABD ve İsrail'i suçlayan sert açıklamalar yapmasına yol açtı. İran, bu saldırının zamanlamasını Lübnan'daki ateşkesle ilişkilendirirken, Türkiye’nin rolüne doğrudan değinmemesi dikkat çekti.
Bölgesel diplomasi ve artan gerilim
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı'nın, Şam ile Ankara arasında arabuluculuk çabaları Moskova ve Bağdat'ın girişimlerinde olduğu gibi başarısız oldu. İran, Türkiye'yi İsrail’in tuzağına düşmekle suçlarken, gerektiği takdirde Suriye'ye asker göndermeye hazır olduğunu belirtti. Rusya da Türkiye'ye Suriye'nin kuzeyindeki terör saldırılarını durdurma çağrısında bulundu. Öte yandan, Irak Başbakanı, Kuzey Suriye'deki El Kaide bağlantılı grupların kontrolünün, Irak'ın ulusal güvenliği için tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Azınlıkların kaygıları: Belirsiz bir gelecek
Halep, Hristiyanlar, Kürtler, Ermeniler ve Şiiler gibi birçok dini ve etnik azınlığın yaşadığı bir şehir olarak bilinir. HTŞ’nin kenti ele geçirmesi, bu gruplar arasında büyük bir endişe yarattı. Şu ana kadar bu azınlıklara yönelik doğrudan saldırılar bildirilmemiş olsa da, HTŞ’nin gelecekte nasıl bir tutum sergileyeceğine dair belirsizlik sürüyor. HTŞ, Hristiyan topluluklarının ibadetlerini koruduğuna dair görüntüler paylaşsa da, bu tür hamlelerin siyasi bir strateji olduğu yönünde endişeler bulunuyor.
Bölgesel Uzlaşmanın Önemi
Halep'in yeniden kontrol altına alınması için askeri müdahalenin yetersiz kalacağı ve bölgesel uzlaşmanın kaçınılmaz olduğu görüşü hâkim. 2017'de Rusya, İran ve Türkiye'nin sağladığı diplomatik çözümün benzeri bir sürecin tekrar yaşanması gerekiyor. Doha'da yapılacak görüşmelerin başarısız olması durumunda, bölgedeki çatışmanın daha da derinleşmesi ve yeni aktörlerin devreye girmesi bekleniyor.
Halep'teki son gelişmeler, yalnızca Suriye'nin değil, tüm bölgenin geleceğini etkileyebilecek derin bir kriz olarak dikkat çekiyor.