10 Ekim Katliamı'nda ölenler anıldı

10 Ekim 2015’te Ankara’daki barış ve demokrasi mitingine yönelik IŞİD’in düzenlediği canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren 104 kişi için anma töreni düzenlendi.

Ankara Tren Garı önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, "Katliamın karanlık taraflarının gün yüzüne çıkacağı günleri bekliyoruz. Dönemin siyasilerinin açıklamalarına bakınca da 10 Ekim Ankara Katliamı'nın siyasi cinayet olduğu apaçık ortadadır" denildi.

10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anmak için Ankara'da bir araya gelenler Ulus Metro çıkışında buluştu.

Toplananlar daha sonra anma için katliamın yaşandığı Ankara Tren Garı önünde yürüdü.

Katliamın yaşandığı yerde saygı duruşunun ardından katliamda hayatını kaybeden yurttaşların ismi okundu.

Anma anıtı önünde okunan açıklamada, "9 senedir hangi kapıyı çalarsak, hangi talebimizi söylesek gözleri kör oldu, kulakları sağır oldu. Arkadaşlarımızın kanında onların da payı var, arkadaşlarımızın katledilmesinde onların da suçu var. En az o IŞİD'li katiller kadar suçlular. Ama bilsinler ki biz bu mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Gerçek katilleri o saklandıkları perdelerin ardından çekip alacağız" denildi.

Saldırıda hayatını kaybeden avukat Uygar Coşgun'un eşi ve 10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci Coşgun, grup adına basın açıklamasını okudu.

Açıklamada, "Bundan 108 ay önce, ülkemizi yaşanmaz hale getiren çatışma ortamının sona erdirilmesi ve barışın tesis edilmesi için DİSK, KESK, TMMOB ve TTB tarafından, “Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ için tüm ülke Ankara’ya davet edilmişti. Türkiye’nin dört bir yanından yola çıkıp Ankara Garı önünde buluşan on binlerce insanın, IŞİD üyesi iki canlı bomba tarafından gerçekleştirilen alçakça bir saldırı sonucunda hayatları bir daha aynı olmayacak şekilde değişti. Yaşanan bu katliamda 104 canımız hayatını yitirirken, 500’e yakın insanımız yaralandı ve sakat kaldı.Türkiye tarihinin en büyük sivil katliamında kaybettiğimiz bütün canlarımızı saygı ve özlemle anıyoruz. Onlara olan hasretimiz ve yaşanan katliama olan öfkemiz her geçen gün daha da büyüyor.Ülke tarihinin en büyük katliamı denilip akabinde 3 gün yas ilan 10 Ekim Ankara Katliamı; geride kalanların emek ve çabası ile 9. yılında da unutulmuyor, unutturulmayacak. Bizler Türkiye’deki emek barış demokrasi bileşenleri ile aileler olarak; sözün bittiği, umudun tükendiği ve öfkenin hepimizi teslim aldığı bir noktada; 10 Ekim’in adalet ve unutturmama mücadelesinin kurumsal olarak yürütülmesi amacıyla derneğimiz kurmuştuk. 10 Ekim Ankara Katliamı insanlığa karşı suç kabul edilmeyecekse hangi dava kabul edilecek? Katliamın karanlık taraflarının gün yüzüne çıkacağı günleri bekliyoruz. Dönemin siyasilerinin açıklamalarına bakınca da 10 Ekim Ankara Katliamı'nın siyasi cinayet olduğu apaçık ortadadır" denildi.

Anmada konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "9 sene önce burası kana bulanmıştı. 104 barış güvercini kana bulandı, Türkiye kana bulandı, barışa kan sıçrattılar. Yitirdiklerimizi saygıyla anıyorum. Onları unutturursak yen katliamın kapısının açılmasına sebep oluruz. Onların tek talebi adaletti, barıştı. Bizler her daim söyledik, yine söylüyoruz; bu iktidar varlığını IŞİD'le işbirliği yaparak sağlamak istedi. Bizler yitirdiğimiz canları asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Ve sevgili barış güvercinleri sizlere sözümüz olsun ki; bayrağınız asla yerde kalmayacak. Bizler barış kazanana dek mücadele edeceğiz" dedi.

İzmir'de anma

Katliamda hayatını kaybedenler İzmir’de de anıldı. 

İzmir'de sendikalar, sivil toplum örgütleri, meslek odaları ve siyasi parti temsilcilerinin katımıyla oluşturulan İzmir Emek Demokrasi Güçleri, düzenledikleri törenle İŞİD’in Ankara'da 10 Ekim 2015'te yaptığı gar katliamında hayatını kaybeden 103 kişiyi andı.

Alsancak Garı karşısındaki 10 Ekim Anıtı önünde yapılan açıklamada, katliamın faillerinin hala cezalandırılmadığı belirtilirken katliamdan yaralı kurtulanlar, polisin hayatını kaybedenlerin üzerine biber gazı sıktığını bir kez daha hatırlattı.

Anma töreninde emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklamayı ise İzmir Barosu Başkan Yardımcısı ve Kadın Hakları Danışma Ve Hukuk Araştırmaları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Zöhre Dalkıran yaptı.

Katliam günü mevcut olan güvenlik zafiyetlerini hatırlatan Dalkıran, katliamda ihmali olanların da yargılanması gerektiğini belirterek şunları söyledi:

“Bundan 9 yıl önce, 10 Ekim 2015’de temel bir insan hakkı olan barış hakkını savunmak için, Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’da buluşma sözü veren binlerce kişinin toplandığı Ankara Garı’nda iki IŞİD militanının bombalı saldırısı sonucu 103 dostumuz yaşamını yitirdi, yüzlercesi yaralandı. Bombaların patladığı yer, Beştepe’ye 2.5 km, Emniyet Müdürlüğü'ne 2 km. mesafedeydi ve binlerce kişinin miting için buluşacağı bölgede aramaların yapıldığına, gerekli ve yeterli önlemlerin alındığına inanmamız beklendi. Katliamdan 9 yıl sonra geçtiğimiz Haziran ayında örgüt üyesi olup yardım ve yataklık edenler hakkında ceza kararı verildi. Türkiye'de yaşanan bu en büyük sivil katliamın sonrasında, saldırganları sınırdan başkentin ortasına kadar getiren asıl failler ve buna göz yumanlar, ihmali olanlar hiçbir zaman yargı önüne çıkarılmadı. Türkiye tarihinin en fazla can kaybının yaşandığı bu saldırıda, polisin görevlerinin gereğini yapmak yerine yaralılara yardım etmeye çalışan halka yönelik müdahaleleri ve ambulansların alana girmesinin engellenmesi ve bu yüzden daha fazla sayıda insanın ölmesi toplumun hafızasında canlılığını korumaktadır. Firari sanıklar yakalanamadı. Ve yine bizlerin, barış ve demokrasi savunucularının, adaletin tecelli ettiğine inanmamız bekleniyor. Kamu görevlilerinin saldırıdan önceki ve saldırı sırasındaki kasıt ve ihmalleri hakkında hiçbir zaman etkin bir soruşturma yürütülmedi. Katliamda yaşamını yitirenlerin, yaralananların, onların yakınlarının ve bizlerin acılarını ve vicdanlarını tatmin edecek bir soruşturma, bir yargı süreci asla yürütülmedi.”

Katliamın olduğu dönemdeki siyasi iklimi de hatırlatan Dalkıran, AK Parti’yi işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

“10 Ekim Ankara Garı Katliamı’nın gerçekleştiği süreçte, AKP iktidarının gücü ermeye başlamış, siyasal iktidar Haziran 2015 seçimlerinden tek başına hükümeti kuracak oyu sağlayamamış durumdaydı. Bir yandan istikşafi görüşmeler adı altında toplumu oyalayan iktidar bir yandan da kazanacağı yeni bir seçimin zeminini hazırlıyordu. 5 Haziran 2015 Diyarbakır, 20 Temmuz 2015 Suruç ve 10 Ekim 2015 Ankara Garı katliamları bu süreçte yaşandı. Türkiye’yi özgürlükler-güvenlik ikileminde güvenlik yönünde tercih yapmaya zorlayan iktidar, Kasım 2015’de yapılan yeni seçimi kazandı ve yaşanan saldırılar, bombalı eylemler bıçak gibi kesildi. İlan ediyoruz ki; insanlığa karşı işlenen bu suçların faillerini gizleyenler, bu suçların ortağıdır. İktidarını korumak için toplumu kaos ve şiddet sarmalına sürükleyenleri asla unutmayacağız. Barış savunucusu dostlarımızın hayatlarından, acılarımızdan oy devşirenleri asla affetmeyeceğiz.”

Katliamda olay yerinde olan ve yaralı olarak kurtulan Burak Akçan adli sürecin eksik yürütüldüğüne dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Bu sene son duruşmaya gittik. Orada söz almak istiyorum dedim. Kaçıncı hakim bilmiyorum ama ‘Hakime şunu sormak istiyorum’ dedim. ‘Biz oraya gittiğimizde bir tek bile polis yoktu. Alışılmışın dışında. Ayrıntıları biliyorsunuz, bu konuda ne yaptınız?’ dedim. ‘Bomba patladıktan sonra biz orada can çekişirken birileri canları uğruna orada gelip yaralarımızı sarmaya, hayatta tutmaya çalışırken nereden geldi o kadar polis, üstümüze gaz sıktı? Ölülerin üstüne gaz sıktınız siz’ dedim. Bu insanlık suçu değil de nedir insanlık suçu? Ambulanslara yol açmadıkları gibi orada yaralıların, ölülerin üzerine gaz sıktılar. Böyle bir emri kim verebilir? Ama sadece emir vermek değil, böyle bir emri kimler uygulayabilir? Siz bunları yaptınız. Musa Çam dönemin Sağlık Bakanına Meclis’te sordu. Dönemin Sağlık Bakanı da ‘böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir şey hayal bile edilemez. Siz çok kötü düşünüyorsunuz' demiş. Ama yaptılar bunu. Sonra Musa Çam’ın kulağına ‘Abi çok ayıp ettin. Bizim bütün her şeyimizi buraya serdin.’ demiş. Siz mahkeme olarak bu konuda ne yaptınız? Ben Musa Çam ve dönemin sağlık Bakanının ifadesinin alınmasını istemiştim. Aldınız mı? İçişleri Bakanı’nın, Gaziemir Emniyet Müdürü’nün ifadesini alınmasını istemiştim. Bu konuda bir şey yaptınız mı? Öyle bir hakim koymuşlar ki değil konuşmak gözünü bile kıpırdatmadı. Hiçbir yapmadıkları gibi hiçbir şey söyleyemiyorlar da. Ama gün gelecek, devran illa dönecek.”

(Ajanslar, ANKA, BirGün)

Kategoriler

Güncel