Kadın cinayetlerine karşı birçok kentte eylem

İstanbul'da İkbal Uzuner ile Ayşenur Halil'in gaddarca şekilde öldürülmesinden sonra kadınlar erkek şiddetine ve cezasızlığa karşı yeni eylemler düzenledi

İstanbul Üniversitesi, Boğaziçi, Yıldız Teknik ve Medipol Üniversitesi gibi birçok üniversitede öğrenciler kadın cinayetlerini protesto etti.

Ayşenur Halil'in eğitim gördüğü Medipol Üniversitesi'nde öğrenciler Halil ve İkbal Uzuner için gösteri yaptı; üniversitedeki anmaya akademisyenler ve idari personel de katıldı.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin protestosunu engellemek için üniversite içerisine barikat çekildi. Okul kapısı katledilen kadınları anmak isteyen öğrencilerin üzerine kilitlendi. Öğrencilerin dakikalarca süren tepkileri üzerine barikat kaldırıldı. 

İstanbul'da Kadıköy'de Yeldeğirmeni ve Küçükçekmece'de kadınlar sokağa çıkarken, Kocaeli, İzmir, Kayseri, Manisa, Malatya, Gaziantep, Diyarbakır, Van ve Urfa'da da bazı mahallelerde kadınlar gösteri yaptı.

Diyarbakır'daki gösteriye binlerce kadın katıldı. Eylemde  "İstanbul Sözleşmesini feshedenler, 6284’ü uygulamayanlar, cezasızlık politikalarıyla katilleri koruyanlar kadınların katledilmesinin asli sorumlularıdır" mesajı verildi. 

Yürüyüşün ardından açıklama yapan DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Ceylan Akça Cupolo, kadın cinayeti işleyen faillerinin şiddet geçmişi olduğuna vurgu yaptı. Devletin kadınları korumadığını söyleyen Cupolo, şöyle devam etti:

“Buraya gelene kadar kaç kez ikaz edildiğimizi duydunuz. Dediler ki, birinci uyarı, ikinci uyarı, üçüncüsüne hiç uyarıya gerek kalmadan müdahale ederiz dediler. Kadınlara yönelik şiddet uygulayan, uzaklaştırma kararı bulunan erkeklere dair bu ikazları yaptıklarında böylesine hevesleri olmamışlardı. İşte bu yüzden İstanbul’daki surlardan, Diyarbakır’daki sura birbirini bağlayan bağ, ne yazık ki kadın cinayeti olmuştur. Birkaç kilometre uzağımızda evinin içinde katledilen Narin, bir derenin içine gömüldü. Bedriye, aynı soyadını taşıdığı erkek tarafından öldürüldü. İki genç kadın, sıra arkadaşları oldukları erkek tarafından korkunç bir şekilde katledildiler. Eğer dikkate alınsa, tam bir savaş bilançosudur. Bu, bir cins kırımıdır. Eğer savaş olduğu kabul edilseydi, ateşkes çağrıları yapılırdı. Ama adı konmuyor. Kendine iktidar süsü veren, koruma mekanizmalarını bomboş eden bir yapıyla karşı karşıyayız. Bizden, kopyala yapıştır saçma sapan açıklamalarına itimat etmemizi bekliyorlar. Diyorlar ki, sıfır tolerans. Hayır, bizim tek sıfır toleransımız yalanlarınızadır. Narin’i, Bedriye’yi, kıyma makinasına sokan bu erkek düzenini kabul etmiyoruz. Faillerinin hepsinin şiddet geçmişi vardı. Bu devlet biliyordu. Ama bilerek bu kadınları korumadı. Bilmiyorum demesinler. Bu erkeklerin şiddet düşkünü olduklarını bilmiyoruz diyemezler. Kadın bedenini savaş meydanına çeviren bu siyasettir. Bunu kabul etmiyoruz. Bize politik slogan atmayın diyorlar. Bedenimiz politikanın malzemesi yapılmışken, nasıl doğuracağımıza, nasıl çocuğu büyüteceğimize karar vermeyi düşünüyorsa bu sistem, tabii ki politik sloganlar atacağız.” 

İzmir Barosu da, kadın cinayetlerine karşı protesto düzenledi. Baro adına açıklamayı yapan Başkan Yardımcısı Zöhre Dalkıran, iktidara yasaları uygulama çağrısında bulunarak “Biz, öldürülen her kadının ardından taziye mesajları ve üzüntü bildiren açıklamalar duymayı değil, sorumluluklarınızı yerine getirmenizi bekliyoruz” dedi.

İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, kadın cinayetlerinin ‘cins kırım’ haline geldiğini belirterek şunları söyledi:

“Son bir hafta içerisinde 10 kadın katledildi. Biz bunu uzun zamandır gündemde tutmaya çalışıyoruz. Ama ne yazık ki ülkemizin bugün içinde bulunduğu koşullar ve yöneticiler, söylenen hiçbir sözü dikkate almaksızın farklı yasal düzenlemeler yapmaya devam ediyorlar. Biz sorunun ne olduğunu biliyoruz, çözümün ne olduğunu da biliyoruz. Kadın cinayetleri politiktir dedik. ‘Kadın cinayetleri artık münferit bir olay olmaktan çıktı. Artık cins kırımıdır’ dedik yıllardır. Kadını sosyal hayattan, ekonomik hayattan, yaşamın her alanından koparmaya çalışan ve buna ısrarla devam eden bir bakış açısıyla mücadele ediyoruz. Cumhuriyetin 100. yılını bitirdik. 101. yılını yaşıyoruz. Ama biz hala kadın haklarını, çocuk haklarını cinsiyet ayrımını konuşuyoruz. Kadını yok sayan, kadını her alandan çekip eve kapatmak isteyen bir anlayışla mücadele ediyoruz. Ve biz bu mücadeleye devam edeceğiz. Bıkmadan devam edeceğiz. Korkmadan devam edeceğiz.”

Diğer gösterilerde de kadın cinayetlerinin politik olduğuna ve İstanbul Sözleşmesi'nin terkedilmesinin yarattığı tehlikeye dikkat çekildi. 

(Ajanslar, BBC Türkçe, ANKA)

Kategoriler

Güncel