AKPM Türkiye Raportörü: AİHM kararlarına uyulması acil bir konu

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türkiye Raportörü Stefan Schennach, 2022'de Türkiye'ye yönelik başlatılan ihlal prosedürü kapsamında Türkiye ziyaretini değerlendirdi. Schennach"Türk yetkililerine, Kavala ve Demirtaş ile ilgili AİHM kararlarının uygulanması için gerekli tüm tedbirleri gecikmeksizin almaları çağrısında bulundum. Bu davaların çözümünün, tarafsız ve siyasi baskıdan uzak olması gereken ve Bakanlar Komitesi'nin gerekliliklerine uygun hukuki bir çözüm bulma kapasitesine sahip olan Türk yargısının elinde olduğunu vurguladım" açıklamasını yaptı.

AKPM (Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi) Türkiye Raportörlerinden Stefan Schennach’ın 11-14 Temmuz 2024 tarihlerinde Türkiye’ye yönelik 2022 yılı başında AİHM’in Osman Kavala ve Selahattin Demirtal kararlarını uygulamadığı için başlatılan ihlal prosedürü kapsamında yaptığı ziyarete ilişkin bilgi notu yayınlandı. Schennach, Mayıs 2023’te yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlere ilişkin şu ifadeleri kullandı:

''AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi gözlemcileri, devlet medyasının AKP'yi ve iktidardaki koalisyonu büyük ölçüde desteklediğini, ‘taraflı medya yayınları da dahil olmak üzere haksız bir avantaj’ elde ettiğini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kampanya sırasında meşru siyasi muhalifleri defalarca terörizmi desteklemekle suçladığını bildirmiştir. Gözlemciler ayrıca seçimlerin toplanma, örgütlenme ve ifade özgürlükleri üzerindeki kısıtlamalarla gölgelendiğini belirtmişlerdir.

Özellikle büyük şehirlerde, Akdeniz’de ve ülkenin güneydoğu kesiminde 31 Mart 2024 yerel seçimleri muhalefetin zaferiyle sonuçlanmıştır. Seçimler, Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nin seçim gözlem heyeti tarafından gözlemlenmiş olup, heyet seçimlere katılımın yüksek olmasını ve seçimlerin barışçıl ve profesyonel bir şekilde gerçekleşmesini memnuniyetle karşılamıştır.”

Yargının durumu, Demirtaş, Kavala

Yargının bağımsızlığına ilişkin sorunlar başlığında Schennach, AKPM’nin geçmiş kararlarında Cumhurbaşkanlığı sistemini oluşturan anayasa değişikliklerinin özellikle Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısı nedeniyle kuvvetler ayrılığını ve yargı bağımsızlığını güvence altına almadığının belirtildiğini anımsattı. Schennach, şu değerlendirmeyi yaptı:

“En sorunlu alanlardan biri, Türk yargısının bağımsızlığının eksikliğine ilişkin sorunun merkezinde yer alan ve Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş kararlarının uygulanması bağlamında takip edilen HSK'nın yapısıdır. Sorun, HSK üyelerinin çoğunluğunun yürütme ve yasama erkleri tarafından atanmasından kaynaklanmaktadır, ki bu durum Avrupa standartlarıyla uyumlu değildir. İzleme Komitesi'nin girişimiyle, Venedik Komisyonu şu anda Türk Anayasası ve mevzuatının ilgili hükümleri hakkında bir görüş hazırlamakta ve muhtemelen bu görüş Aralık 2024'te kabul edecektir.''

Schennach aynı başlıkta, bir diğer sorunun mahkemelerin veya TBMM’nin AYM içtihadına uymakta direnmesi ve kamu görevlilerinin AYM’ye yönelik sözlü saldırıları olduğunu ifade etti. Bu konuda miletveklliği düşürülen Can Atalay’la ilgili gelişmeleri örnek gösterdi.

Schennach, sivil toplumdan görüştüğü muhataplarının, ''Türk mahkemelerini sistematik olarak sahte iddianameleri kabul etmeye devam ettiğini ve hükümetin siyasi muhalif olarak gördüğü kişi veya grupları suç işlediklerine ilişkin ikna edici kanıtlar olmadan mahkum ettiğini belirttiklerini kaydetti.

Ankara’daki görüşmelerinde AİHM kararlarının uygulanmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde bulunan yasal bir yükümlülük olduğunu hatırlattığını kaydeden Schennach, şunları belirtti:

“Türk yetkililerine, Kavala ve Demirtaş ile ilgili AİHM kararlarının uygulanması için gerekli tüm tedbirleri gecikmeksizin almaları çağrısında bulundum. Bu davaların çözümünün, tarafsız ve siyasi baskıdan uzak olması gereken ve Bakanlar Komitesi'nin gerekliliklerine uygun hukuki bir çözüm bulma kapasitesine sahip olan Türk yargısının elinde olduğunu vurguladım. Çeşitli muhataplarım Türkiye'nin AİHM kararlarının yaklaşık yüzde 90'ını uyguladığını vurguladılar ve Avrupa Konseyi ile tam iş birliği yapma taahhütlerini yinelediler. AYM yetkilileri de Yüksel Yalçınkaya kararının uygulanması için alınması gereken tedbirleri değerlendirdiklerini bana bildirdiler.''

Kavala ile görüşme

Gezi Davası’ndan tutuklu olan Kavala ile görüştüğünü, zaman kısıtlaması olmadığını kaydeden yetkili, yaklaşık 1 saat süren ziyaretine ilişkin, şu ifadeleri kullandı:

“Ülkedeki siyasi durumla ilgili olarak Kavala, 31 Mart yerel seçimlerinden sonra bir değişim yaşanacağına dair umudunu dile getirmiş, ancak Hakkari Belediye Başkanı'nın yerine bir valinin atanması ve serbest bırakılmayan Can Atalay'ın durumuyla ilgili endişelerini dile getirdi. Kavala'ya serbest bırakılması için bir çözüm bulunmasına yönelik güçlü kararlılığım ve desteğim konusunda güvence verdim.

Edirne’deki F tipi cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile yaklaşık 1,5 saat görüştüğünü ve zaman kısıtlaması olmadığını belirten Schennach, şöyle devam etti:

“Demirtaş, cezaevinden yaklaşık bin 700 kilometre uzaklıktaki Diyarbarkır'da yaşayan ailesinden uzakta olmaktan şikayetçi. Eşi haftada bir kez, kızları ise ayda bir kez kendisini ziyaret ediyor. Demirtaş, eşinin sosyal medya aracılığıyla tehditler almasından duyduğu endişeyi dile getirdi. Demirtaş, kendisine yöneltilen suçlamalarla ilgili, Türk mevzuatında terörle ilgili suçların geniş bir şekilde formüle edilmesini ve bunun siyasi muhaliflere karşı kolayca kullanılmasını eleştirdi. Kobani davasında verilen karara karşı temyize gideceğini ve temyiz mahkemesinin ilk derece mahkemesinin kararını bozmasını umduğunu vurguladı.   Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yakın zamanda İspanya'ya yaptığı bir ziyaret sırasında kendisini alenen 'terörist' olarak nitelendirmesinden de üzüntü duyduğunu belirtti.''

Türkiye ziyaretini ve iyi niyet göstergesi olarak cezaevi ziyaretlerini kolaylaştırdıkları için yetkililere teşekkür eden Stefan Schennach, tespitlerini şöyle tamamladı:

''Ziyaretimin Avrupa Konseyi ile Örgütün en eski üyelerinden biri olan Türkiye'nin yetkilileri arasındaki diyalogda önemli bir adım olduğuna inanıyorum. Ayrıca Türkiye’nin insan hakları koruma sisteminin ve ortak Avrupa değerlerimizin güçlendirilmesini teşvik etmek üzere iyi iş birliğimizi sürdüreceğimizi umuyorum.

AİHM kararlarının uygulanması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde yer alan yasal bir yükümlülüktür. Kavala ve Demirtaş ile Yüksekdağ Şenoğlu'nun davalarında verilen kararların uygulanması, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygıyı riske attığı için çok önemli ve acil bir konudur. Türk makamlarına bir kez daha bu kararların uygulanması için gerekli tüm tedbirleri gecikmeksizin almaları çağrısında bulunuyorum. Bu davaların çözümü, AİHM'nin bulguları ve Bakanlar Komitesi'nin talepleri doğrultusunda hukuki bir çözüm bulma kapasitesine sahip olan Türk yargısının elindedir. Böyle bir hukuki çözüm, Türk yargısının bağımsızlık ve tarafsızlıktan yoksun olduğuna ilişkin eleştirileri ele almaya ve uluslararası insan hakları ve hukukun üstünlüğü standartlarına uymaya hazır ve istekli olduğunu gösterecektir.''

(ANKA)

 

Kategoriler

Güncel