Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad Türkiye ile ilişkilere dair kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Esad " Savaştan önce de, savaştan sonra da politikalarımızı değiştirmedik, tam tersine, biz bu savaşın on üç küsur yılı boyunca Türk halkının yönelimlerini, komşu halk olmayı, Türk yetkililerin politikalarını ve niyetlerini hep ayırmaya çalıştık. Demek ki yönelimlerimizde, niyetlerimizde, politikalarımızda hiçbir şeyi değiştirmediğimiz için değişen şeyin sebebi biz olamayız. Aynı zamanda bugün geri çekilelim diye komşu ülkenin topraklarını işgal etmek için kuvvet göndermedik, komşu halkları öldürsün diye teröre destek vermedik… Biz onu kardeşimiz olarak gördük.. İlk çözüm uzlaşma başlığı altında nezaket değil açık sözlülüktür. İlk çözüm kibir değil, hatanın yerini tespit etmektir" dedi.
Cumhurbaşkanı Esad bu konuda şu ifadeleri kullandı: ‘’İçinde bulunduğumuz küresel kriz durumu ve bunun üzerimizdeki yansımaları, üzüntü duygularından, bir kardeşin bıçaklanması ya da bir dostun ihanetinden kaynaklanan yaraların acısından uzak, düzeltilebilecekleri düzeltmek için bizi daha hızlı çalışmaya itiyor. Bu ruhla, Türkiye ile ilişkilere ilişkin olarak birden fazla tarafın (Rusya, İran ve Irak) ortaya koyduğu girişimleri ele aldık. Bu girişimlerin ilki yaklaşık beş yıl veya daha uzun bir süre önceydi ve farklı düzeylerde pek çok toplantı içeriyordu ancak sahada kayda değer bir sonuç elde edilemedi. Başlatanların ciddiyetine ve her şeyin normale dönmesi konusundaki samimi istekliliğine rağmen, her geçen gün ilerleme kaydedilmediğinde sadece Suriye tarafında değil, Türkiye tarafında da hasar birikiyordu… Böylece artık göz ardı edilemez veya reddedilemez bir duruma geldi. Bu girişimlerle ilgilenirken ilkelerimizden ve çıkarlarımızdan yola çıktık. Bu ilkeler ve çıkarlar, eğer niyetler zararsızsa, genellikle komşu ülkeler arasında çatışmaz. Egemenlik ve uluslararası hukuk, sorunun çözümü konusunda ciddi olan tüm tarafların ilkeleriyle tutarlıdır, ancak geri çekilme ve terörizmin ortadan kaldırılması sonucunda normal ilişkilerin yeniden tesis edilmesi, herhangi iki komşu halkın ortak çıkarıdır. Ama nedene yönelmeden sonuç alamazsınız… Savaştan önce de, savaştan sonra da politikalarımızı değiştirmedik, tam tersine, biz bu savaşın on üç küsur yılı boyunca Türk halkının yönelimlerini, komşu halk olmayı, Türk yetkililerin politikalarını ve niyetlerini hep ayırmaya çalıştık. Demek ki yönelimlerimizde, niyetlerimizde, politikalarımızda hiçbir şeyi değiştirmediğimiz için değişen şeyin sebebi biz olamayız. Aynı zamanda bugün geri çekilelim diye komşu ülkenin topraklarını işgal etmek için kuvvet göndermedik, komşu halkları öldürsün diye teröre destek vermedik… Biz onu kardeşimiz olarak gördük.. İlk çözüm uzlaşma başlığı altında nezaket değil açık sözlülüktür. İlk çözüm kibir değil, hatanın yerini tespit etmektir…Gerçek nedenlerini göremediğimiz bir sorunu nasıl çözebiliriz? … İlişkilerin normale dönmesi için samimi istek, öncelikle bu ilişkiyi bozan nedenlerin ortadan kaldırılmasını gerektirir. Bu da mevcut duruma yol açan politikaların geri alınmasını gerektiriyor ve bunlar bir koşul değil, sürecin başarısı için gereklilikler. Bu gereklilikler pek çok önemli unsuru bünyesinde barındırmaktadır, ancak bunların en başında devletlerin hakları gelmektedir. Ülke olarak hiçbir hakkımızdan hiçbir koşulda vazgeçmeyeceğiz. Haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz ve başkalarının da haklarından vazgeçmesini talep etmeyeceğiz. Bu da bir mantıktır.’’
Esad konu ile ilgili konuşmasına şu ifadeleri de ekledi: "Dolayısıyla girişimlerin başarısını sağlayan temellerden biri de budur… Prensiplere gelince, herhangi bir müzakere sürecinin başarılı olabilmesi için bir referansa ihtiyacı vardır. Başarılı olmak için güvenebileceğiniz bir referansa ihtiyacınız var. Daha önce yapılan toplantılardan sonuç alınamamasının çeşitli nedenleri var.. Ancak en önemli sebeplerden biri bu toplantıların referansının olmayışıdır. Bu referans birkaç şeye dayandırılabilir. Çeşitli taraflar arasında mutabakata varılan şeyler… Uluslararası hukuka dayalı olabilir, Birleşmiş Milletler Şartı’na dayalı olabilir, tarafların her birini ilgilendiren bir takım başlıklara dayalı olabilir; Mesela Türk yetkililerin sürekli dile getirdiği konu mülteciler ve terör meselesi. Suriye’nin sürekli dile getirdiği şey ise, Suriye topraklarından çekilme meselesi ve aynı zamanda terör meselesidir. Bu başlıkların dördünde de bir sorunumuz olduğuna inanmıyoruz, ister Suriye başlıkları olsun, ister Türkiye başlıkları. Bazı Türk yetkililerin Suriye başlıklarında duyurduğuna göre, kötü niyet olmadığı sürece sorun olmaması gerekiyor.’’
Esad şöyle devam etti: "Bu başlıklar üzerinde anlaşmaya varıldığında, her iki tarafın yetkilileri arasında daha sonra belirlenecek düzeyde bir toplantı yapılarak ortak bir açıklama yapılması gerekiyor. Bu ortak açıklama, ilişkinin geliştirilmesi, geri çekilme, terörle mücadele veya her iki tarafı da ilgilendiren diğer konularda daha sonra atılabilecek adımlara temel teşkil eden ilkeler belgesini oluşturan bir belgeye dönüşüyor’’
‘’Bu Belgenin ve bu atıfın önemi, müzakereleri düzenlemesi, herhangi bir tarafın manevra yapmasını veya karamsarlığını önlemesidir. Aynı zamanda girişimcilerin çabalarında başarılı olmalarına yardımcı olmak için güvendikleri bir araç oluşturur. Yani Suriye’nin şu anda bahsettiği aşama, temeller ve ilkeler aşamasıdır çünkü Suriye’nin başarısı, daha sonra alınacak tedbirlerin başarısına hazırlıktır’’
Esad sözlerini şöyle noktaladı: "Dolayısıyla bazı Türk yetkililerin zaman zaman Suriye’nin çekilme olmazsa Türklerle görüşmeyeceğiz demesi doğru değil. Bu gerçeklikten uzaktır. Bu konu üzerinde sistematik ve gerçekçi bir şekilde çalışıyoruz. Önemli olan hedeflerimizin net olması ve bu hedeflere doğru nasıl ilerleyeceğimizi bilmemizdir. Atılacak adımlar ne olursa olsun bunların temeli egemenlik olacak, sınırları egemenlik olacak, ölçütü de egemenlik olacaktır’’
(Suriye Haber Ajansı SANA)