AB'nin Güney Kafkasya ve Gürcistan’daki krizler özel temsilcisi Toivo Klaar, Jamnews’e verdiği demeçte Ermenistan-Azerbaycan arasında devam eden barış anlaşması sürecini değerlendirdi.
Toivo Klaar şunları kaydetti:
“Karmaşık bir tablo var. Daha iyi anlar gördük ve umarım şu anda bu anlardan bazılarını yaşıyoruz, ancak aynı zamanda birçok masum kurbanla birlikte büyük şiddet olayları da yaşadık. 2020’deki 44 günlük savaş, çeşitli silahlı çatışmalar ve büyük askeri operasyonlar, Laçin koridorundaki durum ve en önemlisi Eylül 2023’teki Karabağ Ermenilerinin kitlesel göçü, başa çıkmak zorunda kaldığım en zor durumlardan bazılarıydı. Bu şiddet mağdurlarıyla yaptığım görüşmeleri ve 1990’larda benzer zorluklarla karşılaşanların anlattığı hikayeleri her zaman hatırlayacağım. Aynı zamanda daha olumlu gelişmeler de yaşandı. Şu anda Bakü ve Yerevan arasında daha fazla diyalog var ve AB’nin de katkıda bulunduğunu düşünüyorum. Bir barış anlaşmasının sonlandırılmasına yönelik görüşmeler yapılıyor. Siyasi irade ve tüm tarafların sürekli çabasıyla düşmanlık ve şiddet sayfasının nihayet tamamen kapanmasını umuyorum, bu da bölgedeki tüm halkların yararına olacaktır.”
Klaar, AB’nin Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki görüşmeler için belirli bir çerçeve oluşturduğunu belirtti.
AB’nin aracılık rolünü değerlendiren Klaar şunları söyledi:
“2020 öncesinde AB’nin rolü çok daha az görünürdü. Görevimiz – benim görevim – esas olarak Minsk Grubu ve başkanlarının yürüttüğü çabalara destek olmaktı. 2020 savaşından sonra, tarafların talebi üzerine AB, daha belirgin bir rol oynamaya başladı ve bu, Başkan Michel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Paşinyan arasında yapılan yüksek düzeyli üçlü toplantılarla zirveye ulaştı. Bu toplantıların – diğer uluslararası aktörlerin çabalarına ek olarak – iki lidere ana konular üzerinde ortak anlayışlar geliştirmeleri için gerekli alanı sağladığını düşünüyorum: barış anlaşması, sınır çizimi ve sınırlandırma, bölgesel ekonomik ve ulaşım bağlantılarının yeniden açılması ve insani konular. Son aylarda Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki ikili süreç somut olumlu sonuçlar üretmeyi başardı. Son zamanlarda daha fazla ikili toplantı görmüş olsak da, AB tarafların talebi üzerine yeniden arabulucu olmaya hazırdır.”
Karabağ Ermenilerinin dönüşü : "Azerbaycan'ın yükümlülüğü var"
Azerbaycan’ın Karabağ Ermenilerinin atalarının evlerine dönüşünü kolaylaştırma yükümlülüğü bulunduğunu belirten Klaar, şunları kaydetti:
“Bir kez daha, düşmanlık ve şiddet sayfasının nihayetinde tamamen kapanmasını ve bu durumun, bölgedeki tüm halklar, Karabağ Ermenileri de dahil olmak üzere- yararına gerçekleşmesini umuyorum. AB, bu konuda çok net – ve benim de beklentim bu – Karabağ Ermenilerinin normalleşme sürecinin bir parçası olacağı ve Bakü ile onların arasında güvenli ve onurlu bir dönüşleri hakkında doğrudan görüşmeler yapılacağıdır."
"Azerbaycan’ın bu konuda bir yükümlülüğü var, ve bana göre bunu reddetmiyor. Böyle bir geleceğin parametreleri ve koşulları kapsayıcı ve karşılıklı saygılı bir diyalog yoluyla bulunmalı ve anlaşılmalıdır."
"Bana göre açık yaralar olmamalıdır ve bu nedenle bu konu daha geniş barış sürecinin bir parçası olmalıdır. Bazen bu bağlamda diğer konular gündeme getirilmektedir, örneğin sözde “Batı Azerbaycan” sorunu. Bu benim için tamamen ayrı sorulardır ve karıştırılmamalıdır. Birincisi, Azerbaycan’ın yükümlülüğü olan Karabağ Ermenilerinin atalarının evlerine dönüşünün kolaylaştırılmasıdır.
İkincisi, Bakü de dahil olmak üzere Azerbaycan’ın diğer bölgelerinde yaşayan Ermeniler veya Ermenistan’da yaşayan Azerilerle ilgili bir sorudur. Doğal olarak, bu kişiler de yaşadıkları veya ailelerinin yaşadığı yerleri ziyaret etme veya istediklerinde geri dönme hakkına sahip olmalıdır ve bu da normalleşmenin bir sonucu olmalıdır. Ancak bu, Karabağ Ermenileriyle ilgili özel meseleden tamamen farklı bir konudur.”