OHANNES KILIÇDAĞI

Ohannes Kılıçdağı

MUHALEFET ŞERHİ

Normalleştiremediklerimizden misiniz?

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, olaylarla ilgili attığı tweet’inde “İnancımızda, medeniyet değerlerimizde, Aziz Milletimizin sicilinde olmayan yabancı düşmanlığına müsaade edemeyiz” dedi. Hâlbuki tüm bunların olabilmesinin bir sebebi de geçmişi tertemiz gören bu anlayış.

Geçen hafta Kayseri’de bir çocuğun bir Suriyeli tarafından tacize uğradığı haberi üzerine binlerce kişi Suriyelilere ait evlere, dükkânlara, araçlara saldırdı. Bunun kadar, belki bundan da vahim olan, bu saldırıların geniş bir kesim tarafından makul, normal ve meşru karşılanması oldu. Türkiye’de çürüme o kadar derine inmiş ki insanlar ırkçılıklarıyla, şiddet uygulamakla, işkence etmekle, suçluyla suçsuzu birbirinden ayırmamakla övünür hâle gelmişler. En temel değerlerin, doğruların, ahlaki sınırların hiçbir hükmü kalmamış. İnsanlara “öldürmeyeceksin”, “eziyet etmeyeceksin”, “zulmetmeyeceksin” gibi temel ilkelerin tekrardan öğretilip benimsetilmesi gerekiyor ki bu çok zor bir iş. Örneğin, Suriyelilere yapılan saldırılara karşı çıkanlara, “Onları göndereceğiz, sizi de onlara birlikte” diyen birçok kimse var. Bunlar, kimileri vatandaş olmak üzere, canının istediği kişileri toplu olarak bir yerden bir yere sürmenin, hatta bunu ifade etmenin temel ve büyük bir ahlaki yanlış ve evrensel bir suç olduğunu, olması gerektiğini ya bilmiyor ya da umursamıyor. Bu zihniyetin hâkim olduğu bir toplumsal zemin üzerine, pogrom ve soykırım da dâhil olmak üzere büyük insanlık suçları bina edilebilir.

Kayseri Emniyet Müdürü’nün kalabalığı yatıştırmak için tacize uğrayan çocuğun Türk olmadığını söylemesi ise geçen hafta da sözünü ettiğim, Türklüğün kendine ve kendi dışındaki insanlara, dünyaya bakışının başka bir örneği oldu. O emniyet müdürü, o zihinsel iklimde doğmuş büyümüş biri olarak bu sözün kalabalığı yatıştırıcı bir etkisi olabileceğini biliyor. 

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, olaylarla ilgili attığı tweet’inde “İnancımızda, medeniyet değerlerimizde, Aziz Milletimizin sicilinde olmayan yabancı düşmanlığına müsaade edemeyiz” dedi. Hâlbuki tüm bunların olabilmesinin bir sebebi de geçmişi tertemiz gören bu anlayış. Bu ülkenin tarihi, ‘yabancı’ addedilen gruplara karşı işlenmiş kitlesel suçlarla dolu. Bunlar yokmuş gibi yaptığınızda sorunu ve sorunun derinliğini, zamana yayılmışlığını doğru teşhis edemiyor, doğru teşhis edemeyince de ortadan kaldıramıyorsunuz. Bu tür olayların yapısal değil münferit olduğunu düşündüğünüzde kuşaklar boyu aktarılan o yapıyı ve zihniyeti değiştir(e)miyorsunuz.

                                                                                         ***

‘Normalleşme’ tabiri, Türkiye’de son yıllarda hem iç hem dış politikada popülerleşti. Bunun ima ettiği, içinde bulunduğumuz hâlin birçok açıdan “anormal” olduğudur. Ayrıca, normalleşmenin hep bir adı var ama sonuca ulaştırılan bir süreç yok çoğu zaman. Bir türlü sonuca ulaşamayan bu normalleşmelerden biri de, Türkiye ile Ermenistan arasında. Özel temsilciler atandı, birkaç kere bir araya geldiler. Mutabakata varılan konulardan biri de iki ülke arasındaki sınırın diplomatik pasaport sahiplerine ve üçüncü ülke vatandaşlarına açılmasıydı. Gelen haberlere göre Ermenistan tarafı buna dair hazırlıklarını tamamlamış fakat Türkiye tarafından bu yönde atılmış bir adım yok ve eğer benim gözümden kaçmadıysa buna dair bir açıklama da yok.

Peki, Türkiye, hayli zaman evvel üzerinde mutabık kalınan bu uygulamaya dair neden gerekli işlemleri, düzenlemeleri yapmıyor? Bu konuda doyurucu bir açıklama gelmeyince, insanın aklına hâliyle spekülatif de olsa bazı ihtimaller, sorular geliyor. Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde her zaman olduğu gibi, acaba Azerbaycan’la ilgili bir pürüz mü var? Öteden beri söylenen, Karabağ sorunu çözülmeden Ermenistan-Türkiye ilişkilerinde bir iyileşme, normalleşme olamayacağıydı. Karabağ sorunu ‘çözüldüğüne’ göre niye ilerleme olmuyor, mutabık kalınan konularda bile? İlerleme veya normalleşme için Ermenistan’dan başka şeyler mi talep edilecek de, sınırın açılması onun için mi geciktiriliyor? Abluka, bu talepler için manivela olarak mı kullanılmak isteniyor? Soruları çoğaltabilirsiniz fakat bu gecikmeyi teknik sebeplerle açıklayamayacak kadar uzun bir süre geçti. Bu konuda yetkili makamlardan bir açıklama gelirse spekülasyonların önü kesilebilir ya da kim bilir, açıklamalar belki de başka spekülasyonlara sebep olur.