Anadolu Kültür, çokdilli bir pod-tiyatro projesine imza attı.
Adını ‘podcast’ ve Ermenice ‘tiyatro’ [tadron] kelimelerinden türetilerek alan Podron projesi, bazıları yalnızca arşivlerde kalmış, bazıları daha yakın tarihlerde İstanbul’da sahnelenmiş, Ermeni yazarlara ait oyunları Türkçe ve Ermenice olarak seslendirmek üzere sanatçıları bir araya getiriyor. Proje kapsamında, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e farklı zamanlarda üretilen metinler, tiyatrocular tarafından seslendiriliyor ve o döneme uygun ses efektleriyle de dinleyiciyi metne dahil ediyor. Podron’u, proje koordinatörü Tamar Nalcı’yla konuştuk.
Podron’un çıkış noktası nedir? Türkiye’de Ermeni tiyatrosunun görmezden gelindiğini söylüyorsunuz, fakat projenin amacı bunu görünür kılmak mı, yoksa fazlasını da hedefliyor musunuz?
Podron fikri pandemi sürecinde çıktı tabii ki. Pandemiyle birlikte birçok alan değişti, dönüştü. Birçok şeye yalnızca dijital dünya sayesinde ulaşabilir olduk. Tiyatro oyunlarını, konserleri bilet alıp saati geldiğinde bilgisayar başına geçip takip edebildik. Pandemide, o an sanatı sürdürülebilir kılmak, sanatçıların işlerini yapabilecekleri bir alan açmak için dijitalleşme yoluna gidilse de, aslında uzun soluklu yeni bir kapı da açılmış oldu. Podcast zaten giderek yaygınlaşan, çokça takip edilen bir yayın türüydü. Pandemi döneminde dijital platformlarda tiyatro oyunları, diziler podcast formatında yayınlanmaya başladı. Anadolu Kültür’ün kültürel çeşitlilik temelli çalışmaları için yeni bir fikir arayışındaydık. Proje önerileri üzerine konuşurken Ermeni yazarlara ait tiyatro oyunlarını da bu formatta kaydetme fikri oluştu. Hem bu oyunları kayıt altına almış olacaktık hem de bunu dijital dünya sayesinde dilediğimiz gibi yaygınlaştırabilecektik.
Projenin amacı Türkiye’deki tiyatro tarihyazımında görmezden gelinen Ermenilerin bu alana katkısını biraz daha görünür kılmak, bu konuda yapılan çalışmalara başka bir kanal aracılığıyla naçizane destek verebilmek. Kaydedilen tiyatro oyunları haricinde, Podron’un ve Anadolu Kültür’ün sosyal medya hesaplarından Ermeni tiyatro tarihindeki önemli isimler ve mekânlar hakkında bilgiler de paylaşacağız.
Bir de küçük bir tiyatro terimleri sözlüğü hazırladık. Projenin ismi, görsel iletişim ve tasarımını da yapan Aren Selvioğlu’nun önerisiyle Podron oldu. Podcast ve Ermenice tiyatro, ‘tadron’ kelimelerinden geliyor. Bunu hep açıklama gereği duyunca, birkaç Ermenice kelimeye daha aşina olunur, bilinir diye düşünerek böyle küçük bir sözlük hazırlama fikri de oluştu.
Ermenilerin tiyatro tarihyazımında yok sayılması, görmezden gelinmesi konusuna son yıllarda özellikle değinen, aslında zaman içerisinde tiyatronun da nasıl ‘Türkleştirildiği’ni, Ermeni tiyatrocuların nasıl sahnelerden uzaklaştırıldığını bize anlatan birçok kaynak BGST Yayınları’ndan, Aras Yayıncılık’tan, Kor Kitap’tan yayınlandı. Podron’un da danışma kurulunda yer alan, tiyatrocu, sevgili Boğos Çalgıcıoğlu yıllardır birçok mecrada tiyatronun bu ‘saklı tarihi’ni anlatıyor. Hrant Dink Vakfı’nın Hagop Ayvaz Arşivi üzerinde çalışıp bunu kullanıma açması, Yapı Kredi Kültür Sanat’taki ‘Kulis: Bir Tiyatro Belleği, Hagop Ayvaz’ sergisi, bu çalışmaların hepsi bize de bu alanda üretebilme cesareti verdi.
Duyurunuzda Podron’un bir nevi bir radyo tiyatrosu olduğunu söylüyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız? Hangi tiyatro oyunlarını projeye dahil ettiniz? Ne gibi bir filtreleme sistemi kullandınız?
Aslında bayağı radyo tiyatrosu ama ‘bir nevi’ diyorum çünkü radyo tiyatrolarının olduğu dönemdekinden farklı olarak ses tasarımı için çeşitli teknik altyapılar kullanılabiliyor artık. Birbirinden değerli tiyatrocuların sesleri, performansları, Podron’da birlikte çalıştığımız Podbee Media ekibinden Metin Bozkurt’un ses tasarımı ve Ari Hergel’in müzikleriyle birleştiğinde yeni nesil bir radyo tiyatrosu, bir pod-tiyatro çıktı ortaya. İlk oyunumuz olan ‘Günbatımı’nda Todori’de dinleyiciler de anlatıcımızla birlikte İstanbul sokaklarında yürüyüp sonunda kendilerini Todori’nin meyhanesinde, bir sofrada bulacaklar.
Bir de tabii radyo tiyatroları gibi sadece belirli bir saatte belirli bir mecradan değil, dünyanın neresinde olursanız olun, dilediğiniz zaman tıklayıp dinleyebildiğiniz bir dönemdeyiz. O yüzden ‘bir nevi’...
Anadolu Kültür olarak, Calouste Gulbenkian Vakfı ve Institut Français’nin de desteğiyle projeyi başlattığımızda ilk aradığım kişi tiyatrocu Boğos Çalgıcıoğlu oldu. Bu konuda yaptığı çalışmalar, kendi deneyimleri ve birikimiyle bize yol göstereceğinden emindim. Aynı şekilde Osmanlı ve/veya Cumhuriyet döneminde Ermeni tiyatrosu üzerine çalışmalar yürüten Fırat Güllü, Ayşan Sönmez, Reha Keskin ve de İstanbullu bağımsız tiyatro topluluğu Hangardz ekibinden Yeğya Akgün de davetimizi kabul edip bize yol gösteren danışma kurulumuza dahil oldular. Bir yandan hangi metinlere erişimimiz olabileceğini görmek için Hrant Dink Vakfı Arşivi, Hagop Ayvaz Koleksiyonu’nda araştırmalara da başladık.
İlk kez 27 Mart 2008’de, Berberyan Kumpanyası tarafından uyarlanan ve Getronagan Lisesi’nden Yetişenler Derneği’nde (GLYD) sahneye konan, Dr. İkna Sarıaslan’ın ‘Günbatımında Todori’ şiirinin, Podron projesine çok uygun olacağı önerisi danışma kurulumuzdan geldi. Ermenice yazılmış olan şiir, zaten Bercuhi Berberyan tarafından Türkçeye çevrilmiş ve Boğos Çalgıcıoğlu tarafından oynanmıştı. İkna Bey de onay verince, Boğos Çalgıcıoğlu ve Yeğya Akgün’le stüdyoya girip ilk olarak Todori’yle yola çıktık. Öte yandan Türkçe ve Ermenice olarak kaydettiğimiz bu oyun, 2008’de GLYD’de sahnelenmiş olması sebebiyle, bence toplumumuzun derneklerde uzun yıllardır yürüttükleri tiyatro faaliyetleri nezdinde sembolik bir değer de taşıyor.
Podron’un destekçilerinden Calouste Gulbenkian Vakfı da oyun seçimleri sürecine dahil oldu. Onlar da yazarlara ve metinlere dair öneriler sundular. Bu esnada, Hrant Dink Vakfı arşivinde, Adrine Dadryan’ın ‘Herkesin Kendi Kazancı Var’ [Amen Mart İr Şahı Uni] oyununun daktilo ile yazılmış bir nüshasını bulduk. Sayıları daha az olan tiyatro metni yazarı kadınlardan biri olarak Dadryan’ın bu metnini projeye dahil etmeye karar verdik. Toplumumuzun işleyişine yani ‘cemaat işleri’ne dair sarkastik bu metni Hangardz ekibinin muhteşem enerjisiyle, kahkahalar eşliğinde Ermenice olarak kaydettik.
Oyunları seçerken dönemleri de göz önünde bulundurmak istedik ve daha eskilerden bir klasik olarak, Levon Şant’ın 1908’de kaleme aldığı ‘Eski Tanrılar’ oyununun, yine arşivde rastladığımız Türkçe çevirisini de projeye dahil ettik fakat Şant’ın metni bir pod-tiyatro olabilmek için çok uzundu. Onu bu mecraya taşımanın çok önemli olduğunu düşünüp vazgeçmek istemedik. O noktada da imdadımıza oyunun yönetmenliğini üstlenen Ayşe Draz ve dramaturg Özlem Hemiş yetiştiler ve metni pod-tiyatro formatına uyarladılar. Kadir Has Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nden genç tiyatrocularla birlikte kaydettiğimiz oyunda anlatıcı olarak Tilbe Saran’ı da dinleyeceğiz.
Podron güncellenecek bir proje mi, devamlılığı olacak mı? Olacaksa, hangi periyotta, ne gibi güncellemeler olacak?
Şu an için ikisi Türkçe ikisi Ermenice olmak üzere dört oyun kaydettik. Henüz ikisini paylaştık, ikisi yolda… Podron sürdürülebilir bir proje elbette ama bizim Anadolu Kültür olarak şu an yeni oyunlar kaydetme gibi bir planımız yok. Halihazırda kaydettiğimiz oyunları, yapacağımız paylaşımları olabildiğince yaygınlaştırmak istiyoruz şu anda sadece.
İlk oyun yayınlandı
Proje kapsamında yayınlanan ilk oyun, Dr. İkna Sarıaslan’ın kaleme aldığı, Boğos Çalgıcıoğlu ve Yeğya Akgün tarafından seslendirilen ‘Günbatımında Todori’ oldu. Oyun, İstanbul’un Fenerbahçe semtinde bulunan Todori’nin Meyhanesi’nde geçiyor. Todori, oğlu Stavro ve damadı Filip’le bir sofra kurarken, Üsküdar'dan Bedros Turyan, Ortaköy'den Hagop Baronyan, Kadıköy’den Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim ve birçok yazar ve sanatçı, zaman zaman Madam Anahid’in akordeonu ya da Gomidas’ın ezgileri eşliğinde Todori'nin Meyhanesi’nde buluşuyorlar.
Oyun, Anadolu Kültür’in web sitesi, Youtube kanalı ve Podron’un Spotify kanalı üzerinden dinlenebilir.