Tüm bunlar tamam ama tabloda bir eksiklik var sanki. O da, yıllardır içinde bulunduğumuz ‘kaba güçle sonuç alma’ mantığının ne yazık ki yerleşmiş olması. Ya da şöyle diyelim: Şiddet sadece futbolda mı var? İnsan, ister istemez, hekimlerin yıllardır maruz kaldığı vakaları hatırlıyor. Hekimler feryat ederken hükümet çevrelerinde uzun süre bir sessizlik vardı. Ve saldırganlar bunu neredeyse bir onay gibi görmeye başlamışlardı.
Bu haftaya damgasını vuran gelişme, Ankaragücü-Rizespor maçının hakemi Halil Umut Meler’in maç biter bitmez yumruklu saldırıya uğraması. Saldırıyı yapan, Ankaragücü Başkanı Faruk Koca. Ayrıca Koca’ya eşlik eden, kim olduklarını bilmediğimiz iki kişi, Halil Umut Meler yere düştükten sonra onu tekmeledi.
Bu çirkin saldırı doğal olarak büyük tepki çekti. Saldırının her ânı kameralara yansımıştı. Koca ve iki kişi gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. Faruk Koca ayrıca Ankaragücü başkanlığından istifa etti.
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) maçları önce süresiz tatil etti, sonra bu sürenin sadece bu haftasonuna özgü olduğu ortaya çıktı. Beklenen de liglerin haftalarca tatil edilmesi değildi zaten. Ancak öyle anlaşılıyor ki saldırı sonrasında hakemler bu hafta maçlara çıkmama kararı almıştı, TFF bu kararı hakemlere bırakmamak için bu yola gitti.
Saldırı gerek TFF, gerek hakemler, gerek hükümet, gerek futbol kulüpleri, gerek medya tarafından kınanırken, bazı yorumcular böyle bir saldırının sürpriz olmadığını, futbol sahalarında benzer şiddet vakalarının daha önce de yaşandığını ancak TFF’nin gereken tepkiyi zamanında göstermediğini belirttiler. Amedspor, geçen yıl Bursa’da maruz kaldığı ırkçı şiddet görüntülerini paylaştı, buna zamanında gerekli tepkinin gösterilmediğini vurguladı. Bunlar elbette yerinde eleştiriler.
Bütün bu süreçte yetkililer ve medya, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da olayı kınadığını ve süreci dikkatle takip ettiğini belirtme gereği duydular, bunun altını sık sık çizdiler. Bunda da bir anormallik yok, böyle bir saldırının görmezden gelinmesini bekleyemeyiz.
Tüm bunlar tamam ama tabloda bir eksiklik var sanki. O da, yıllardır içinde bulunduğumuz ‘kaba güçle sonuç alma’ mantığının ne yazık ki yerleşmiş olması. Ya da şöyle diyelim: Şiddet sadece futbolda mı var?
Geçtiğimiz yıllar boyunca gazetecilerin sokak ortasında dövüldüğüne tanık olduk. Bunlar genellikle iktidara, bilhassa iktidarın MHP kanadına eleştiriler yönelten isimlerdi. Tüm bu saldırılar suskunlukla geçiştirildi. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 2019 yılında Ankara’nın Çubuk ilçesinde yumruklandı mesela. Hükümet ve çevresi, bu gelişmeyi de neredeyse anlayışla karşıladı. Hatta şunu da hatırlayalım: İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener yıllar önce seçim çalışmaları kapsamında Rize’de esnaf ziyareti yaparken bir grubun sözlü saldırısıyla karşılaşınca, Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle demişti: “Yine dua et ki gelin hanıma çok ileriye gitmeden ders verdiler. İkizdere yetmedi, Çayeli’ne gittin. Orada da gerekeni yaptılar. Daha neler olacak neler...”
İnsan ayrıca, ister istemez, hekimlerin yıllardır maruz kaldığı vakaları hatırlıyor. Hekimler feryat ederken hükümet çevrelerinde uzun süre bir sessizlik vardı. Ve saldırganlar bunu neredeyse bir onay gibi görmeye başlamışlardı. Saldırılar şimdilerde durulsa da hekimler kendilerini hâlâ güvende hissetmiyor, pek çokları yurtdışına gidiyor ya da gitmeye çalışıyor.
Anlatmaya çalıştığım, kaba güçle sonuç almanın toplumda kendiliğinden gelişmediği, bunun bir anlamda egemen siyaset tarafından desteklendiği ya da buna yol verildiği. Eğer ‘egemen blok’ içinde değilseniz, her türlü şiddeti sanki ‘hak eden’ bir durumda buluyorsunuz kendinizi. (Bu arada Faruk Koca'nın iki dönem AKP'den milletvekili olduğunu ve son olaydan sonra AKP'den ihraç talebiyle disiplin kuruluna sevkedildiğini hatırlatalım)
Bu iklim, bu mantık, yıllar içinde örüldü. Şiddet içerikli diziler, filmler televizyonlarda kendine geniş yer buldu. Ekranlarda öpüşmek bile yasaklanmışken, ‘racon kesenler’e yer açıldı, dizilerde ‘infaz’ sahnelerinden geçilmiyordu.
Bu iklim ile hesaplaşmazsak, bunu mesele etmezsek belki bugün bir şeyleri hallediyormuş zehabına kapılabiliriz. Evet, belki Ankaragücü Başkanı Faruk Koca bir süre hapiste kalacaktır. Futbol dünyasının, moda deyimle ‘paydaşları’, belki bir süre daha kullandıkları dile dikkat edecektir.
Ama bir iki ay sonra başladığımız yere dönmemiz kuvvetle muhtemel. Umarım öyle olmaz.