LORA BAYTAR ÇAPAR

Lora Baytar Çapar

MUTLU AZINLIK

Diriliş vesilemiz olsun

Vakıfköy halkı köyünü, bahçesini terk etmedi. İlk günden beri direniyor, toprağında ayakta kalmak için. Kadınlar ve çocuklar yoksunluklar sebebiyle uzaklaşmış olsa da, bu bayram yeniden toparlanmamıza vesile olacak. Hem de ne vesile... Vakıfköy coşkulu bayram kutlamalarıyla bilinir. Bizim şimdi isteğimiz, bu coşkulu havayı köyün semalarında buruk da olsa estirebilmek. Bayram ruhunu yeniden yaşatmak istiyoruz, çünkü diriliş günlerindeyiz

Tatlı telaşlı, mutlu Paskalya günlerindeyiz. Bizi bayrama doğru götüren ‘Avak Şapat’tayız (Büyük Hafta, Kutsal Hafta). Yılın bu zamanları, hem baharın kendini hissettirmeye başladığı, hem de Paskalya bizler için özel bir anlam taşıdığı için, insana heyecan veriyor. Bildiğiniz üzere Paskalya, Hıristiyanların, en büyük bayramlarından biridir. Ermenicede ‘Surp Zadig’ adı verilen bu bayramda İsa Mesih’in dirilişi kutlanır. Avak Şapat’ın Cuma akşamında, İsa Mesih çarmıha gerilmiş ve Cuma akşamı cenaze töreni yapılarak defnedilmiştir. Cumartesi akşamı başlar bayram; Pazar sabahı, herkes birbirini diriliş müjdesiyle selamlar. Çünkü o sabah, İsa Mesih’in mezarının boş olduğu görülmüştür. Paskalya, yani diriliş bizler için sonsuz hayatın sembolüdür ve hayat döngüsünü yeniden başlatır. 

Biz de bu nedenle, böyle kutsal bir günde Vakıfköy’de hayatı yeniden başlatmak için yollara düşüyoruz. 

9 Şubat günü gözlerimiz yaşlı, yüreklerimiz parça parça uzaklaştığımız canımız köyümüze gidiyoruz, Paskalya’yı kutlamaya. Adına deprem denen kıyametin dördüncü günüydü yollara döküldüğümüzde. Çocuklar ve yaşlılarla Vakıfköy’den İstanbul’a, 29 saatlik bir yolculukla gelmiştik. Yolculuk çok uzundu ama bize zor gelmemişti. Öyle büyük bir zorluk içinde otobüse binebilmiş olmak bile büyük bir konfordu. İstanbul’a ulaştığımızda, kızım Zulal “Vay be, normal bir eve geldik” demişti. Deprem sırasında üstümüzde olan kıyafetlerleydik hâlâ. Kirli ve perişandık. Donuk, korkulu, feri sönmüş gözlerle bakıyorduk etrafa. Travma ceketimiz üstümüzde normal insanların arasına karışmıştık ama onlardan farklıydık, hislerimiz bile farklıydı. Bazı şeyler normale dönecek miydi, bilmiyorduk. O gün bu gün, köye dönme umudumuzu hiç kaybetmedik. Hep bir vesile, bir fırsat aradık; nasıl dönecektik? Nasıl bitecekti bu hasretlik hâli? 

İşte şimdi, yumurta boyalarımız, çörek malzemelerimizle yollardayız. Bizi o günlerde İstanbul’a Patrikhane Sosyal Yardım Komisyonu getirmişti; yine onlardan rica ettik, “Bizi getirdiğiniz gibi götürün” diye. Bizi kırmadılar, hemen bir otobüs ayarlandı. Aynı ruhla ve neredeyse aynı ekiple çıkıyoruz yola, geldiğimiz gibi dönüyoruz, kısa süreliğine de olsa. Malum, tatil sonrası okullar açılacak, yani dönüş şart, ve istikametimiz yine İstanbul olacak.
Hayat devam ediyor; madem enkaz üstündeyiz, o zaman şimdi hayata tutunma zamanı. Tam iki ay geçti kıyamet gününün üzerinden. Kimi başka şehirlerde, kimi hâlâ Antakya’da, Vakıfköylü ise Vakıfköy’de, herkes hayata tutunma çabasında,

Vakıfköy halkı köyünü, bahçesini terk etmedi. İlk günden beri direniyor, toprağında ayakta kalmak için. Kadınlar ve çocuklar yoksunluklar sebebiyle uzaklaşmış olsa da, bu bayram yeniden toparlanmamıza vesile olacak. Hem de ne vesile... Vakıfköy coşkulu bayram kutlamalarıyla bilinir. Bizim şimdi isteğimiz, bu coşkulu havayı köyün semalarında buruk da olsa estirebilmek. Bayram ruhunu yeniden yaşatmak istiyoruz, çünkü diriliş günlerindeyiz. Vakıfköy, yok olurken var olma hâlini, bugüne kadar kim bilir kaç kez yaşadı; bir kez daha yaşamalı dirilişi.

Yumurtanın önemi büyük, çünkü hayatın döngüsünün sembolü. Her bir yumurta yeni bir hayatı başlatıyor ve her bir hayat yeni bir yumurta veriyor yeni hayatlara. İşte bundan sebep boyamak istiyoruz yumurtalarımızı. Köydeki şartlar malum, geleneksel soğan kabuğunu bulamayabiliriz ama yumurtalarımızı yine baharın renklerine boyayacağız.

Köyümüzün ve özellikle de kadınlarımızın ekonomisinin bel kemiği olan mutfağımızdan yeniden sakızlı, mahlepli paskalya çöreği kokularını yükselmesini istiyoruz. Yaşanan onca kaybın anısına... Yolu düşenleri Paskalya soframızı paylaşmaya, yumurta tokuşturmaya bekleriz. Şu anda köyde konaklamak zor ama elbet konaklamalı, coşkulu bayramlar kutlayacak günlerimiz olacak yine.