İngiliz deprem bilim uzmanı Dr. Stephen Hicks Kahramanmaraş merkezli çifte depremi "olabilecek en kötü senaryo" olarak değerlendirdi. Hicks, meydana gelen yüksek can kaybı ve hasarın Türkiye'deki yapılaşma kuralarının yeterince sıkı olmamasından kaynaklanabileceğine dikkat çekti.
İngiltere'deki University College London'daki Yer Bilimleri Fakültesinde sismolojik hesaplamalar üzerine çalışan Dr Stephen Hicks, Türkiye'nin altında Amerikan Jeolojik Araştırma Kurumu'na göre 7,8 büyüklüğünde yaşanan depremin yüzeye 10 kilometreden yakın meydana gelmesini "en kötü senaryo" olarak tanımladı ve bu nedenle çok güçlü sarsıntılar yaşandığını belirtti.
Türkiye'nin biri Kuzey Anadolu diğeri Doğu Anadolu olarak adlandırılan iki büyük fay hattı üzerinde bulunduğunu hatırlatan Hicks, Kahramanmaraş'taki depremlerin Doğu Anadolu fay hattındaki hareketlilikten kaynaklandığını belirtti.
Hicks, depremlerdeki can kaybı ve hasarın bu kadar yüksek olmasını inşaat kurallarına bağladı. Hicks "Bu deprem daha katı inşaat kurallarının olduğu daha gelişmiş bir ülkede, örneğin Japonya gibi çok sayıda büyük depremin yaşandığı bir yerde meydana gelmiş olsaydı, belki de hasar çok daha az yaygın olurdu." diye konuştu.
İtalya Ulusal Jeofizik ve Volkanoloji Enstitüsü (INGV) Başkanı Carlo Doglioni, Kahramanmaraş merkezli depremlerin, Anadolu yarımadasını 3 metre batı yönünde kaydırdığını söyledi.
Doglioni, depremlerin Doğu Anadolu, Arap ve Afrika levhalarının buluşma noktasında yaşandığına dikkati çekerek, "Türkiye'yi boydan boya geçen iki büyük faydan biri harekete geçti. Bu aynı zamanda Ürdün, İsrail, Lübnan ve Suriye'den geçen Ölü Deniz fayıyla beraber Orta Doğu'nun en aktif faylarından biri ki Arap yarımadasını, Afrika'dan ayırıyor." dedi.
Bu fay boyunca zeminin hareket ettiğini ifade eden Doglioni, "Maksimum hareket alanında 3 metrelik bir kayma gerçekleşti." diye konuştu.
Eski Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Feyzi Bingöl de, Kahramanmaraş'taki depremlerin, 2020'deki Elazığ'da yaşanan afetten sonra beklendiğini söyledi. Euronews'e konuşan Bingöl, 9 saat sonra meydana gelen ikinci depremin ise bilim insanlarını şaşırttığını kaydetti.
Artçıların devam edeceğini belirten Bingöl, "Bundan sonra o bölgede bu büyüklüklerde bir deprem olmaz." dedi.
Elazığ'daki 6.8 büyüklüğündeki depremde 40 kilometre civarında fayın kırıldığını hatırlatan Bingöl, "O zaman şunu demiştik, Kahramanmaraş civarına dikkat. O bölgede 7 büyüklüğünde depremler olabilir diye ben de söyledim. Çok sayıda bilim adamları da söyledi. Nedeni neydi, çünkü Kahramanmaraş civarına baktığımız zaman 1513 yılında büyük bir deprem meydana gelmiş. Fayın depremi tekrarlama periyoduna baktığımız zaman süre yaklaşmıştı. Dolayısıyla Kahramanmaraş, bu bölge depreme gebe, deprem her an olabilir diye söylemiştik. Bizi yanıltmadı." diye konuştu.
İngiltere’de yer alan Open University’de yerbilimci olan David Rothery, Suriye de dahil olmak üzere Arabistan'ı taşıyan tektonik levhanın kuzeye, Avrasya'nın güney kenarına doğru çarpıştığını ve Türkiye'yi batıya doğru sıkıştırmaya zorladığını açıkladı.
Rothery, “Türkiye, Doğu Anadolu fayı boyunca yılda yaklaşık 2 santimetre batıya doğru ilerliyor. Bu fayın yarısı şimdi depremlerle ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.
12 yıllık iç savaşın inşaat standartlarını büyük ölçüde yok ettiği Suriye'de ise durum Türkiye’den daha kötü.
Rothery, Suriye'nin savaştan zarar görmüş ve yeniden inşa edilen binalarında düşük kaliteli malzemeler veya kullanıldığını belirterek. "Biraz daha büyük masrafla inşa edilen yapılardan daha kolay yıkılmış olabilirler. Henüz öğrenemedik” diye konuştu.
Soil Dynamics and Earthquake Engineering adlı bilimsel dergide geçen yılın Mart ayında yayınlanan bir çalışmada, ODTÜ’den Arzu Arslan Kelam ve meslektaşları, Gaziantep merkezinin 6,5 büyüklüğünde bir depremden orta ile şiddetli hasar görme potansiyeline sahip olduğunu gösterdi. Araştırmacılar, bunun nedenini bölgedeki mevcut binaların çoğunun birbirine çok yakın inşa edilmiş az katlı tuğla yığma yapılar olması olarak açıkladı.
(AFP, NTV, Euronews)