Yerevan’da Kültürel ve Toplumsal Anlatılar Laboratuvarı [CSN Lab] Sovyetler sonrası Ermenistan’ın queer belleğini ele alan yeni kitap çalışmasını yayınladı. Yapılan derinlemesine görüşmelerde ülkenin queer topluluğunun kimlik inşasından kimliğin oluşumuna etki eden medya, edebiyat, müzik alanlarına, artan militarizm ve ataerki ile ‘norm dışı’ kimliklerinin özgürce ifade etme mekânlarına ışık tutan kitap ‘Ermenistan’ın Queer Belleği’ başlığıyla okurlarla buluştu.
Kitap sadece Ermenistan’da değil, bütün bölgede queer belleği ve pratiklerini ele alan ilk araştırma olma özelliğini taşıyor. CSN Lab’ten araştırmacılar Mariam Yeğyazaryan, Arsen Abrahamyan ve Tigran Amiryan araştırmanın detaylarını, zorluklarını, yaptıkları çalışma ışığında Ermenistan’ın queer halini Agos’a anlattı. ‘Ermenistan’ın Queer Belleği’ni ve CSN Lab’in diğer çalışmalarını kendilerinden dinleyelim.
‘Ermenistan’da Queer Bellek’ araştırma projesinin fikri nasıl ortaya çıktı? Çalışma metodunu anlatır mısınız?
Queer bellek, Batılı antropologlar ve sosyologlar tarafından uzun süredir inceleniyor. Bu, hafıza çalışmaları ile azınlıklar üzerine yapılan çağdaş araştırmaların kesiştiği eşsiz bir alan. Ancak bu tür çalışmalar bölgemizde pek çok sebeple kaleme alınmıyor. Örneğin, yalnızca genel toplum için değil, aynı zamanda bölgenin bilimsel toplulukları için de tipik olan ataerkillik, bu sebeplerden biri. Ne yazık ki akademik alan çok kapalı ve böyle katmanlı bir konuyu ele alacak kararlılığa sahip değil. Kültürel ve Toplumsal Anlatılar Laboratuvarı (CSN Lab) tarafından yapılan ‘Queer Bellek’, sadece Ermenistan’da değil, aynı zamanda bölgede de ilk kez araştırılan bir konu.
CSN Lab, yıllardır çokkatmanlı, karmaşık geçmişi araştırıyor ve hafıza aktivizmi yapıyor. Konuya büyük önem veriyoruz ve çeşitli tezahürlerini incelemekle ilgileniyoruz çünkü toplumumuzun, şehirlerimizin ve mekânlarımızın kimliklerinin hafıza temelinde oluştuğuna inanıyoruz. 2019’da Yerevan’ın tarihî semtlerinden Firdus üzerine ‘Firdus: Mekânın Hafızası’ isimli kitabı hazırladık. 2021’de çıkardığımız ‘Şuşi: Bellek Haritası’ isimli kitapta İkinci Karabağ Savaşı esnasında zorla yerinden edilmiş Şuşililer geriye dönük hatıraları, düşüncelerini anlatıyor. Nehrin belleğini ele alan ‘Getar: Nehir Belleği’ (2023) ve ‘Balat: Birlikte Yaşamak’ (2022) kitap çalışmaları hazırlıkların son aşamasındalar.
‘Ermenistan'da Queer Bellek’ kitabı, bir yandan bellek konusunu ele aldığımız araştırmalarımızdan biri, diğer yandan konuyu genişletme, böylesine hassas ve toplumun farklı grupları tarafından hedef alınan ve baskılanan bir grubun belleğini ele alma girişimi. Araştırma, konuyla doğrudan ve dolaylı olarak ilgili teorileri birleştirerek, diğer ülkelerde yapılan araştırma materyallerini inceleyerek derinlemesine görüşmeler yoluyla yapıldı. Yöntemlerimizi genişleterek, diğer tematik ve kronolojik katmanları içerecek şekilde queer bellek çalışmalarımıza devam etmeyi amaçlıyoruz.
Araştırmaya katılacak kişilere ulaşmak, katılımlarını sağlamak konusunda zorluk çektiniz mi?
Katılımcıları bulmak, yalnızca zaman kısıtlılığından değil, aynı zamanda Ermenistan’da queer insanların hedef alınmaya devam etmesi nedeniyle oldukça zordu. Queer bellek aynı zamanda travmatiktir ve bu bağlamda belleklerini ve kişisel deneyimlerini bize güvenerek paylaştıkları güvenli bir alan yaratmak bizim için son derece önemli ve temeldi.
Aynı zamanda kolay olduğunu söyleyebiliriz, çünkü araştırma katılımcılarımız ve topluluğun kendisi, çalışmalarımız konusunda hevesliydi ve bizi her şekilde destekledi.
Ermenistan’da queer topluluğunun görünmez, kapalı olduğuna dair bir algı var. Bu düşüncenin temelleri de var elbette. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yapılan derinlemesine görüşmelerde birçok katılımcımız, son yıllarda queer kimliklerini kamusal alanda ifade ederken kendilerini daha özgür hissettiklerinden bahsetmişti. Ancak Ermenistan’da queer topluluğun açık olduğu söylenemez. Bu sadece Ermenistan’ın sosyal ve kültürel faktörlerinden değil, aynı zamanda siyasi ve güvenlik faktörlerinden kaynaklanıyor. Çalışmamızda, queer kimliği dışlayan çeşitli konuları dile getirmeye çalıştık. ‘Queer Bellek’ araştırması aynı zamanda konu hakkında bir tartışma başlatmayı ve queerlerin seslerini duyurmayı amaçlıyor.
Araştırmanız Sovyetler sonrası Ermenistan’ın queer belleği üzerine. Daha derinlere inmeyi, araştırmayı zamansal açıdan genişletmeyi planlıyor musunuz?
Bu konuyu küresel olarak ele alıyoruz. Bu, derinlemesine çalışmayı ve geçmişimizin farklı katmanlarının ayrı ayrı incelenmesini gerektiren çok kapsamlı ve çok yönlü bir konu.
Bu kitapta en somut geçmişe, son on yıllara değindik. Bu anlamda, sadece Sovyet sonrası queer belleği değil, aynı zamanda Sovyetlerde queer belleği incelemeyi de arzuluyoruz.
Queer kimliği etkilendiği farklı bağlamlarda ele almışsınız. Kitapta medya, müzik, edebiyatın queer kimliği nasıl etkilediğine değinmişsiniz. Ermenistan’da bahsedilen mecralarda queer temsiliyeti nasıldı, şimdi nasıl?
Kitle iletişim araçları, queer kültürü görmezden gelmeye veya alay konusu haline getirmeye devam ediyor. Eskiden böyleydi, maalesef şimdi de böyle. Medya genellikle bireysel vakaları ele almakla ve derinlemesine içerik oluşturmamakla sınırlı kalıyor. Bu anlamda Ermenistan’da queer topluluğun, insan hakları savunucularının ve sivil toplum kuruluşlarının bilgi boşluğunu doldurma çalışmaları çok kıymetli. Tüm bunlara paralel olarak, kitlesel olmasa da queerler de dahil olmak üzere toplumun farklı katmanlarına karşı daha duyarlı olan çağdaş sanat var. Queer kimlik kendine edebiyatta, elektronik müzik ortamında, kültür ve sanatın diğer alanlarında yer buluyor.
Kitabınızda queerler için güvenli alanlara değinmişsiniz. Ermenistan’ın queer dostu alanları varsa, buralar nereler? Ermenistan’ın veya daraltacak olursak başkenti Yerevan’ın kamusal alanları ne denli queer dostu?
Ermenistan’da yaşayan queerleri daha fazla hedef almamak ve tehlikeye atmamak bizim için çok önemli, bu amaçla queer/queer dostu mekânları haritalandırmaktan kaçındık. Bunlar elbette var ve topluluk içinde biliniyorlar. Elbette bu alanların ne denli güvenli oldukları ve genel olarak ‘güvenliği’ nasıl tanımladığımız başka bir konu. Görüşmecilerimizden bazıları elektronik müzik kültürünün var olduğu yerlerin kendileri için güvenli olduğundan bahsetmişti, bazıları ise queer topluluğa ait mekânlardan, kendi evleri veya sevdiklerinin evlerinden söz etmişti. Queerlerin ‘tuhaflıklarını’ özgürce ifade edebildikleri yerler çok çeşitli
‘Devrim’ olarak adlandırılan iktidar değişikliğinden sonra bu durumda bir değişiklik var mı?
Devrime gelirsek, kendini ifade etme özgürlüğü açısından queer topluluğu için belirleyici olduğunu belirtmek gerekir. Genel olarak toplumun tutumunda bir değişiklik beklentisi de vardı, ancak bazı katılımcılar, devrimden yıllar sonra müteakip savaşın, sivil toplum tarafından yapılan çalışmaların sonuçlarını bir şekilde geriye ittiğini belirtiyor. Militarizm nedeniyle halk arasındaki ataerkil görüş ve tutumlar daha da keskinleşti.
Kültürel ve Toplumsal Anlatılar Laboratuvarı [CSN Lab] nedir?
Kültürel ve Sosyal Anlatılar Laboratuvarı [CSN Lab] çağdaş, kültürel ve sosyal meseleleri inceleyen bir grup bağımsız araştırmacı, sanatçı ve kültürel figürü bir araya getiren bir platform. Faaliyetimizin ana alanları bellek, kültürel haklar, somut ve somut olmayan kültürel miras, çokkatmanlı/karmaşık geçmiş ve sömürgecilik, kentsel ve kamusal alanlar, barış içinde bir arada yaşama. Tüm çalışmalarımızın iki ana amacı var: Karmaşık geçmişimizi daha şeffaf hale getirmek ve demokrasi ve özgürlüğe dayalı bir kültürel ortam yaratmak.