Gezi Davası'nda cuma günü başlayan karar duruşması bugün bitti. Mahkeme, tutuklu yargılanan Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye ise bu suça yardımdan 18 yıl hapis cezası verildi ve tutuklama kararı çıkartıldı. Karar yurtiçi ve yurtdışında tepki gördü.
İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde geçtiğimiz cuma günü görülmeye başlanan Gezi Direnişi Davası'nın karar duruşması bugün tamamlandı. Mahkeme, 4,5 yıldır tutuklu olan iş insanı Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye 18’er yıl hapis cezası veren mahkeme, tutuklanmalarına karar verdi. Mücella Yapıcı ve Can Atalay'ın duruşma salonunda tutuklanmak istenmesine ise Atalay "yakınlarımızla vedalaşmak itiyoruz" diyerek tepki gösterdi.
Karar salonda da büyük tepkiye neden oldu. Karar sonrası yargınananlardan, “Ne kararı, ne kararı. Tanımıyoruz" sesleri yükseldi. "Bu daha başlangıç”, "Gün gelecek AKP halka hesap verecek" sloganları yükseldi.
Mahkeme heyetine seslenen Mücella Yapıcı, “8 çocuğun yanında benim 18 yıl yatmamın ne anlamı var. Vız gelir tırıs gider” dedi.
Gezi Parkı Davası'nda 18 yıl hapis cezası verilen Çiğdem Mater'in duruşma için Türkiye'ye geldiği öğrenildi. Mahkeme, Mater'i 'kaçma şüphesi var' diyerek tutukladı.
Dava savcısı celse arasında mütalaasını açıklamış, Osman Kavala ve Mücella Yapıcı'nın "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edilirken, 6 sanığın ise "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım etme" suçundan 15'er yıldan 20'şer yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
Duruşma sırasında Hakan Altınay'ın avukatı Tora Pekin, üye hakimin daha önce AK Parti’den milletvekili aday adayı olduğunu belirterek, yargılamanın bir anlam ifade etmediğini söyledi. Murat Bircan'ın bu davadaki hakimlik görevini kabul etmemesi gerektiğini söyledi. Mahkeme başkanı Mesut Özdemir'in savcı Edip Şahiner'e görüşünü sorması üzerine savcı "Takdir mahkemenin" dedi. Mahkeme heyeti, üye hakim Murat Bircan'ın davadan çekilmesi talebinin "davayı uzatmaya yönelik bir talep olduğuna" karar vererek talebi reddetti.
Kararını açıklayan mahkeme Osman Kavala'ya "Hükümeti kaldırmaya teşebbüsten" ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Kavala "Casusluk" suçlamasından beraat etti.
Davada Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi'ye 18’er yıl hapis cezası verildi. Mahkeme bu isimlerin tutuklanmasına karar verdi.
Dava avukatlarından Akçay Taşçı, kararı üst mahkemeye taşıyacaklarını söyledi.
Tepkiler
ABD Dışişleri Bakanlığı, Gezi Parkı davasında Osman Kavala'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının "derin bir rahatsızlık ve hayal kırıklığı yarattığını" söyledi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada "Kavala'nın adil olmayan bir şekilde hüküm giymesi insan hakları, temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğüyle bağdaşmıyor. Türkiye'yi Osman Kavala'yı serbest bırakmaya davet ediyoruz. Türkiye'de sivil toplumun, medyanın, siyaset ve ekonomi alanındaki liderlerin yargı tarafından taciz edilmesinden büyük endişe duyuyoruz" ifadeleri yer aldı.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Osman Kavala'nın "Derhal tahliye edilmesi gerektiğini" ifade eden bir açıklama yaptı.
Baerbock, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin daha önce bu yönde verdiği kararı hatırlattı ve Türkiye'nin de bu karara uyması gerektiğini söyledi.
Avrupa Parlamentosu, Gezi davasında verilen hapis cezalarına sert tepki gösterdi.
Parlamento'nun Türkiye Daimi Raportörü Nacho Sánchez Amor ve AB-Türkiye Parlamento Delegasyon Başkanı Sergey Lagodinsky yaptığı yazılı açıklamada, ‘’Türk yargısı, bugün Osman Kavala'yı 'hükümeti devirmeye teşebbüs' ettiği iddiasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm ederken en kötü tahminleri doğruladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin bu üzücü kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarına açıkça aykırıdır ve Avrupa Konseyi'nde devam eden ihlal davalarında mutlaka sonuçlar doğuracaktır’’ dedi.
Kararın ardından bir açıklama yayımlayan Uluslararası Af Örgütü Avrupa Bölgesel Ofisi Direktörü Nils Muižnieks şunları söyledi: "Bugün, olağanüstü boyutlarda bir adaletsizliğe tanık olduk. Bu karar yalnızca Osman Kavala’ya, aynı davada yargılanan diğer kişilere ve ailelerine değil, Türkiye’de ve tüm dünyada adalete ve insan hakları aktivizmine inanan herkese yönelik yıkıcı bir darbedir."
Muižnieks “Mahkemenin kararı akla mantığa sığmıyor. Yargı yetkilileri, hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs gibi temelsiz suçlamaları destekleyecek herhangi bir kanıt sunmakta defalarca başarısız oldu. Bu haksız karar, Gezi Davası’nın yalnızca bağımsız sesleri susturma amacı taşıyan bir girişim olduğunu gösterdi” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabı Twitter konuyla ilgili paylaşım yaptı. Kılıçdaroğlu, "#Gezi direnişi; dayanışmaya, barışa, kardeşliğe ve demokrasiye adanmış bir millet hareketiydi. Ülkemize karabasan gibi çöken bu zorba ve hukuk tanımaz iktidar, maalesef hukuku ayaklar altına almaya devam ediyor… Az kaldı; bu zulme son vereceğiz ve adaleti yeniden tesis edeceğiz!" ifadelerini kullandı.
Gezi davasında hükmün açıklanmasını ardından Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önünde karar protesto edildi. HDP, CHP, TİP milletvekilleri kamuoyuna dayanışma ve mücadele çağrısı yaptı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, "Bu yol ayrımında karar verme zamanıdır; demokratik, özgür bir Türkiye mi istiyoruz yoksa biat eden yargısıyla, başını kaldırmayan göz teması bile mahkemede kuramayan yargıçlarıyla yargılanmaya devam etmek mi istiyoruz. Biz bunu hak etmiyoruz, Türkiye halkları bunu hak etmiyor. Her alanda her cenahta siyasi tutsaklara özgürlüğü sağlayacak. Bugün alınan arkadaşlarımız canlarımızdır, suçları Gezi Parkı'nın Gezi Parkı olarak kalmasıdır." dedi.
TİP Milletvekili Ahmet Şık da çetelerle iş birliği yapanların bu kararları direnmeyenlerden, ses çıkarmayanlardan aldıkları cesaretle aldıklarının söyledi. Şık, "Bugün burayı bu meydanı doldurabilseydiniz o kadar rahat karar veremeyeceklerdi" dedi. "İktidar zaten haysiyetsiz" diyen Şık, mücadele etmeyen muhaliflerin de haysiyetini kaybedeceğini söyledi. Şık, "İtiraz etmeyen herkes ama herkes bu kararın sorumlusudur. Bugünden sonra da yaşanacak her ihlalin sorumlusu bu sessizlik sarmalına teslim olmuş kendine muhalif diyenlerdir" ifadelerini kullandı.
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise davanın iddianamesinin sarayda yazıldığının ve hükmünün de sarayda verildiğini bugün sadece adliyede açıklandığını kaydetti. "Arkadaşlarımızı çok yakında davul, zurnayla, milyonlarla karşılayacağız" diyen Tanrıkulu, Türkiye'ye muhakkak demokrasiyi getireceklerini söyledi.
Taksim Dayanışması adına söz alan Akif Burak Atlar Ortada suçun unsurlarına dair herhangi bir kanıt bulunmamasına rağmen tutuklamalara tepki gösterdi. Atlar, "Bizler adalete inanan, demokrasiye inanan, hukukun üstünlüğüne inanan bu memleketin demokrasi güçleri olarak bu kararı reddediyoruz" dedi. Kararın siyasi olduğunun altını çizen Atlar, "Bu daha başlangıç mücadeleye devam" sloganına devam edeceklerini dile getirdi. Açıklama, "Her yer Taksim her yer direniş" sloganıyla sona erdi.
DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu da Gezi Parkı davasında çıkan kararlara tepki gösterdi.
Yeneroğlu, iş insanı Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen davada açıklanan hükmün usul ve esas yönünden hukuksuz olduğunu söyledi. Mustafa Yeneroğlu, "Gezi Davası olarak bilinen davada, Osman Kavala hakkında hukuksuzluk sarmalına son bir utanç daha eklenmiş ve Kavala daha önce beraat ettiği suç kapsamında bu defa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmıştır. Temelsiz ve trajikomik iddialar sonucunda verilen söz konusu karar, hukuki öngörülebilirliği ve hukuki güvenilirliği ortadan kaldırmakta, Anayasa’nın temel haklara ilişkin güvencelerini anlamsızlaştırmakta ve demokratik değerleri tahrip etmektedir" dedi.
(Ajanslar, Bianet, GazeteDuvar)