80'li yıllarda Avrupa'ya göçen 2.845 Süryani ailesinin 91'i geri döndü. Dönenler mutlu. Dönüşün önündeki en önemli engel ise güvenlik değil altyapı sorunları. Bunlar hallolursa daha pek çok ailenin geri döneceği konusunda hemfikirler...
Süryaniler yaklaşık 5 bin yıl Mardin, Şırnak ve Batman’ı kapsayan ‘Turabdin’ bölgesinde yaşadı. Ne var ki 1980’li yıllardan başlayarak bölgede hâkim olan çatışma ortamı yüzünden Turabdin, 2.845 Süryani ailesini göç verdi. Ancak 2000’li yıllarla birlikte Süryanilerin memleket özlemi baskın geldi ve bu ailelerden 91’i geri döndü. Pek çok aile de tatillerini geçirmek için ağırlıklı olarak yaz aylarında vatanlarının yolunu tutuyor.
Radikal'deki habere göre bölgede umut verici şeyler de oluyor. Mardin’de, Müslüman ve Hıristiyan nüfusun birlikte yaşadığı Anhil’de muhtarlık seçimsiz olarak Süryani Kenan Karataş’a verilmiş. İsviçre’de geçen 20 yılın ardından Şırnak’a dönen Papaz Saliba Erden oğlunu burada evlendirmiş.
İsviçre’den Şırnak’a
Süryanileri ‘kaçıran’, bölgede 1985-95 yılları arasında yaşanan ‘faili meçhul’ cinayetler olmuş. Bu dönemde 50’ye yakın Süryani’nin öldürülmesi göçü başlatan en önemli etmen. Ancak en az gitmek kadar dönmek de Süryaniler için sorun. Özellikle yabancı ülkede doğmuş çocuklar uyum sorunu çekiyor. 20 yıl İsviçre’de yaşadıktan sonra dönen Papaz Saliba Erden, bunu aşmak için modern evler inşa ettiklerini anlatıyor. Ancak ev ne kadar modern olsa da sonuçta kapıdan dışarı adım atınca Şırnak’ın bir köyüne çıkılıyor. Erden bu durumu, “Ev İsviçre, sokak köy” diye açıklıyor.
Aziz Demir ve ailesi ata toprağı Kafru’ya 2006’da döndü. Geri döndüklerinde köyde kimse yaşamıyordu. Önce “yasak bölge” olan köy arazisini diplomasi yoluyla serbest hale getirdi. Sonra evini inşa etti. Elektrik çektirdi, kuyu açtırdı. Bu arada köyün nüfusu 13 aileye çıktı.
Devlet ve PKK arasında ezildikleri için 1985’te memleketini terk etmek zorunda kaldığını belirten Demir, “Benim toprağım, tarihim burada. Terk ettik ama şartlar müsait olunca döndük” diyor. Demir’in biri 18, diğeri 21 yaşında iki çocuğu var. Avrupa’da doğup büyüdükleri için zorluk çektiklerini ama sorunun aşıldığını söylüyor.
Korucular köye el koymuş
1984’te Şırnak’tan İsviçre’ye giden Saliba Erden’in de göç gerekçesi şiddet olayları ve birdenbire başlayan Süryani ölümleri. Ancak Erden, 2004’te eşi ve üç çocuğuyla 20 ailenin yaşadığı Şırnak’ın idil İlçesine bağlı Basibrin Köyüne geri döndü. Erden, “Gelişimiz köye moral oldu. Gitmek isteyenler vazgeçti. 7 senenin sonunda iyi bir duruma geldik. 15 ev yeniden inşa edildi. 17’sine tadilat yapıldı” diyor. Erden ve ailesini de en çok zorlayan etmen bölgenin geri kalmışlığı. Erden, kızının eğitim zorlukları yüzünden Almanya’ya döndüğünü anlatıyor: “Burada kızlar için okumak zor...” Erden, oğlunu da Şırnak’ta evlendirmiş. Köyün papazı da olan Erden, altyapı sorunlarından yakınıyor. Kaymakamlık girişimiyle elektrik ve su gibi konularda gelişme olmuş, ama kanalizasyon ve yol için ümitli değiller. Erden’e göre daha pek çok Süryani dönmek istiyor. Ancak güvenlik sorunları yüzünden hâlâ korkuyorlar. Erden, “Biz burada olanlar korkmuyoruz. Çünkü Süryanilere direkt tehdit yok” diyor. Yine de 2 kilometre ötedeki bir başka köye geçmişte korucuların el koyduğunu hatırlatıyor: “Vali onları zorla çıkardı. 7 sene oldu. O köyden çıkan korucular halen bizimle hoş beş gitmez, iyi bakmaz.”
Seçimsiz muhtar
Tuma Çelik de kesin dönüş yapanlardan. O da göç gerekçesini 1980’li yıllarla birlikte başlayan ‘yaşamsal’ sorunlar olarak gösteriyor. 2010’da Anhil’e dönen Çelik, uzun süre işlenmeyen toprakları ve köye yerleşenler yüzünden zorluklarla karşılaşmış ve ‘mahkeme kapılarında uğraş’ vermiş. Döndüğüne pişman değil. Ancak evlerin büyük bölümünün yıkık veya bakımsız, yolların bozuk ve karanlık olması, kanalizasyon sistemi olmaması gibi sorunlardan şikâyetçi. Kültürel olarak da çeşitli sorunlar yaşadıklarını söylüyor.
Kenan Karataş 1965’te kendi isteğiyle Anhil’den İstanbul’a göçmüş. Bölgedeki olaylar nedeniyle 1990-97 arası Anhil’e hiç gelememiş. 2006’da önceki muhtarın ölümü üzerine Müslüman ve Hıristiyan köy halkı muhtar yapma sözüyle Karataş’ı çağırmış. Karataş, “Eskiden gelemiyorduk. 90-97 arası sıkıntılar vardı. Cemaatten arkadaşlar zayi oldu. Ama şimdi sorunlar çözülmeye başladı” diyor.
Yazın Süryani nüfusun 100 aileye çıktığını anlatan Karataş, 500’e yakın kış nüfusunun çoğunlukla Müslüman olduğunu belirtiyor. Karataş, Türkiye için birlikte yaşama örneği verdiklerini söylüyor ve muhtarlığın kendisine verilmesini buna kanıt olarak gösteriyor: “Beni niye muhtar yapsınlar ki başka türlü olsa...”
AZİZ DEMİR: İki ateş arasında kalıp 1985’te köyümüzü terk etmiştik ama şartlar müsait olunca döndük. Benim tarihim burada.
KENAN KARATAŞ: 1990-97 arasında sorunlar vardı. Cemaatimizden arkadaşlar zayi oldu. Ama şimdi sorunlar çözülmeye başladı.
TUMA ÇELİK: Döndüğüme pişman değilim. Ancak topraklarımızın uzun süre işlenmemiş olması ve evlerin bakımsızlığı sorun.
Büyük göç 50’lerde başladı
Arami kökenli Hıristiyan bir halk olan Süryaniler, Hz. İsa’nın da dili olan Aramice (Süryanice) konuşuyor. 1963’ten beri Şam’da bulunan Patrikliğe bağlı yaklaşık 5,5 milyon Ortodoks Süryani var. Katolik Süryaniler, Maruniler, Melkitler, Keldaniler vb. olmak üzere toplam Süryani nüfusun da 20 milyonu aştığı sanılıyor. Türkiye’de 17 bini aşkın Süryani’nin büyük çoğunluğu İstanbul’da. İstanbul’daki Süryani nüfus, Bizans’a dayanmakla birlikte, 1950’lerde başlayarak 1980’lerde hız kazanan Güneydoğu’dan göç ile oluşmuş.
Hollanda Büyükelçiliği’nin desteği ve Avrupa Süryaniler Birliği (ESU) yardımıyla, Güneydoğu (Turabdin) Süryani Kültür ve Dayanışma Derneği’nin yürüttüğü “Çokkültürlü Yaşamda Süryaniler ve Mülkiyet Hakkı” başlıklı projenin verilerine göre Süryani toprakları, ‘işgal’, ‘tapu-kadastro’, ‘yanlışlık’ gibi nedenlerle el değiştirmiş durumda. Arazilerin bir kısmını devlet ‘Hazine malı’ ve ‘ormanlık alan’ sayarken korucu ve komşunun işgal ettiği topraklar da Süryaniler için büyük sorun. Kayıpların en çok vurduğu kesim, köylerde yaşayan Süryaniler.