YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

TÜİK ve enflasyon

Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesi doğrusu epey ses getirdi. İktidar cephesinden Kılıçdaroğlu’na yönelik sert eleştiriler gelse de enflasyon oranlarının açıklanandan daha yüksek olduğu konusunda, kamuoyu büyük ölçüde zaten hemfikir. Tüm bunlar yaşanırken bir başka gelişme de İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) cephesinde yaşandı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından, İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) son bir yılda İstanbul’daki fiyat artışlarını gösteren tablolarını paylaştı.

Döviz kurundaki dizginlen(e)meyen yükseliş, hayat pahalılığı, enflasyon oranları gündemdeki yerini doğal olarak korurken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 3 Aralık’ta Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) binasına yapmak istediği ani ziyaretle yepyeni bir polemik yaşandı geçen hafta. 

TÜİK her ayın 3’ünde hem geride kalan ayın, hem de 12 ayın enflasyon oranlarını açıklıyor. Bu ay da öyle oldu ve 3 Aralık’ta TÜİK yeni oranları açıkladı. TÜİK’in enflasyonu bilerek düşük gösterdiği yönündeki eleştiriler artmışken, tüm dikkatler bu açıklamaya dönmüştü. TÜİK’e göre yıllık enflasyon %21,31’di. Bu oran elbette kimseye inandırıcı gelmedi.
Kılıçdaroğlu da, enflasyonun açıklanmasından kısa süre sonra Twitter’dan yaptığı paylaşımda “TÜİK’ten randevu istedim, vermediler. Saat 11:00’de geliyorum, haberiniz olsun” diye yazdı. Kılıçdaroğlu ve heyeti, TÜİK’in Ankara’daki merkezine, söylediği saatte gitti. Ancak görevliler, randevu verilmediği için kapıyı açmak istemedi. CHP heyeti ısrarcı oldu ama ikna edemedi. Bu kez Kılıçdaroğlu, kapının önünde toplanan gazetecilere bir açıklama yaptı ve şunları söyledi: 

“Devletin bilgileri, devletin sahip olduğu bilgiler ana muhalefet partisiyle paylaşılmıyor. Kapılar kapanıyor. Böylesine bir tabloyu cumhuriyet tarihinde hiç görmedik. (...) Burası, enflasyon oranlarını açıklıyor. Bugün açıklanan rakamlar güven vermiyor. Milyonlarca işçinin hakkını korumak, emeklinin hakkını, memurun hakkını korumak benim temel görevimdir. Eğer TÜİK, rakamları küçültüyorsa, memura daha az vereceğim, işçiye daha az vereceğim anlamına geliyor. Ben sessiz kalırsam, o zaman ben niye siyaset yapıyorum? Buraya gelişimin nedeni, milyonların hakkını savunmak. Bu verileri nereden aldınız diye soracaktık.”

Kılıçdaroğlu’nun bu hamlesi doğrusu epey ses getirdi. İktidar cephesinden Kılıçdaroğlu’na yönelik sert eleştiriler gelse de enflasyon oranlarının açıklanandan daha yüksek olduğu konusunda, kamuoyu büyük ölçüde zaten hemfikir. Tüm bunlar yaşanırken bir başka gelişme de İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) cephesinde yaşandı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından, İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) son bir yılda İstanbul’daki fiyat artışlarını gösteren tablolarını paylaştı.

Bu tablolarda, piyasa araştırması için, 3 bin farklı noktadan 321 ürünün fiyatının toplandığı ve araştırmaya hangi ürünlerin dâhil edileceğinin, 2020 yılında 1600 haneyle yapılan mülakatlardan çıkan sonuç doğrultusunda belirlendiği ifade ediliyor.

Buna göre, İstanbul’daki yaşam maliyeti bir yılda %50,18 oranında artmış. Bir yıl içinde konut kiralarının %71,43, ayçiçeği yağının %137,59, buğday ununun %109,14, LPG’nin %102,72, tuvalet kâğıdının %90,75, toz şekerin %90,71, yumurtanın %40,21 zamlandığı belirtiliyor.

Açıkçası, bu oranlar yaşadığımız hayat pahalılığını çok daha gerçekçi biçimde özetliyor. TÜİK’in enflasyon oranları şu açıdan önemli: Birçok alanda maaş artışları bu orana göre hesaplanıyor. Dolayasıyla, bilhassa dar gelirlilerin ve emeklilerin bu orana göre önümüzdeki ay alacakları artış, enflasyonun hayli gerisinde kalacak. Yani hayat pahalılığı birçok kesim için daha da katlanılmaz hale gelecek. Hükümetin bu düşük faiz politikasında neden ısrar ettiğini gerçekten anlayamıyor insan. Kendi kendimize yarattığımız bir krizin ortasındayız. 

Ali Ertem’in ardından
Üzücü haberi 5 Aralık günü aldık. Almanya’nın Frankfurt kentinde yaşayan Ali Ertem’i Covid nedeniyle kaybettiğimizi öğrendim. Uzun yıllar önce (1964 yılında) işçi olarak çalışmak üzere Almanya’ya yerleşen Ali Ertem, bilhassa azınlık hakları ve soykırımlarla yüzleşme gibi konularda sınırlı bir arkadaş grubuyla çalışıp didinen, Frankfurt’a yolu düşen Ermenilere, demokratlara evini ve kalbini açan, nadir bulunur insanlardan biriydi. Soykırım Karşıtları Derneği’ni kurmuştu. Bir seyahatimde onunla ve ailesiyle tanışma, sohbet etme imkânı bulmuştum, sofrasında beni de ağırlamıştı. Bu konularda nasıl çalıştığına, uğraştığına tanık olmuştum. Çok üzgünüm. Ailesine ve sevenlerine sabır dilerim. Yeri gerçekten de dolmaz.