İran - Ermenistan ilişkileri

Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı Dr. Hatem Cabbarlı tarafından yazılan makalede İran ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin iyi olmasına anlam verilemiyor... Oldukça taraflı bir dille yazılmışmış makaleyi bilgilendirme amaçlı paylaşıyoruz; 'Ermenistan 1991’de bağımsızlığını ilan ettikten sonra sınır komşusu olan devletlerden sadece İran İslam Cumhuriyeti ile iyi ilişkiler içerisindedir.'

 

Bağımsızlık sonrası Ermenistan Azerbaycan topraklarının %20’sini işgal etmiş, Gürcistan’ın Ahılkelek (Cevaheti) bölgesinde yaşayan Ermenileri devlete karşı örgütleyerek ayrılıkçı taleplerini desteklemiş, Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı ile suçlamış, Avrupa ve ABD’de sözde Ermeni soykırımının yerel ve ulusal parlamentolar tarafından tanınması yönünde başarılı propaganda çalışmaları yapmıştır. İran’a gelince ise durum tamamen farklıdır. Ermenistan İran’ı ‘pencere’ olarak görmüş ve bu ‘pencere’ her zaman Ermenistan’a temiz hava akımını sağlamıştır.

İran adından da belli olduğu gibi İslam Cumhuriyetidir ve İslami kurallara göre yönetildiği iddia edilmektedir. Ama İran’ın Ermenistan ve Azerbaycan politikası değerlendirildiğinde İslami kuralların kesinlikle söz konusu olmadığı, bu ülkelere yönelik reel politik anlayışı çerçevesinde siyaset hayata geçirdiği görülmektedir.

Son zamanlarda İran ve Ermenistan arasında resmi ziyaretlerin sıkça yapıldığı bilinmektedir. İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejat’ın 23 Aralık 2011’de Ermenistan’ı ziyaret etmesi 2011 yılının son ziyareti olmuştur. Ziyaret zamanı Ahmedinejat Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkısyan, Başbakan Tigran Sarkisyan ve Parlamento Başkanı Samvel Nikoyan ile görüşmüştür. Görüşmelerde iki ülke arasında ekonomik, siyasi, güvenlik ve ticari meseleler ele alınmış, Aras Nehri üzerinde hidroelektrik santralinin, demiryolu hattının inşa edilmesi, taraflar arasında üçüncü elektrik hattın çekilmesi, tarım, turizm, kuyumculuk alanında ve ilaç sanayisinde işbirliğinin geliştirilmesi ve başka konular müzakere edilmiştir. Ahmedinejat iki ülke arasındaki ilişkileri değerlendirirken, ‘Ermenistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra bizim işbirliğimiz her geçen gün bir az daha genişlemektedir. Biz aynı kültürün taşıyıcılarıyız; halklarımız arasında adalet, hümanizm ve dostluk yüksek değerlendirilmektedir. Bu gün ilişkilerimizi engelleyecek hiç bir şey yoktur.’ diyerek İran İslam Cumhuriyeti’nin gerçek yüzünü bir daha göstermiştir. İslam Cumhuriyeti ve Hıristiyan Ermenistan nasıl olurda aynı kültürün taşıyıcıları olur? Yoksa Ahmedinejat İslam dinini bir kenara bırakarak Farslar arasında Türklerle ilgili meşhur olan bir ‘Biz sizinle din, Ermenilerle kan kardeşiyiz’ ifadesini mi ima etmiştir? Ahmedinejat Farsların ve Ermenilerin ari ırk mensupları oldukları iddiasını mı destekliyor?

Ahmedinejat daha sonra ağzındaki baklayı çıkarmış ve ‘Ben, dünyada hiç kimsenin Ermenistan ve İran arasında haritayı değiştiremeyeceğini söyledim. Biz komşu ve akrabayız; çıkarlarımızı ortaklaşa ileriye götürebilmek için birlikte hareket etmeliyiz. İşbirliğimizi sınırlayacak hiç bir şey yoktur.’ demiştir. Burada Türklerin ‘Bayram değil, seyran değil, niye öptün enişte beni?’ atasözünü hatırlamak yerinde olur. Bölgede Ermenistan’ın haritasını değiştirmek isteyen güç var mı ki Ahmedinejat bu ifadeyi kullanmıştır? ‘Komşu’ ifadesini anlamak mümkün olabilir ama ‘akraba’ kelimesini anlamak için yukarıda ifade edilen Farsların ve Ermenilerin ari ırka mensup oldukları iddiasını hatırlamak gerekir. Yoksa Ahmedinejat da Rusya gibi Ermenistan üzerinde ağabeylik taslamaya çalışmaktadır? Yani size saldıran olursa arkanızdayız mı demek istemiştir?

İran ABD ve İsrail karşısında kendi arkasını kollayamadığı halde Ermenistan’ı mı savunacak? Her geçen gün yeni ambargolarla karşı karşıya kalan, ekonomisi iflas etmek üzere olan para birimi rialın son bir kaç günde dolar karşısında rekor düzeyde değer kaybetmesini mi unuttular Farslar? Yoksa İran, ABD ve İsrail karşısında her gün bir az daha köşeye sıkıştırılınca Ermenistan’a ağabeylik taslayarak kendisini siyasi psikolojik açıdan tatmin etmeye mi çalışıyor?
18 Kasım 2011’de BM’de yapılan toplantıda Suudi Arabistan diplomatının öldürülmesi ile ilgili İran’ın suçlandığı zaman Ermenistan’ın BM kararının aleyhine oy kullanması mıdır acaba? İran buna karşılık Ermenistan’a şükranlarını bildirmekte fazla geç kalmış sayılmaz.

Ahmedinejat’ın Ermenistan ziyareti zamanı oturduğu koltuk soğumadan, İran İslam Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı Mustafa Muhammet Nacar’ın Ocak ayı ortalarında Ermenistan’ı ziyaret edeceği açıklandı. Nacar, iki ülke arasında güvenlik, sınır ticaretinin genişlendirilmesi, ekonomik ve kültürel işbirliği konularını müzakere edecek.

İran-Ermenistan arasındaki ilişkiler balayı dönemini yaşarken, İran dini liderleri Azerbaycan’a karşı psikolojik savaş açmış durumdalar. Havadan sudan bahanelerle Azerbaycan’ın içişlerine müdahale eden ‘İslam alimleri’ Azerbaycan’da dine karşı baskı yapıldığını iddia ederek iki ülke arasındaki ilişkileri gerginleştirmekten çekinmiyorlar. Son olarak 4 Ocak 2012’de Ayetullah Nasir Mekarim Kum’da bir camide yaptığı konuşmada Şiilerin Azerbaycan’da zalimlerin baskısı altında yaşadığını ifade ederek Azerbaycan Hükümeti’ni suçlamıştır.

Acaba Ayetullah Nasir Mekarim Dağlık Karabağ Savaşı’nda Ermeniler tarafından katledilen 35 bin Azerbaycan Türkünün, Hocalı’da soykırıma maruz kalan sivil insanların, yaklaşık bir milyon göçmenin de şii olduğunu bilmiyor mu? Bu insanların Hıristiyan Ermeniler tarafından katledildiğini anlamayacak kadar saf veya anlaksız mıdır?

Acaba Ayetullah Nasir Mekarim Kuran-ı Kerim’in Maide Suresinin ‘Ey iman edenler, Yahudi ve Hıristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez.’ 51. ayetini okumamış mıdır?

Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı

http://www.1news.com.tr/yazarlar/20120106021451649.html

 

Kategoriler

Güncel Türkiye