YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Mevzu Ermenistan olunca (2)

Acaba TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu raporunu tashih etme ihtiyacı hisseder mi? Bunu herhâlde yapması gerekir, zira raporun başlığı yanlış bir hükme dayanıyor. Ve raporun tarihe bu şekilde geçmesi hayli mahzurlu.

Geçen yıl Eylül ayında Ermenistan-Azerbaycan Savaşı başladığında yazdığım yazıya aynı başlığı koymuştum. Şöyle demiştim: “Azerbaycan saldırıyı Ermenistan’ın başlattığını öne sürse de gerek Türkiye medyasının sınırda hazır vaziyette beklemesi, gerekse Azerbaycan’ın tüm sınır hattında çok hızlı bir saldırı başlatması durumun pek de öyle olmayacağının göstergesi.” (27 Eylül 2020, Agos)

Şöyle devam etmiştim: “Ancak TRT , Anadolu Ajansı ve Türkiye medyasının ‘Ermenistan Azerbaycan’a saldırı başlattı’ yönündeki haberi, kimi bağımsız haber mecraları da dahil olmak üzere Türkiye’de hemen kabul gördü. Birçok site gelişmeleri bu pencereden vermeyi tercih etti.”

Ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasına dikkat çekmiştim: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ‘Azerbaycan’a yönelik saldırılarına bir yenisini ekleyen Ermenistan, bölgede barışın ve huzurun önündeki en büyük tehdit olduğunu bir kere daha göstermiştir’ diyor.”

Bunları niye hatırlatıyorum? Çünkü Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, geçen hafta CNN Türk televizyon kanalına verdiği röportajda şöyle dedi: 
“Müzakereler 30 yıl sonuçsuz kalırsa, bu meselenin dondurulma süreci devam ediyor demektir. Elbette bu duruma asla katlanmak niyetinde değildik. (…) Sözlerim gerçekleşti ve Azerbaycan Kurtuluş Savaşı’nı başlattı.”

Bu sözlerle, geçen yılki savaşı Azerbaycan’ın başlattığı kesinleşmiş oldu. Bu çok önemli, zira Türkiye medyası ve siyasetçileri, savaşı Ermenistan’ın başlattığı yönünde bir argüman kurarak, savaş boyunca ülkedeki Ermenistan ve Ermeni düşmanlığını bir anlamda körüklediler. Bilhassa sosyal medyadaki nefret söylemi çığırından çıkınca “Türkiye’deki Ermeni vatandaşlarımızla sorunumuz yok” deseler de “Ermenistan saldırganlığı” söylemini sürdürdüler ve böylece Türkiye’de bu konudaki hâkim görüş böyle şekillendi. Bu görüşe mesafeli bakan yayın organlarının sayısı ne yazık ki çok çok azdı. 

Peki, Aliyev’in son sözleri Türkiye siyasetinde ve medyasında bu yönüyle karşılık buldu mu? Hayır. Azerbaycan’ın galibiyetinden sonra, Türkiye ve Azerbaycan açısından savaşı kimin başlattığı gayet önemsiz bir ayrıntı hâline geldi. Zaten söz konusu galibiyet olmasaydı Aliyev de herhâlde bunları söylemez, “Ermenistan saldırganlığı” söylemi tüm hızıyla devam ederdi. 

Kamuoyu işte böyle şekilleniyor. Şunu da hatırlatmak gerekir ki savaşla ilgili hak ihlallerini incelemek üzere TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde bir araştırma komisyonu kurulmuş ve bu komisyon, bulgularını 15 Nisan 2021’de bir basın toplantısıyla duyurmuştu. Raporun başlığı “Ermenistan’ın Azerbaycan’a Saldırması ile Başlayan Gerilim ve Çatışma Sürecinde Yaşanan Hak İhlalleri ve Türkiye’deki Ermeni Vatandaşlarımızın Durumu Alt Komisyonu Raporu”ydu.

Raporu basın toplantısıyla tanıtan AKP Bursa milletvekili Hakan Çavuşoğlu, toplantının bir yerinde şunları söylemişti: “Heyetin gözlemler sonucunda ulaştığı ana bulgu, Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırmasıyla başlayan gerilim ve çatışma ortamının (Türkiye’deki) Ermeni cemaatini psikolojik olarak bir nebze de olsa gerilim ve kaygı içine sokmasıdır (…) Her türlü medya kanallarında Ermeni toplumuna dönük şiddet ve nefret dili ciddi bir rahatsızlığa neden olmuştur.” 

Neden acaba? Bütün bir siyaset ve medya dünyasında “Ermenistan saldırganlığı” başlıklı/içerikli haber, yorum ve açıklamalardan geçilmezken, olup bitenin nihayetinde bir savaş olduğu hesaba katılmayarak sadece tek bir tarafın (Azerbaycan) haberlerine yer verilirken, Türkiye’deki Ermeni toplumunun gerilim ve kaygı içinde olmasından daha normal bir durum olabilir mi?

Bilemiyorum, acaba TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu raporunu tashih etme ihtiyacı hisseder mi? Bunu herhâlde yapması gerekir, zira raporun başlığı yanlış bir hükme dayanıyor. Ve raporun tarihe bu şekilde geçmesi hayli mahzurlu. 

Bitirirken şunu da eklemek gerek: Savaş bitti ancak sınırda gerilim dinmedi. Ermenistan, Azerbaycan Ordusu’nun sınır hattında tansiyonu sürekli olarak yükselttiğini ve Ermenistan tarafına ateş açtığını söylüyor. Söz konusu açıklamalara göre, bu saldırılarda Ermenistan ordusu kayıplar da veriyor. Karşılık verildiğinde, Azerbaycan Ordusu’nda da kayıplar yaşanıyor. Ancak Türkiye siyaseti ve medyası hâlâ, Azerbaycan Ordusu’nda kayıp yaşandığında bunu haberleştirirken Ermenistan’ın kayıplarını görmezden geliyor. 

Kayıplar arasında ayrım yapmıyoruz elbette. Ancak böylesi bir tek taraflı bakışın nelere yol açtığı da ortada.