Demokrasi Konferansı'ndan izlenimler

“Nihayet yaptık, bu konferans çok büyük emek ve umutla gerçekleştirildi” diyen Rıza Türmen, devamla, “Bugün neden buradayız? Çünkü susmaya dayanamıyoruz, onun için buradayız. Adaletsizliğe, baskıya, sömürüye, eşitsizliğe daha fazla dayanamadığımız için buradayız" diye konuştu.

ESRA ÇİFTÇİ

24 Haziran günü Yenikapı Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde geniş katılımlı Demokrasi Konferansı yapıldı. 
Konferansa giden süreç,  Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen’in Demokrasi İçin Birlik Meclisi üzerinden dile getirdiği ve medya üzerinden de yaptığı önerinin, çeşitli demokratik kurum ve kişiler tarafından heyecanla karşılanması üzerine başladı. 

Konferansın amacı, “Özgürlük, eşitlik, demokrasi talepleri ile işsizliğin, yoksulluğun görülmemiş boyutlara geldiği, eşitsizliklerin kabul edilemez bir düzeye ulaştığı ülkemizde, ezilen kesimlerin hak taleplerini, ‘ekmek’, ‘adalet’, ‘özgürlük’ başlığı altında birleştirecek ve eşgüdüm halinde birlikte hareket etmelerine zemin hazırlayacak bir konferans” olarak tanımlandı. 

Demokrasi Konferansı’nın çağrıcıları arasında Ahmet Türk, Canan Arın, Celal Fırat, İhsan Eliaçık, Genco Erkal, Melda Onur, Murathan Mungan, Nejla Kurul, Öztürk Türkdoğan, Rıza Türmen, Şebnem Korur Fincancı, Tarık Ziya Ekinci ve Zülfü Livaneli bulunuyordu. 

Konferansın açılış konuşmasını Rıza Türmen yaptı. Konuşmasında, “Demokrasi Konferansı’nın hakları gasp edilmişlerin, dışlanmışların, ezilmişlerin, iş aş ve ekmek arayanların sözcüsü olduğunu “söyledi. 

 “Nihayet yaptık, bu konferans çok büyük emek ve umutla gerçekleştirildi” diyen Türmen, devamla, “Bugün neden buradayız? Çünkü susmaya dayanamıyoruz, onun için buradayız. Adaletsizliğe, baskıya, sömürüye, eşitsizliğe daha fazla dayanamadığımız için buradayız. Türkiye’deki hakların ileri sürüleceği kanallar kapalıdır. İktidar, kamusal alanları iyice daraltmıştır. Bu konferansın amacı bu kanalları açmak, sesi duyulmayanların sesini duyurmaktır. Öte yandan bütün hak taleplerini bir demokrasi programında birleştirmek ve ülkeyi toplumu yeniden inşa edecek bir toplumsal hareket başlatmaktır. Yeni bir toplum, yeni bir Türkiye inşa etmek, yeni bir demokratik anayasa inşa etme işidir” dedi. 

Türmen, konuşmasında, “bu toplantının bir son değil, bir başlangıç” olduğunu vurguladı. “ Türkiye’de siyasette yeni bir kanal açmayı amaçlıyoruz. Siyasetin aktörlerini değiştirmeyi hedefliyoruz. Halkın siyasetin öznesi olduğu yeni bir siyaset anlayışı geliştirilmelidir” dedi. 

Demokrasi Konferansı bileşenleri çeşitli toplum kesimlerini temsilen, farklı gruplardan oluşuyor. Bu 21 alan sırasıyla hazırladıkları bildirgeleri sundular. Bu alanlar, kadın, bilim-akademi, engelliler, emek, lgbti, ekoloji, halklar-inançlar, çocuk, basın özgürlüğü, hak örgütleri, gençlik, mülteci-göçmen, hukuk-adalet, sanat, ekonomi, sağlık, KHK’lılar, üretici köylü-tarım, eğitim, esnaf, yerel demokrasi. 

Konferansa konuşmacılar arasında üç kişi damgayı vurdu diyebilirim. Gülsüm Elvan, Emine Şenyaşar  Melek Çetinkaya. 
Gülsüm Elvan, Gezi direnişinde evden ekmek almaya giderken, polis tarafından atılan göz yaşartıcı gaz kapsülünün başına isabet etmesi sonucu ölen Berkin Elvan’ın annesi.

Urfa’da AKP'li İbrahim Halil Yıldız'ın koruma ve yakınlarının saldırısı sonucu eşi ve iki oğlunu yitiren Emine Şenyaşar adalet çağrısını yineledi, tüm Konferans bileşenlerine dayanışma çağrısında bulundu.

Silivri Cezaevi’nde bulunan askeri okul öğrencisi oğlu Furkan Çetinkaya dahil tüm askeri okul öğrencilerinin adil yargılanması için 5 yıldır eylem yapan anne Melek Çetinkaya, Ankara’da AKP il binası ve İnsan Hakları Anıtı önünde yaptığı eylemlerle biliniyor. Demokrasi Konferansında yaptığı konuşma sırasında “Acılarımız, korkularımızdan daha büyük” dedi ve alkış aldı. 

Konferansta İzmir HDP il binasında katledilen Deniz Poyraz’ın annesinin videosu da yayınlandı. 

Konferansın sonunda sonuç bildirgesi okunurken sahne kalabalıktı.  Bildirge okunurken katılımcılar bir yandan alkış tuttular, bir yandan da “ekmek, adalet, özgürlük” dediler. 

Konferans başından sonuna  kadar sorunsuz geçti. Konferansa katılanların yarısı gençti. 

Memleketin dört bir yanında, irili ufaklı hak mücadelesi verenler bir araya gelip, itirazlarını, tepkilerini, ekmek, özgürlük ve adalet taleplerini dile getirip, ülkeyi yeniden kuracak bir asgari program etrafında ortaklaşılacak, halkçı bir seçeneğin imkanını aradı.  

Konferans sonrası, ekmek adalet, özgürlük, demokrasi birlikteliğini bölge ve alan konferanslarıyla, buluşmalarıyla, çalıştay ve forumlarla bir söz ve eylem birlikteliği ile kökleştirmek ve kuvvetlendirmek gayesi dile getirildi. 

Türkiye tüm yetkilerin tek elde toplandığı, bunu dengeleyecek hiçbir mekanizmanın bulunmadığı otoriter bir rejimle yönetilmekte. Rejime ilişkin bir sürü tanım bulabiliriz ama tek bulamayacağımız tanım ise demokrasi.  Hukuk devletinin ortadan kalktığı, yargının tarafsız ve bağımsızlığından söz etmenin artık olanağının dahi olmadığı bir süreç yaşıyoruz. Hele ki basın özgürlüğünden söz etmek imkansızlaştı. Çok sayıda Kürt siyasetçi cezaevinde. Zengin ile yoksul arasındaki uçurum gittikçe büyüyor.  Ekolojik felaketler kapımızda. 

Demokrasi Konferansı  katılımcıları hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler gibi koşulları güvence altına alacak adımların atılmasına gereksinim olduğunu düşünüyorlar. Halkın doğrudan karar mekanizmalarının içinde olacağını savunuyorlar. Aşağıdan yukarı işleyen, halkı siyasetin seyircisi yerine siyasetin öznesi yapan katılımcı bir demokrasi öneriyorlar, yine katılımcı demokrasinin gerçekleşeceği yerin yerel yönetimler olduğunu düşünüyorlar. Kutuplaşmanın sona erdirileceği, daha demokratik, daha özgür, daha eşitlikçi bir Türkiye kurulacağını düşünüyorlar. 

Kategoriler

Güncel