"Marmara cevabını kendisi veriyor"

İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Ahsen Yüksek ile Marmara denizi ve çevresindeki yaşamı olumsuz etkileyen müsilaj/deniz salyası sorununu konuştuk. Ahsen Yüksek’in önerileri ve uyarıları Marmara denizi çevresindeki yerleşim alanlarında yaşayan herkesi yakından ilgilendiriyor

Marmara denizinde günümüzde yaşanan sorunun tanımıyla başlayalım. Kimisi ‘deniz salyası’ kimisi de ‘müsilaj’ diyor. Siz yaşanan sorunu nasıl tanımlıyorsunuz?

Denizleri en yakından tanıyanlar balıkçılardır. Onlar ‘deniz salyası’ diyorlar. Balıkçılar, yaşanan sorunun müsilajdan daha büyük bir sorun olduğunu, ağlarını kaldıramayacak kadar ciddi bir sorunla karşı karşıya olduklarını anlatmak için deniz salyası diyorlar. Ben de bunu deniz salyası olarak isimlendiriyorum. Bunu plankton olarak gören bilim insanları buna müsilaj diyorlar. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki denizanaları ve diğer jelimsi canlılar organik madde olarak zenginler; aşırı üreme dönemlerinde ortaya mukoz denilen salya benzeri bir yapı salgılıyorlar. Yüzeysel akıntılarla da su ortamında hareket ediyorlar. Bakteriler ve diğer canlılar tarafından da tüketiyorlar. Bu durum aslında canlı türleri için tehlike oluşturuyor. Körfez içlerinde ve kıyılarda yığılma yapıyor. Rüzgârın da etkisiyle tüm denize yayılıyorlar. Marmara denizinde yaşanan durum budur. 

Marmara denizinde günümüzde sizin deniz salyası olarak isimlendirdiğiniz bu durumun bu kadar yoğun şekilde görülmesinin nedenleri nelerdir? 

Marmara denizi günümüzde büyük bir baskı altında. Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde 30’u Marmara denizi çevresindeki il ve ilçelerde barınıyor. Yine Türkiye sanayisinin önemli bir bölümü de Marmara denizi çevresinde konumlanmış durumda. Bu iki temel nedenden dolayı da Marmara denizinde büyük bir organik madde birikimi var. Bu durum özellikle körfez içlerinde büyük sorunlar ortaya çıkarıyor. Mesela İzmit körfezi, Gemlik körfezi, Edremit körfezi gibi Marmara denizinin belli başlı körfezlerinde bu sorun ciddi boyutlarda yaşanıyor. Buralarda su kalitesinin düşüklüğü, diplerdeki oksijen seviyesinin düşüklüğü bilinen gerçekler. Çınarcık çukurundaki oksijen miktarının çok düşük seviyelere indiğini de duyuyoruz. Zaman zaman kırmızı makiler kıyıya vuruyor. Deniz bu yükü dışarı atamıyor. Balık ölümleri gözlemliyoruz. Benim dikkat çekmek istediğim şey şu: Bugün yaşananları biz 1994’te yaşadık. Balıkçılığımız 1994’te bundan çok etkilendi. Aynı şeyi 2007’de de yaşadık. O zaman da ciddi sorun oldu. O zaman da söyledik şimdi de söylüyoruz. Marmara’daki küçük balıkları ve küçük balıkçılığı korumak zorundayız.

Doç. Dr. Ahsen Yüksek

Aşırı balık avcılığı, özellikle küçük balıkların ve daha doğurmamış balıkların tonlarca miktarda avlanması sonucu, Marmara denizinin ekosisteminde büyük bir kırılma meydana geldi. Bugün Marmara denizinin pek çok kısmında aşırı miktarda denizanası var. 2019-2020’de denizanası yoğunluğu üzerine basında haberler çıktı. Denizanaları 2019-2020’den bu yana çok yaygınlaştı. Akdeniz’de görülen denizanası gibi jelimsi canlılar artık Marmara’da çok yoğun miktarda görülüyor. Bu artışlardan önce Marmara’da büyük miktarda balık avcılığı yapılmış olduğunu görüyoruz. 2019 balık avcılığının çok büyük miktarda yapıldığı bir yıldır. 2019’dan itibaren denizanası yoğunluğu artmaya başladı. Üstelik Marmara’d avlanan bu yüksek miktarda balığın önemli bir kısmı yenmeyecek kadar küçük oldukları için balık yemi fabrikalarına satılmış. İşte bu süreçle birlikte denizanası gibi jelimsi canlılar aşırı derecede arttı. Halen görmekte olduğumuz manzara bu. Şimdi Marmara denizi kendini temizlemeye çalışıyor. Balıkçılık yönetiminin iyi yapılması lazım. Küçük balık avcılığının çok iyi kontrol edilmesi lazım. 

Haziran sonu Temmuz başında deniz sıcaklığının 20 dereceyi geçmesinin ardından, deniz salyasının dibe çökeceği ve sorun olmaktan çıkacağı söyleniyor. Buna katılıyor musunuz?
Akdeniz ve Karadeniz balıkçılık ve yerleşim yani nüfus bakımından büyük baskı altında. Marmara denizi de bu iki havzayı birbirine bağlıyor. Marmara, Akdeniz ve Karadeniz’den daha fazla ısındı çünkü çok büyük kirlenme söz konusu. Bunların hepsi küresel ısınmayı daha kötü yaşamamıza neden oluyordu. Bunlar deniz tabanına çökmeye çalışıyor ama bunu yapamıyor. Marmara kendini temizlemeye çalışıyor. Şu anda deniz sularında sıcaklıkta düşüş yaşanıyor. Dibe çöküş tamamlanacak ama dipteki yaşam da büyük zarar görecek. Diplerdeki oksijen miktarında da büyük düşüş yaşanacak. Bir başka deyişle, biz bir süre pembe karides, mezgit gibi deniz ürünlerini yiyemeyeceğiz. 

Peki, bu yaz Marmara’dan denize girmek, yüzmek mümkün olacak mı? 
Bu tür yapılar yüksek oranda şeker ve karbonhidrat içerdiği için bazı bakteri türlerinin sevdiği ortamlardır. Bu nedenle de bu yaz Marmara’da çocukların denize girmesini sakıncalı buluyorum; tavsiye etmem. Tabii ki bire bir insan sağlığı üzerindeki etkilerini bakteriler üzerine çalışanların söylemesi lazım. Ancak denizde müsilajın bu kadar yoğun olduğu bir ortamda yani bakterilerin bu kadar yoğun olduğu ortamlarda yüzmek sağlıklı değildir. Akıntının bol olduğu yerlerde denize girilebilir ama yine de dikkatli olunmalı. 

Bu sorunun köklü, kalıcı çözümü için ne öneriyorsunuz?
Öncelikle Marmara denizi çevresinde nüfusun azaltılması lazım. Sanayinin körfez içlerinden çıkması lazım. Tamamen ileri düzeyde arıtma yapılması gerekiyor. Arıtılan suların da yeniden denize verilmesi yerine park, bahçe, tarım alanları gibi yerlerin sulamasında kullanılması lazım. Özellikle Marmara denizine dökülen nehirler şu anda büyük sorun. O nehirlerin etrafındaki mesela Bursa sanayi bölgesi,  Ergene havzası, Gemlik körfezi gibi alanların sanayiden gelen kirliliğinin azaltılması lazım. Bu yönde denetimler artırılmalı. Bunlara ek olarak Marmara’daki küçük balıkçılığın korunması gerekiyor. Marmara’nın hem kirlilik hem de balıkçılık açısından bir kapasitesi var. Bu kapasite geçildiği zaman besin zincirinde büyük kırılmalar oluyor. 1994’te, 2007’de ve 2019’da da büyük miktarda balık avcılığı söz konusuydu. Her üç dönemde de aynı sorunları yaşadık. Marmara’daki gırgır avcılığının çok iyi kontrol edilmesi lazım. Marmara’da avlanan her balığın kayda geçirilmesi gerekiyor. En önemlisi de Marmara’da balık yemi için balık avcılığının kesinlikle yasaklanması lazım. 

Midye çiftlikleri de bir çözüm olarak öneriliyor. Ne dersiniz?
Evet, kesinlikle katılıyorum. Midye yatakları çok önemli bir çözümdür. Tarım Bakanlığı bunu uzun süre destekledi. Bu desteklerin daha da artırılması gerekiyor. Mesela Marmara çevresinde bulunan yerleşimlerin belediyeleri midye habitatının güçlendirilmesi için kamu yararına faaliyet yürütmelidir.  

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haziran ayı sonunda Kanal İstanbul için inşaata başlanacağını açıkladı. Kanal İstanbul Marmara denizini nasıl etkiler?
Marmara denizi çevresinin nüfusunu artıracak her proje bu denize yüktür. Her türlü inşaat Marmara’ya yüktür.  Marmara zaten kendi cevabını kendisi veriyor. 




 

Kategoriler

Güncel


Yazar Hakkında

1967 İstanbul doğumlu. Agos yazı işleri müdürü ve kitap eki Kirk'in editörü; güncel politika, dini akımlar, tarihle ilgili güncel tartışmalar ve yeni çıkan kitaplar hakkında haberler yapıyor.