YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Pekerleaks

Biz böylesi derin ilişkileri ancak bir tesadüfle ya da iktidar kavgaları, itişmeleri sayesinde öğreniyoruz. Burası doğru, ancak şu da doğru: Aynı bir fay hattında gerilim birikmesi gibi, böyle ilişkiler de artık saklanamayacak, gerilim yaratacak boyuta geldiğinde bir yerden patlak veriyor.

Türkiye (bu şekilde genellersek yanlış olmaz herhâlde) günlerdir Sedat Peker’in kendi Youtube kanalından yaptığı açıklamalara kilitlenmiş vaziyette. Hakkında başlatılan soruşturma nedeniyle yurtdışına çıkan Peker, Türkiye’deki evine yönelik polis operasyonu nedeniyle İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve 90’lar Türkiyesi’nin ‘derin devlet’ aktörlerinden biri olanMehmet Ağar’a hayli kinlenmiş.

Peker, aynı Ağar gibi, 90’ların figürlerinden biri. Organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesiyle yargılandı. 2005’te yine benzer bir suçlamayla tekrar yargılandı ve hapis cezasına çarptırıldı . Ergenekon Operasyonu döneminde tekrar yargılansa da tahliye edildi. 2015 sonrasını, sürekli ödül verilen bir iş adamı olarak geçirdi. Ancak son aylarda tekrar takibata uğrayınca yurtdışına çıktı.

Geçtiğimiz yıllardaki ‘muteber’ durumu hatırlandığında, iktidarla ilişkilerinde dengelerin bir nedenle değiştiği anlaşılıyordu. Zira Peker sadece ödüller almakla kalmıyor, Suriye’deki iç savaşta Türkiye’yle birlikte savaşanlara yardım da gönderiyordu. Turancı görüşlerini saklamayan Peker, Barış Akademisyenlerini tehdit de etmişti.

Peki, ne olmuştu da Peker ile hükümetin ya da hükümet içindeki isimlerin arası bozulmuştu? Bunu bilemiyoruz. Videolarda dile getirdiği, geçmişte kalan o yakın ilişkinin mahiyetini de tam olarak bilemiyoruz. Yani Peker’in tekrar muteber olması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği, arzuladığı bir şey miydi, yoksa Soylu, Ağar gibi isimler böylesi bir yakınlığı kendi inisiyatifleriyle kurup, Erdoğan’ın da olurunu mu almışlardı?

Her neyse. Savaş hayli şiddetlenmiş görünüyor. Peker, videolarında Mehmet Ağar’ın oğlu AKP milletvekili Tolga Ağar’a yönelik ciddi suçlamalar getirmekle kalmıyor, Mehmet Ağar’ın da tehditle bir marinanın yönetimine el koyduğunu öne sürüyor.

Bunlar ciddi suçlamalar. Burada aktaramadığım, daha onlarcası da var. Beri yandan, Erdoğan’ın bilhassa 2015 sonrasında, yani Kürt meselesinde şiddet politikasına yöneldiğinden bu yana, MHP’nin yanısıra 90’ların derin devlet aktörleriyle de bir koalisyon kurduğu bir sır değildi. Hatta benzer aktörlerden Alaatin Çakıcı’nın MHP lideri Bahçeli’nin ricalarıyla tahliye edildiğini söylemek mümkün.

Peker tüm bu ifşaları kendisi yurtdışındayken ailesinin evinin aranmasına kızarak yaptığını söylüyor. Yani, Peker’in hükümet ya da hükümet içindeki birileriyle arası bozulmamış olsa bunları hiç duymayacaktık.

Türkiye’de böyle oluyor. Hatırlayın, Susurluk’taki o kaza olmasaydı bu kadar kirli ilişki ortalığa saçılmayacaktı. Yani biz böylesi derin ilişkileri ancak bir tesadüfle ya da iktidar kavgaları, itişmeleri sayesinde öğreniyoruz. Burası doğru, ancak şu da doğru: Aynı bir fay hattında gerilim birikmesi gibi, böyle ilişkiler de artık saklanamayacak, gerilim yaratacak boyuta geldiğinde bir yerden patlak veriyor.

Peki, bu ifşalar karşısında ne olacak? Yargı harekete geçecek mi? Mevcut iktidar dengelerine bakıldığında bu çok güçlü bir ihtimal gibi görünmüyor. Sedat Peker’in hedefi, şu an Soylu ve Ağar. Erdoğan’ı titizlikle ayırıyor bu süreçten. Ve bunları temiz toplum adına yapmak gibi bir iddiası hiç yok. Kişisel bir mesele olduğunu sık sık tekrarlıyor.

Ancak AKP-MHP hükümetinin, kendisinden olmayan herkesi her gün suçlayan ve tehdit eden tutumu karşısında bunalmış milyonlar, bu videoları baştan sona izliyor. Son video (5. bölüm) 5 milyonu aşkın kişi tarafından izlenmiş, Youtube verilerine göre. Bağımsız medyada da öne sürülen ilişki ağlarına dair analizler yayınlıyor. Konu her açıdan gündemde.

Muhalefet, bilhassa CHP bu meseleye yüksek perdeden girmedi. Son zamanlarda benimsedikleri yöntem “Zaten kendi kendilerini yıpratıyorlar, çok bulaşmayalım” gibi bir formülle özetlenebilir. Doğru mu yanlış mı, o ayrı. (Ki bence yanlış) Hâl böyle olunca, toplum, yani perde arkasında neler olup bittiğini anlamaya çalışanlar, satır aralarından bir şeyler çıkarmaya çalışıyor.

Jullian Assange 2000’lerin sonlarında kurduğu organizasyonla (Wikileaks) birçok ülkeye ait milyonlarca belgeyi ifşa etmişti. Pek çok bilgi açığa çıktı. Assange bu yüzden epey sıkıntı çekti. Hâlen İngiltere’de tutuklu. Yersiz bir benzetmeyle de olsa, bizim duruma Pekerleaks diyebiliriz belki.

Peker’in söylediklerinin ne kadarı doğru, bilemeyiz. Bunlar ancak bağımsız bir yargı tarafından titizlikle soruşturulduğunda açıklığa kavuşturulabilir. Bu da şimdilik ufukta görünmüyor. Beri yandan, Peker’in videolarına henüz erişim yasağı getirilmemesi, ya da bunun için girişimde bulunulmaması da bir işaret olarak yorumlanıyor ve “Henüz gözden çıkarılmasa bile, tepelerde bir yerde Soylu’nun yıpratılmasına izin mi verildi?”sorusu soruluyor.

Bunları da bilemiyoruz. Kesin olan şu ki, Türkiye 90’lardan bu yana zerre yol kat etmemiş. Hükümet açısından üzerinde düşünülmesi gereken durum ise, bu videoların neden bu kadar fazla izlendiği.

(Not: 6. Bölüm yayınlanmadan önce yazıldı)