‘Karşı-Adli Tıp’ hükümetleri nasıl zorda bırakıyor?

Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Sosyoloji Bölümü ve Tarih Bölümü'nün düzenlediği "Hrant Dink Anısına İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Konferansı"nın bu yılki konuğu mimar ve insan hakları aktivisti Eyal Weizman oldu. Weizman’ın konuşmasından bir bölümü geçen hafta yayınlamıştık. Bu hafta internet sayesinde Weizman’ın yaşadığı Londra’ya uzanma imkanı buldum ve kendisiyle bir söyleşi gerçekleştirdim.

Weizman İsrail doğumlu bir insan hakları uzmanı ve aktivisti. Ülkesindeki insan hakları sorunlarına özellikle de Filistinliler’in yaşadığı sorunlara hayli duyarlı. Konferanstaki sunumunda verdiği ilk örnek, Filistin’deki bir gösteride bir kişinin İsrail polisi tarafından terörist olduğu gerekçesiyle vurulduğu yönünde basına yansıyan olayla ilgiliydi. Weizman kurucusu olduğu Adli Mimarlık’ın (Forensic Architecture) olayla nasıl ilgilendiğini, onlarca cep telefonu ve televizyon görüntüsünü biraraya getirip bölgenin üç boyutlu bir haritasını nasıl ortaya çıkardıklarını ve  terörist olduğu gerekçesiyle arabasında vurularak öldürülen kişinin aslında vurulduğu anda araba kullanmaktan başka  hlçbir şey yapmadığını nasıl ortaya koyduklarını görüntüler eşliğinde hayranlık verici biçimde anlattı. Bu çaba sonrasında İsrail hükümeti özür dilemek zorunda kalmış. Weizman ile Adli Mimarlık’ın nasıl kurulduğunu, hangi vakalarla ilgilendiklerini ve Hrant Dink’in mirasının kendisi için ne anlam ifade ettiğini konuştum. Son bir not, bilindiği gibi Adli Mimarlık, Tahir Elçi Cinayeti'ni de inceledi ve Elçi’yi öldüren kurşunun çok büyük ihtimalle sokakta bulunan üç polisten birinin silahından çıktığını açıkladı. 

Şöyle başlayalım. Forensic Architecture’ı (Adli Mimarlık) kurmanıza sebep olan gelişmeler neydi?

2000 yılıydı, Filistin'deki İkinci İntifada’nın başlangıcıydı. Ben Edward Said'in büyük bir hayranıyım ve o derdi ki Filistinliler haritalama-kartografi alanını İsraillilere bıraktılar ve onlara karşı bu alana ihtiyacımız vardır. İsrail'in hem araziyi hem de arazinin topografik  anlamda temsiliyetini kontrol etmemesi için, İsrail'in insan hakları ihlallerinin haritasını çıkarmamız gerekiyordu. Bu yüzden Batı Şeria'da İsrail'in sömürgecilik suçlarının haritasını çıkarmaya başladım — koloniler, yollar, kontrol noktaları, askeri üsler, vb. Bunu yapmak için mimari becerilerimi kullandım. Daha sonra, 2005 yılında, uydu görüntüleri bir uygulama olarak haritaların yerini aldı. 
2000 yılından birkaç yıl sonra, internet'te çok sayıda görüntü yayınlanmaya başlandı, insanların, Filistinlilerin,  uğradıkları hak ihlallerini kaydettikleri görüntüler. Yeni bir kaynağımız vardı. Ama bazen sadece o görüntülere bakmak yeterli olmuyor. Ne gördüğünüz her zaman çok net değildir. 

Bu süreçte farklı boyutlar arasındaki ilişkiyi bulmak için mimari modellerin gerekli olduğunu keşfettim. Mesela, Filistinli çocukların Batı Şeria'da bir yerde vurulduğunu düşünün. Belki bir düzine video ortaya çıkar, ama bazıları sadece orduyu, bazıları sadece Filistinli çocukları, bazıları oraya  giden yolları, bazıları şehri, ve sonuçta yalnızca kısmi görüntüler. Bunların hepsini bir mimari modelde bir araya getirmek neler olduğunu görmemizi ve anlamamızı sağlar ve bu çok önemlidir, çünkü Edward Said'in anladığı ve söylediği  gibi, işgalci ve sömürgeci konumunda olan, toprağı, kartografiyi ve onun temsilini, medyadaki temsilini kontrol ederse,  istediği her şeyi söyleyebilir. Bu gücü, bu avantajı devletten alıp insanlara ulaştırmamız gerekiyor. Bu yüzden işimize ‘karşı-adli tıp’ diyoruz. Polisin, devletin kovuşturmasının bir uygulaması olan adli tıbbı alıp, bunu halkın pratiği haline getiriyoruz. 

Eyal Weizman (Foto: Institute for Contemporary Art)

Otoriter devletler ve sömürge devletleri sadece adam kaçırma, zorla kaybetme, ya da öldürmeler gibi insanlığa karşı suçlar işlemiyorlar. Ayrıca delillere karşı suç işliyorlar. Yalan söylüyorlar, delilleri yok ediyorlar, gizliyorlar, manipule ediyorlar ve istediklerini söylüyorlar. Dolayısıyla, bu döngüyü kırmak için sivil toplumun kendi ayakları üzerinde duracak ve soruşturmaları üstlenecek kendi gücüne ve kendi teknolojisine sahip olması gerekir. Bu uygulama Filistin'den tüm dünyaya yayıldı—Meksika'da çalışıyoruz, Endonezya'da çalışıyoruz, Irak'ta, Suriye'de ve Türkiye'de, Almanya'da, İngiltere'de ve ABD'de çalışıyoruz. Her seferinde, bize polislik yapmaktan, bizi güvende tutmaktan sorumlu olan kuruluşlara karşı çalışıyoruz, ancak bu kuruluşlar bizi her zaman güvende tutmuyor. Bazen milliyetçilerle veya ırkçılarla veya sömürgecilerle işbirliği yapıyorlar ve onlarla yüzleşmenin bir yolunu bulmamız gerekiyor.

Türkiye'de ve diğer otoriter sistemlerde hükümetler suç soruşturmalarında kendilerine yardımcı olması amacıyla yeni dijital teknolojiler kullanıyorlar, ancak, bilhassa son yıllarda, sanki aynı dijital gelişmeler, sizinki gibi sivil toplum kuruluşlarının bu tür devletlerin suçlarını ortaya çıkarmasına yardımcı oluyor gibi görünüyor. Ne dersiniz?

Evet, kesinlikle, çünkü bir medya çağında yaşıyoruz ve kamera önünde birçok suç işleniyor. Medyanın varlığı ve kameraların varlığı sivil topluma, bize, kendi analizimizi yapma olanağını veriyor. Ve bu gerçekten nadir bir olasılık çünkü fiziksel kanıtlar genellikle devlet tarafından koruma altına alınır. Devlet fiziksel kanıtları kontrol edebilir, ama medya kanıtlarını kontrol edemez. Medya kamuya açık hale gelir, ve bu yüzden medya kanıtları ile fiziksel kanıtlar arasında çalışmamız gerekir. Medyadaki kanıtları inceleyerek fiziksel kanıtı anlamalıyız.

Sunumunuzda bahsettiğiniz ilk örnek Filistin topraklarında oldu ve bahsettiğiniz ikinci örnek de Almanya'dan. Aşırı sağcı bir örgüt tarafından bir Türk'ün öldürülmesi sırasında bir sivil  istihbarat elemanın da cinayetin işlendiği internet kafede olduğu ortaya çıktı. Eleman 'olayı görmedim' dese de siz üç boyutlu çalışmanız ve canlandırmanızla bunun mümkün olamayacağını ortaya koydunuz. Devletin veya hükümetin suçlarını ya da gizlediklerini ortaya çıkardığınız diğer durumlar nelerdir? Bunlar gibi dünyanın dört bir yanından başka örnekleriniz var mı?

İnternet sitemizde  bunlara benzer 60 kadar örneğimiz var. Endonezya'da çalışmalar yaptık. Meksika ve Guatemala'da çalışmalar yaptık. ABD'de polis şiddeti üzerine birkaç proje gerçekleştirdik, ABD polisi tarafından siyahların öldürülmesi üzerine çalıştık. Londra Metropolitan Polisi'nin 2011'de, belki de Londra'da en büyük toplumsal kargaşasına yol açan cinayet olan, Mark Duggan'ı öldürmesi üzerine çalışmalar yaptık. Hatırlarsanız 2011'de Londra bu cinayetten dolayı yanıyordu. Ve polisin sunduğu hikayenin doğru olmadığını gösterebildik. Londra'da yangın sonrası kül olan  bir konut sitesi olan Grenfell Kulesi üzerinde çalışıyoruz. Yunanistan'da, Yunanistan polisinin ve ordusunun Türkiye sınırında Türkiye'den gelen göçmenlere ateş etmesi konusunda daha çok işimiz var. Bunların her birinde devlet hem öldürdü hem de yalan söyledi ve biz bunu ifşa ettik.

Herhangi bir hükümetten veya hükümet yanlısı gruptan baskı veya tehdit alıyor musunuz?

Tabii ki, her zaman. İnsanların karşı soruşturmasını seven bir hükümet yoktur. Ruslardan tehditler alıyoruz. Esad, hapishanelerini açığa çıkardığımızda bizi reddetti. Elbette İsrail.  Ama zaten hiçbir hükümet yalanlarının ortaya çıkarılmasından hoşlanmaz.

Size son sorum şu olacak:  Hrant Dink'in mücadelesini ya da hayatını okuduğunuzda neler hissettiniz ya da hissediyorsunuz?

Ermeni trajedisinin inkar edildiğini  hissediyorum ve inkar edildiği için devam ediyor bence. Bunun 1915-16'da bittiğini düşünmüyorum. Bugüne kadar devam ettiğini hissediyorum ve ancak inkar edildiği ve cezasız kaldığı için ve Ermeni soykırımı tanınmadığı için bugüne kadar devam edebildiğini hissediyorum. Ancak geçmişin gerçeğiyle yüzleşerek, şimdinin gerçeğiyle yüzleşebiliriz. Ve Dink suikastının Ermenilerin trajedisinin tarihsel bir devamı olduğunu hissediyorum. İsrail ve Ermeni halkları arasında çok daha iyi ilişkiler olmasını ümit ediyorum, Ermeni halkını anlıyorum. Ve otoriter hükümetler bizi bölünce bu üzücü oluyor. 

(Teoman Tezcan ve Nayat Karaköse’nin katkılarıyla)

Kategoriler

Güncel


Yazar Hakkında

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE