YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Öğrenciler ve muhalefet

Birincisi, iktidar ‘armut piş, ağzıma düş’ formülüyle kimsenin ayağına gelmiyor. Güncel gelişmeler konusunda tutarlı bir tutum takınmalı, böyle baskıcı ve otoriter bir ortamda muhalefet partisi olmanın gereklerini yerine getirmelisiniz. İkinci olarak, eğer hak ve özgürlüklerden yanaysanız, her durumda bunu savunmalı, ülkedeki hak ve özgürlüklerin genişletilmesi yönünde bir tavır almalısınız.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ve öğretim üyelerinin rektör atamasına karşı başlattıkları protesto gösterileri yeni bir hüviyet kazandı. Üniversitedeki bir sergide yer alan bir figür gerekçe gösterilerek iki öğrenci tutuklanıp, iki öğrenci de ev hapsine alınınca yeni protesto gösterileri düzenlendi ve bu kez devletin müdahalesi çok sert oldu. Yeni bir muhalefet dinamiğinin gelişip gelişmediğini söylemek için erken, ancak 1 ve 2 Şubat’ta tanık olduklarımız, parlamento dışı muhalefetin hareketlendiğini gösteriyor. 

Sergideki figür gerekçe gösterilerek tutuklama yoluna gidilmesi, hak savunucuları ve iktidarın yörüngesinde olmayan hukukçular tarafından eleştiriliyor. İnsan hakları hukukçusu Prof. Dr. Kerem Altıparmak “TCK 216/3’e göre dinî değerleri aşağılama suçunun cezası 6 ay ile 1 yıl. Bu kadar basit bir suç için Adalet ve İçişleri bakanları, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Diyanet İşleri Başkanı, İletişim Başkanı, TİHEK Başkanı, İstanbul Valisi, YÖK Başkanı, üniversite rektörleri açıklama yaptı. Tabii o kadar basit bir suçtan tutuklama kararı da verilemiyor” dedi ve bu nedenle 216/1, yani ‘kin ve düşmanlığa tahrik’ten suçlama getirildiğini söyledi.

Öğrenciler de bu uygulamaya tepki göstermek istediler. Polisin müdahalesi bir gözaltı dalgası hâlinde oldu ve birçok öğrenci dövülerek, yerlerde sürüklenerek polis araçlarına götürüldü. 

Böyle bir durumda bilhassa ana muhalefetten bir tepki gelmesini beklersiniz. Ancak CHP’nin ilk tepkisi “Dinî değerlere hassasiyet gösterilmeli” şeklinde oldu. 1 ve 2 Şubat’ta polisin muamelesindeki sertlik sosyal medyaya yansıyınca, bu kez de, hükümeti eleştirmekle birlikte “Aman kavga olmasın” tonunda bir çizgi tutturdular.

Bu tutum doğal olarak eleştiriliyor. Ancak CHP, özellikle de parti yönetimi ne zamandır muhalefet konusunda haddinden fazla temkinli bir tutum içinde. Bunu bu sütunlarda zaman zaman konu ettim. Öyle görünüyor ki CHP, gerçekliği şüpheli bazı kamuoyu anketlerine dayanarak iktidar blokunun oy kaybettiğini düşünüyor ve seçim vaktine kadar bu eğilimin süreceğini, dolayısıyla AKP’nin kendiliğinden iktidardan düşeceğini hesaplıyor. Bu yüzden de hem kendini pek ortaya atmıyor, hem de AKP’nin kaybedeceği oyları toplama düşüncesiyle, bilhassa millî ve manevi konularda AKP seçmeninin suyuna gidecek bir tutum benimsiyor. Bu, elbette, manzaraya bakarak yaptığım bir çıkarım. Gelişmeler bu mantığın geçerli olduğuna işaret ediyor gibi. 

Fakat bu, iki nedenle sakıncalı bir tutum. Birincisi, iktidar ‘armut piş, ağzıma düş’ formülüyle kimsenin ayağına gelmiyor. Güncel gelişmeler konusunda tutarlı bir tutum takınmalı, böyle baskıcı ve otoriter bir ortamda muhalefet partisi olmanın gereklerini yerine getirmelisiniz. İkinci olarak, eğer hak ve özgürlüklerden yanaysanız, her durumda bunu savunmalı, ülkedeki hak ve özgürlüklerin genişletilmesi yönünde bir tavır almalısınız. 

Güncel örneğimizde, bir üniversiteye partizan bir isim rektör olarak atandı, öğretim üyeleri ve öğrenciler bu atamaya haklı olarak tepkilerini dile getirdiler. Bu tepkiler toplumda geniş bir kesim tarafından da paylaşılıyor. Bir sergideki figür gerekçe gösterilerek LGBTİ+ topluluklar üzerinde daha sert bir nefret dili kurulmuş durumda; öğrenciler her gün ‘terörist’ olarak yaftalanıyorlar.

Böyle bir tabloda “Aman ağzımızın tadı bozulmasın” türünden bir siyaset hem toplumda karşılık bulmayacak, hem muhalefet tarafından anlaşılmayacak, hem de muhtemelen devşirilmesi hedeflenen AKP seçmenleri tarafından çok da ikna edici bulunmayacaktır. 

Özetle, günlerdir polis ve devlet baskısı altında mücadele etmeye çalışan öğrenciler –bazı vekillerin kıymetli çabaları hariç tutulacak olursa– yalnız bırakıldı. Siyaset biraz da doğru zamanda doğru tutumu almaktır. Ama diyeceksiniz ki, kime söylüyorsun. Eh, siz de haklısınız.