Udun nefesi John Berberian

“Udi Hrant, Yorgo Bacanos hepsi 8. Cadde’deki Rum mahallesinde çaldılar; Ermenice, Türkçe bütün şarkılar karışırdı. Bunların hepsi yok oldu. Hem New York’ta Ermeni ailelerin toplantılarında, düğünlerinde çalıyordum hem de Ermenilerin lokantalarında.”

Ermeni müziğinin sıkı dinleyicileri ve icracıları John Berberian’ın udunu birkaç kilometreden tanır. Bir müziksever olarak “Bir demet yasemen”i, “Ben de insanım”ı, “Çem u Çem”i, “Yars”ı ondan dinlememiş olmak, hemen telafi edilmesi gereken bir eksikliktir. Ud ustalığını birleştirdiği fusion jaz, psikedelik müzikleri 1960’lı yıllarda Amerika’da annesinin ve babasının Kayseri’den getirdiği ezgilere uyarlamış ve aslında Anadolu rock olarak adlandırılan müziğin öncü isimlerinden biri olmuştur. Bu eserlerin ait oldukları coğrafya ise ne yazık ki bundan pek haberdar olmamıştır. 

İnternette albümlerini bulmamla hızla müptelası oldum. Yaptığım internet araştırmalarından Berberian hakkında fazla bir bilgiye ulaşamadım. Hayatına ilişkin en temel bilgilerin bile olmamasına epey şaşırdım. Eldeki çareler tükenince, Ara Dinkjian’a sordum ve tam isabet! John Berberian’a e-mail ile ulaşabildim. Geçtiğimiz kış, salgından önce, John Berberian ile online bir söyleşi yaptık. Bu söyleşi araya giren hastalık, izolasyon günlerinde bir türlü yerini bulamadı. Derken, izolasyonun gevşediği, ilk canlı konserlerin başladığı günlerde, Ogaro Ensemble Münih’te bir konser verdi ve John Berberian’ın yorumuyla Nubar Nubar’ı icra etti. Bu da benim bu söyleşiye dönüp, yayına hazırlamam için iyi bir motivasyon oldu. 

Halen ABD’nin Massachussetts eyaletinde yaşayan müzisyen, ud üstadı John Berberian’ın son derece renkli bir müzik kariyeri var. Onnik ve Ara Dinkjian’la, Richard Hagopian’la, George Dalaras’la ve daha pek çok ünlü müzisyenle birlikte Amerika’nın çeşitli yerlerinde konserler vermiş, kurduğu John Berberian Ensemble ile zamanının çok ötesinde albümlere imza atmış. Halen de ud derslerine ve konserler vermeye devam ediyor. 

Kayseri’den ABD’ye
John Berberian New York’ta, Everekli bir anne ile Kayseri Munsuncunlu bir babanın çocuğu olarak doğmuş. Annesi ve babası 1920’lerin başında hayattakalanlar olarak Amerika’ya gelmişler. Annesi Srpuhi Çarkhanyan (doğum tarihi 1908/9) sürgün kafilesinde annesinden ve kardeşinden alınmış, muhtemelen Kürt bir ailenin yanında kaldıktan sonra, savaşın bitiminde bir yetimhaneye verilmesiyle annesi tarafından yeniden bulunmuş. Berberian’ın babası Yetvart (1902/4) ise bir İtalyan gemisiyle gelmiş Amerika’ya, üç ağabeyinden ikisi 1915’de götürülmüş ve kendilerinden bir daha haber alamamış. Yetvart’ın annesi ve hayattakalan ağabeyi Yunanistan’a sürülen Ermeniler arasındaymış. Rumlarla birlikte sürülen Ermenilerin çoğunluğu gibi, onlar da Pire yakınındaki Kokinia’ya yerleşmişler. Böylece John Berberian’ın Amerika’daki Rebetiko müziğiyle olduğu kadar Yunanistan ile de bir bağı olmuş. 

Annesi ve babası, New York’a geldikten sonra tanışmışlar. Berberian’ın babası Yetvart ud ustasıymış. John Berberian, babasının ud çaldığı, annesinin şarkı söylediği Kayserililerin müzikli toplantılarında büyümüş; babasını dinleyerek, çalmasını izleyerek öğrenmiş udu. “Babam ud çaldığı için ud çalmayı öğrenmek çok istiyordum ancak önce kaşıkla perküsyon çalışmaları yapmam gerekti. Sonra da babam muhakkak keman öğrenmemi istedi” diyor Berberian. “ Çalgıcı olmamı istemiyordu, onun için bir batı enstürmanı öğrenmemin şart olduğunu düşünüyordu.”  O da öğrenmiş. “Keman, uda geçmek için çok iyi bir aracı oldu” diyor, beş yıl sonra kemanı bırakıp uda başlamış ama bugüne kadar keman da çalmaya devam ediyor.  
Yine bu müzikli toplantılardaki sohbetlere kulak misafiri olarak ailesi hakkında birkaç şey öğrenebilmiş. Örneğin babaannesinin halı dokuduğunu, dedesinin ise kunduracılıktan köy doktorluğundan pek çok iş yaptığını ve çok sayılan biri olduğunu… Babaannesinin dokuduğu iki halının halen evlerinde olduğun anlatıyor Berberian.

1950’ler, 60’lar..
Columbia Üniversitesi’nde okurken yan dal olarak müziği seçmiş, okulu bitirince de 1960’lı yıllarda bugünden bakıldığında bile son derece yaratıcı, ilerici işler olan albümleri kaydetmiş. Bu albümlerde Ermenice, Türkçe, Arapça eserleri biraraya getirmiş. “1950’li 60’lı yıllarda Ermenilerin biraraya gelip Ermenice şarkıların yanısıra Türkçe şarkılar da söylemesi kabul gören bir şeydi” diyor. “Fakat 1970’lerde ve 80’lerde Lübnan’dan, Ermenistan’dan gelen Ermenilerle bu durum değişti. Artık sadece Ermenice şarkılar söyleniyordu. Benim annem babam ve onların yaşıtları, hemşehrileri Türkçe şarkılar söylerken Ermeni olduklarını hiç unutmamışlardı, onlar için iki dilde şarkıları birleştirmek son derece olağandı.  Oud Artistry (1965), John Berberian and Rock East Ensemble (1968), Expressions East (1976) gibi 5-6 albümü kaydettiğimiz 1960’lı yıllarda müzik değişiyordu. Aramızda çok iyi jaz müzisyenleri vardı. Ortadoğu müzikleri ile jazı birleştiriyorduk. Bu albümler dün yapılmış gibiler adeta…” Gerçekten de, bu albümleri dinlerken, bunların yarım yüzyıl önce kaydedilmiş olmasının neredeyse imkansız olduğunu düşünüyor insan. 

Udi Hrant’tan diploma
“Babamın yaşıtı müzisyenler vardı, Udi Hrant gibi, Hrant Kenkülyan. Ud öğrendiğim yıllarda, O da New York’taydı. Ondan aldığım bir diplomam bile var. O yıl toplam beş kişiye diploma vermişti ve biri ben olmuştum. Onun benim uda başlamamda çok önemli bir etkisi oldu. Kimseden ders almadım, bütün eğitimim, ud çalındığını görmek ve dinlemekle oldu. Udi Hrant, Yorgo Bacanos hepsi 8. Cadde’deki Rum mahallesinde çaldılar; Ermenice, Türkçe bütün şarkılar karışırdı. Bunların hepsi yok oldu. Hem  New York’ta Ermeni ailelerin toplantılarında, düğünlerinde çalıyordum hem de Ermenilerin lokantalarında. 1990’larda dahi çok sıktı bu faaliyetler. Daha sonrasında azaldı. Onnik Dinkjian ile 35 yıl birlikte çaldık. Daha sonra Ara ve Onnik başka bir grup kurdu, biz de Berberian Ensemble olarak Onnik Dinkjian’a eşlik ettik. New Jersey’de kaydettiğimiz albümlerinde ben ud çalıyorum. George Dalaras’ın kayıtlarını yaptım.” 
Yunanistan’ın en meşhur klarinet ustalarından Petrolukas Chalkias ile John Berberian Ensemble 1970’li yıllarda birlikte müzik yapmışlar.  
Udi Hrant'ın Berberian'a verdiği diploma
Berberian ABD’de 20. yüzyıl göçmenlerinin yaptığı müziğin en önemli icracıların biri, aynı zamanda artık kapanmakta olan bir dönemin de tanığı. Yaptıkları müziğin sadece eğlenceden ibaret olmadığını aynı zamanda Ermenilerin yerel danslarıyla bağlarını korumalarına yardımcı olmak istediklerini söylüyor:

“Vosbikian Band (Philedelphia, 1957 ve 1975’de ilk albümleri var), The Gomidas Band (Philedelphia), The Norake (New York), New England Aromite Band, Ardie Barsamian bunlar 1940’lı yılların müziğiydi ve biz bunu devam ettirdik. Bunu yaparken özellikle de halk danslarının da devam etmesini istiyorduk. Dans dersleri veren, köylerde nasıl dans ediliyorsa, aynısını yeni nesillere öğreten halk dansları öğretmenleri vardı. Tamzara, Sepastia bar, Hale, Laz Bijo bar, Papuri ve daha pek çoğu bu müzik eşliğinde icra edilebiliyordu. Ancak bu müziğin yerini alan Ermenistan’dan ya da başka yerlerden gelen popüler müzik, bu dansların da artık öğrenilmesini imkansız hale getirdi.”

Münih'te 'Nubar, Nubar'
John Berberian’ın müziği güncelliğinden hiçbir şey kaybetmediği gibi, genç müzisyenlerin de ilgisini çekmeye devam ediyor. 2015 yılında Avrupa’nın kapıları henüz göçmenlere açıkken Suriye’den Almanya’ya göçmen olan gelebilen ud sanatçısı Abathar Kmash ve  mimarlık eğitimi için Yunanistan’dan Almanya’ya gelen Chrisa Lazariotu’nun birlikte kurduları Ogaro Ensemble, bundan birkaç  hafta önce, korona günlerinin izolasyonunun ardından ilk canlı müzik akşamlarından birinde, Münih’te verdikleri bir konserde John Berberian’ın yorumundan esinlenerek Nubar Nubar’ı icra ettiler. Grubun solisti Chrisa Lazariotu John Berberian’ın müziği için şunları söylüyor “Berberian bir melodiyi alıp üzerinde çılgınca uyarlamalar yapıyor, onun müziğini tanımamak, udu çalışından Berberian olduğunu anlamamak mümkün değil. Tabii ki göçmenlik ve müzik bağlantısı, başka bir ülkede hayat kurmaya çalışanlar olarak bizler için son derece önemli. ” Ogaro Ensemble’ın Berberian’ı çalışarak icra ettikleri Nubar Nubar, bir asır yok sayılan insanları ve onların müziklerini şimdiye ve buraya getirerek, hayattakalmayı, göçmenliği yok sayan bir kültür anlayışına da bir müdahalede bulunuyor. 

Kategoriler

Kültür Sanat


Yazar Hakkında