Lübnan'da Ermeni karşıtı kampanya: Ne oldu, neden oldu, ne olacak?

"Bu olanlar, bahsi geçen televizyon programı, seçilen konuk, konuşulan konu, Nişan Der Harutyunyan’ın sözleri, gelen cevaplar, Ermenileri hedef alan yürüyüşler, hiçbiri bir boşluğun ortasında değil, bir siyasi bağlamda gerçekleşiyor."

Geçen hafta Lübnan’dan gelen videolar endişe yarattı. Türkiye ve Lübnan bayraklarıyla yürüyen bir grup Ermenilere küfürler ediyordu. Ayrıca bu kampanyanın bir de sosyal medya ayağı vardı, nefret dolu tweetler Lübnan Ermenilerini “mülteci” olarak tanımlıyor – elbette mülteci kelimesini bir küfür olarak kullanmanın kendisi ayrı bir sorun – ve hainlikle suçluyordu.

Peki ne oldu?
Bir televizyon programında, program konuğu siyasetçi Wiam Wahhab, Erdoğan’ın Akdeniz ve Ortadoğu siyasetini eleştirirken, programcı Nışan Der Harutyunyan bu eleştiriye katılarak, Erdoğan’ı “kötü Osmanlı” olarak tanımladı. İzleyicilerden biri ise attığı tweette Nışan Der Harutyunyan’ı ırkçılıkla suçlayarak Lübnan Ermenilerinin Lübnanlı olmadığını, mülteci olduklarını söyledi. Der Harutyunyan bunun üzerine daha önce söylediklerinin dozunu artırdı ve ifadeleri gitmemesi gereken bir yöne gitti… Bu noktada artık olaylar durdurulamaz bir hale geldi. Sosyal medyada Der Harutyunyan’a karşı ve Ermenileri genel olarak hedef alan kampanya büyüdü, Ermeniler karşılık vermeye başladı, Lübnanlı birçok sanatçı ve ünlü Der Harutyunyan’a destek oldu. Ertesi gün ise söz konusu grup programın yayıncısı kanalın binasına doğru yürüdü.Bir kez daha kişilerin söylemleri üzerinden toplumların nasıl birbirine düşman olduğuna şahit olduk. Nefret bir kez daha – her gün olduğu gibi – üretildi.
Tabii ki bu olanlar, bahsi geçen televizyon programı, seçilen konuk, konuşulan konu, Nişan Der Harutyunyan’ın sözleri, gelen cevaplar, Ermenileri hedef alan yürüyüşler, hiçbiri bir boşluğun ortasında değil, bir siyasi bağlamda gerçekleşiyor.

Kuşun uçtuğu yönün bile siyasi olduğu bir ülke
Sonuçta burası Lübnan. Kuşun uçtuğu yönün bile siyasi olduğu bir yer.
Bu atmosferin oluşmasında Türkiye’nin Ortadoğu siyasetinin etkisi çokça konuşuluyor. Türkiye’nin Suriye’den Libya’ya geniş bir coğrafyada izlediği siyasetten hoşnut olanlar ve olmayanlar var. Hoşnut olmayan bazı Körfez ülkelerinin ise Lübnan medyasıyla yakın ilişkileri var. Lübnan televizyonları tüm Arap dünyasında izlenir, Nışan Der Harutyunyan da Arap medyasında çok iyi tanınan bir kişi. Yani, uzun lafın kısası, burada Türkiye hakkında bir şey deniyorsa, bu Türkiye için çok önemlidir denemez ama, bir miktar önemlidir.
Türkiye bir yandan diplomatik kanalları kullanarak Lübnan resmi mecralarından bir kınama beklentisi olduğunu dile getirirken, diğer yandan sokak yürüyüşleri yapıldı. Bu yürüşlerin kim tarafından organize edildiğini bilemeyiz. Ancak birileri tarafından organize edilmesi gerekmediğini de bilmeliyiz. Çünkü insanların kendilerinden ne beklendiğini çok iyi bildikleri bir siyasi atmosferden bahsediyoruz. Bu anlamda bir kıvılcımın yeterli olduğu çok açık.

Erdoğan’ın Lübnan’da bu kadar seveni var mı?
Evet, varmış. Zamanda küçük bir geriye dönüşle 2005-2010 dönemine gidelim. Henüz Arap Baharı’nın başlamadığı, 2003 yılında Irak savaşının bir tür devamı olan dönemde, Lübnan da doğal olarak bölge çatışmalarının ve çekişmelerinin sahnesi olmuştu. Suriye ordusu Lübnan’dan zorla çıkarılmış, geride kalan boşluğu doldurma mücadelesinin bir parçası olarak Erdoğan da Lübnan’ı ziyaret etmişti. O günden beri Türkiye’nin Lübnan’da var olmanın öneminin farkında olduğunu ve birkaç yönde çalışma yürüttüğünü biliyoruz: bir yandan Türkiye ile eski bağları olan insanları yeniden keşfetmek – ki Nışan Der Harutyunyan’a ilk tweeti atan da böyle biri – diğer yandan, eski Osmanlı emperyalist imajını düzenleme çalışmaları yapmak – ki bu yüzden “kötü Osmanlı” sözü çok acıtmış olmalı.

Peki ne olacak?
Türkiye Libya’da veya Suriye’de yapacağını yapar, buna Rusya mı karşılık verir yoksa Birleşik Arap Emirlikleri mi, zaman gösterir. Nışan Der Harutyunyan programına devam eder, ağzına geleni söyler, buna karşı kampanya başlar sonra ya unutulur ya unutulmaz. Ermeni siyasi partileri bir takım açıklamalar yapar, duruşlarını tazeler, ertesi gün yeri gelir, bambaşka koalisyonlara girerler. Ama nefret kalakalır ve o videoları izleyen Ermeni gençleri bir kez daha Lübnan’dan umutlarını keser, yeni kader arayışına girerler. Giden gider, kalan kalır.

Kategoriler

Diaspora / Ermenistan


Yazar Hakkında

Vahakn Keşişyan