Pandemi yavaş yavaş, sinsice ilerleyerek, hükümete yönelik desteğin altını oyuyor. Amerika’da çoğunluk, ülkede hastalık ve ölümün hızla yayılmasının nedeninin Trump’ın yetersizliği olduğu kanaatinde.
Yıllar önce bir gün, o zamanlar üç yaşında olan kızımla birlikte yürüyorduk; bir yandan da bir arkadaşımla, yetişkinlere mahsus bir konuda konuşuyordum. Kızım kolumu çekiştirince durup ne istediğini sordum. “Baba, kimse benimle ilgilenmiyor” dedi. Eğilip, “Tatlım, herkes öyle hissediyor ama yetişkinler bunu yüksek sesle söylemiyor” diyerek onu teselli etmeye çalıştım.
Görünen o ki yanılmışım. Yetişkin gibi görünüp, yeterince ilgi görmedikleri düşüncesiyle, güvensizliklerini, kaygılarını ve –reklamını kendilerinin yaptıkları– başarılarını başkalarının ya da bütün dünyanın karşısında sürekli olarak sergileme ihtiyacı duyan insanlar var. ABD’de hangi gazeteyi elinize alsanız, televizyonda hangi haber bültenini izleseniz, karşınıza, kendisi ve diğerlerinin ‘özgür dünya’ olduğunu beyan ettikleri (ki bu konuda inandırıcılıklarını gittikçe yitiriyorlar) şeyin liderinin kasım kasım kasılarak böbürlenişini, ne kadar muhteşem biri olduğunu, ne kadar tarihî başarılar elde ettiğini ve ne kadar yanlış anlaşıldığını anlatışını görüyorsunuz. Covid-19 nedeniyle, birçoğu önlenebilir olmak üzere 100 binden fazla ölüm vakasının kaydedildiği ülkenin 700’den fazla şehir ve kasabasında polis şiddetine karşı protesto gösterileri yapılırken, dünyanın bu en zengin ve en güçlü ülkesinin başkanı, diğer ülkelerdeki, kendisinden daha az denetim altında olan otoriter ve militarist liderlerine özenip onları taklit etmeye, onlarla yarışmaya çalışıyor. Sokaklarda asayişin sağlanmasının gerekliliği konusunda bağırıp çağırıyor, protestocuların anarşist ve terörist olduğunu iddia ederek yalan söylüyor, gazetecilere “halk düşmanı” diyerek saldırıyor, polisinin ve silahlı güçlerinin en sert, kötücül davranışlarını methediyor. Polisi daha gaddar yöntemler kullanmaya teşvik ediyor, savaş suçu işleyenleri mazur görüyor. Zayıf görünmekten ödü kopuyor; apar topar Beyaz Saray’ın altındaki sığınağa götürülünce gençlerin ona ‘Bunker Boy’ [Sığınak Oğlanı] lakabını takması karşısında küplere biniyor.
Bu narsist çocuk, orduya malikânesinin önündeki parkı protestoculardan ‘temizletti’ ki, meydan okuyan bir edayla yolun karşısına geçip, elinde İncil’i sallayabilsin. Bu pespaye gösteriyi izleyenlerin çoğu, onun Kutsal Kitap’ın kapağını bir kez olsun açmış olduğu, ondan herhangi bir alıntı yapabileceği konusunda şüpheli.
Trump ve pandemi
Trump, ülkenin normal anayasal işleyişinde geçerli olan, kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı çeşitli denetim mekanizmalarından azade, devasa bir güce sahip. Başka ülkelerden gelen şikâyetler ve sansürlerin onun üzerinde en ufak bir etkisi yok, çünkü ABD’ye kafa tutabilecek hiçbir güç yok (Sovyetler Birliği’ni hatırlar mısınız?) Anayasa’nın koruyucusu Yüksek Mahkeme’nin üyelerinin çoğu muhafazakâr, Cumhuriyetçilerin hâkimiyetindeki Senato’da da durum aynı; Başkan, onu muktedir kılanlardan birinin kısa süre önce söylediği gibi, kendi başına, hükümetin bir kolunu oluşturuyor. İşe bakın ki, onun önüne sınır koyabilecek olan, ABD’nin kurucularının son derece karmaşık bir şekilde tesis ettiği, dikkatle inşa edilmiş kurumlar değil, onun ve aslında herkesin kontrolünün ötesinde olan bir şey: Yeni koronavirüs. Pandemi yavaş yavaş, sinsice ilerleyerek, hükümete yönelik desteğin altını oyuyor. Pandemi nedeniyle en çok mağdur olanlar ve seçilmiş memurlardan en az yardım görenler, yoksullar ve muhtaç durumdakiler. Amerika’da çoğunluk, ülkede hastalık ve ölümün hızla yayılmasının nedeninin Trump’ın yetersizliği olduğu kanaatinde. Amerikalılar “Bir Numara” olduklarını haykırmaya bayılırlar. Eh, anlaşılan o ki bu ölümcül virüsün neden olduğu hastalık ve ölüm vakalarında gerçekten de dünya lideriyiz. Bunu, Amerikan sisteminin bir diğer müstesna başarısının yanına koyabiliriz: Cezaevlerinde tutulanların sayısında da birinciyiz. Amerika’nın elindeki olağanüstü zenginliği ve toplumun tepesi ile tabanı arasındaki kutuplaştırıcı eşitsizliği devam ettirmek istiyorsanız, yoksulları denetim altında tutmak için sağlam bir polis gücüne, onları ‘istiflemek’ için de bir cezaevi sistemine ihtiyacınız var demektir.
Demokratlar pek umut vermiyor
Cumhuriyetçiler, kahramanları Ronald Reagan gibi, hükümetin çözüm değil sorun olduğu fikrinde. Trump’ı sonsuza dek takip etmeye gönüllüler. Demokratlar en azından, hükümetin, etkili bir şekilde hareket ettiğinde, kamu yararını kişisel çıkarlar ve açgözlülüğün üstünde tuttuğunu anlıyorlar. Fakat Demokratların Trumpçılık karşısındaki mevcut alternatifi pek umut vermiyor. Joseph Biden’ın ısıtıp yeniden önümüze koyduğu liberalizm, evinin bodrumundaki sığınağından sürdürdüğü performansın zayıflığı, Demokrat Parti’nin geleneksel tarz-ı siyasetine (uzlaşmaya varmak, ödün vermek, güç ve imtiyaz sahipleriyle karşı karşıya gelmekten kaçınmak) duyduğu minnet, ülkenin ihtiyacı olan, solcu gençlerin hararetle istediği gerçek reformların –yani radikal değişimin– hayata geçirilmesi açısından hayra alamet değil. Görünen o ki bu yıl aslında, buzullaşmış, çok yavaş ilerleyen, aynı tas aynı hamam programlar ile, Trump ve sağın neden olduğu, gitgide büyüyen zarar arasında bir tercih yapılacak. Geçenlerde biri, pandemi dönemlerinde herkesin sosyalist olduğunu, yani halkın esenliğini ciddiye alan, sosyal adalet ve daha fazla eşitliği teşvik eden, iyi, demokratik ve ihtiyaçlara yanıt veren bir yönetimin öneminin farkına vardığını yazdı. Bu mesajın altı ay sonra yeterli sayıda seçmeni, Vaşington’daki bataklığı gerçek anlamda kurutmaya ikna edip etmeyeceğini henüz bilemeyiz. Ama şimdiden aşikâr olan bir şey var ki, o da şu anda iş başında olan timsahların endişelenmeye başladığı. Ancak tehlike geçmiş değil, çünkü yırtıcı sürüngenler kapana kısıldıklarında saldırırlar.