Uzun süredir yurtdışında yaşayan Altınoğlu 4 Ekim'de beyin kanaması geçirdi. 10 gün boyunca komada olan Altınoğlu 14 Ekim sabahı Belçika'nın Antwerp kentindeki hastanede hayatını kaybetti.
12 Eylül döneminde uzun süre tutuklu kalan Altınoğlu yurtdışında yaşıyordu. Altınoğlu tutuklu olduğu dönemde Ermeni olduğu için çok ağır işkencelere maruz kalmıştı.
Altınoğlu 1946’da Amasya’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi'nde eğitim gördü. 1960’lı yıllarda sol düşünceyle tanıştı. Proleter Devrimci Aydınlık grubundan ayrılarak Halkın Birliği dergisini çıkardı. Bu ilk ayrılan grup "Birinci tasfiyeciler" olarak anıldı. Daha sonra ise İbrahim Kaypakkaya ve grubu ayrıldı. Altınoğlu ve grubu 1974 affından sonra TKP/ML'ye katıldılar.
Altınoğlu, tutuklu kaldığı dönemde gördüğü işkenceleri “Pek çok devrimcinin gördüğü işkenceleri, bir parça fazlasıyla ben de gördüm; Ermeni kökenli bir komünist olmam nedeniyle bu konuda da ayrıcalıklıydım” sözleriyle anlatmıştı.
Altınoğlu Sinop Cezaevi’nde 1987 ve 1988 arasında, 7 ay boyunca yeraltındaki bir hücrede tek başına tutulmuştu.
İşkenceci polis Sedat Caner 1986 yılında Nokta dergisinde yayınlanan itiraflarında Altınoğlu'na yapılan işkenceleri şöyle anlatmıştı:"Garbis Altınoğlu'nun kendisine güvenini kırmak için burnuna zincir takıldı, tef çalındı ve ayı gibi oynatıldı. Bu bir hafta devam ettikten sonra Garbis Altınoğlu'nun omuzları çökmüştü. Kendisine olan güvenini yitirmişti. Ama yine de konuşmadı."
Caner "kaplumbağa hücresi" adı verilen işkence yönteminin de ilk kez Altınoğlu'na uygulandığını anlatmıştı: "Çömelerek sokulur suçlu içersine. Kendisi tuvalet ihtiyacını falan gideremez yani, ancak altına yapacak. Kıpırdama imkânı da yok. Tüm eklemlerde kireçlenme olur. Garbis bir hafta tutulmuştu. Çıktığında kamburumsu yürüyordu."
Garbis Altınoğlu'nun cenaze töreni son yıllarını geçirdiği Belçika'nın Antwerp kentinde olacak.