Ortadoğu'yu yakından takip eden, kitap çalışmaları için bir süre Halep'te yaşamış olan Kaliforniya Üniversitesi Davis'ten Profesör Keith David, Suriye'deki son durumu ve Suriyeli Ermenilerin geleceğini AGOS'a değerlendirdi. Rejim güçleri ile Hür Suriye Ordusu'nun Ermenilere karşı tutumlarına açıklık getiren Keith, Türkiye'nin 'Ermeni, Alevi, Kürt' ayırt etmeden tüm Suriye toplumuna yardımcı olması gerektiğini ifade etti.
Kaliforniya Üniversitesi Davis’te “Modern İslam”, “İnsan Hakları ve Barış” derslerini veren Profesör Keith David Watenpaugh’ın uzmanlık alanı, 20. yüzyıl Ortadoğusunda insani yardımın tarihi, teorisi ve uygulaması. 2006’da yayımlanan ve çok ses getiren ilk kitabı “Being Modern in the Middle East” (Ortadoğu’da Modern Olmak) için birkaç yıl Halep’te yaşayan Prof. Watenpaugh, Lübnan’daki Taşnaksutyun Partisi’nin kurucularından Sarkis Zeitlian’ın kızıyla evli ve iki çocuk babası. Daha önce Birleşik Devletler Barış Enstitüsü ve Uluslararası Ortadoğu Çalışmaları Gazetesi’nde görev yapan Watenpaugh, Ortadoğu’yu ve özellikle Halep’i yakından takip ediyor. Watenpaugh ile Suriye’deki son durumu ve Suriye Ermenilerinin geleceğini konuştuk.
BERİL ESKİ
- Ortadoğu’da Modern Olmak kitabınızı yazarken bir süre Halep’te yaşamışsınız.
Evet. Kitap, 21. yüzyılda Suriye’deki orta sınıf insanları konu alıyor. Halep’te Muhammed Bağdat mahallesinde yaşadım. Eşim de Lübnanlı Ermeni olduğundan, oradaki Ermeni cemaatiyle iletişime geçtik. Ayrıca iyi eğitimli Sünni orta sınıf ailelerle de görüştük. Çok güzel bir deneyimdi. Böylece yerel siyasi tabloyu görebildim.
Diasporadakilerin tarihi bir şekilde Halep’le kesişir. Soykırımdan kurtulan Ermeniler için çok önemli olan Halep’te, Ermeniler cemaat anlayışını tekrar inşa etmişlerdir. Dünyadaki bütün Ermeniler için kritik olan şey, Halep’in Ermenileri kurtaran şehir olması. Halep olmasaydı, Ermeni cemaati diye bir şey de olmazdı. İki nesil içinde Ermeniler, hiçbir şeyi olmayan göçmenlerden orta sınıf insanlara dönüştüler. Tam da bu nedenle Suriye’de şu an yaşananlar çok önemli: Halep, Ermenilerin sığındığı yer olarak mı kalacak, yoksa etnik ve dini kinle dolup, yeni bir Saraybosna mı yaşanacak?
- Sizce ne olacak?
Dürüst olmak gerekirse bilmiyorum. Ama emin olduğum bazı şeyler var. Mesela, Halep’te yaşanan çatışmalar Ermenilerin yaşadığı mahallelerden epey uzakta. Hamidiye, Süleymaniye ve Aziziye şu anda güvenli Ermeni mahalleleri. Halep neredeyse Ankara büyüklüğünde bir şehir. Halep’te, yakın geçmişte köylerini terk eden insanlar şehrin uçlarına yerleşti ve orada mahalleler kurdular. Dolayısıyla çatışmaların çoğu bu mahallelerde geçiyor. Suriye güvenlik güçleri de bu mahallelere saldırıyor. Ama Suriye güvenlik güçleri asla bir Ermeni mahallesine saldırmaz, bu mümkün değil.
- Hür Suriye Ordusu Ermeni mahallelerine saldırabilir mi?
Bilmiyorum ama sanmıyorum. Bence Ermenilerin şu anda görebileceği şiddet, fidye için kaçırılma olayları olabilir. Bu, Irak’ta çok yaşandı. Ama Hür Suriye Ordusu’nun Ermeni mahallelerine saldıracağını düşünmüyorum, bu çok sorunlu olur. Asıl sormamız gereken soru, mezhep çatışmasının ne hale geleceği. Hür Suriye Ordusu bunun bir mezhep çatışması olmadığını söylese de, bence giderek daha da fazla mezhep çatışması haline geliyor. Ama bu mezhep çatışması Alevilere ilişkin, Hıristiyanlara değil. Muhalif hareketin Sünni damarı Alevileri Alevi oldukları için hedef gösteriyor, sadece rejimin bir parçası oldukları için değil. Hıristiyanların arasında az sayıda zengin, çok iyi işi olan ve hükümetle bağlantılı kişi var. Alevi cemaatiyse silahlı, orduyu ve sistemi yönetiyor. Ermenilerin hedef gösterildiğine dair hiçbir kanıt yok.
- Ama yaklaşık 450 Suriyeli Ermeni çocuk Ermenistan’a gönderildi geçenlerde.
Ermeni aileler son yıllarda çocuklarını dışarıya yolluyorlardı. Ermenilerin işlerin ne zaman kötü gittiğine dair kuvvetli hisleri vardır. Çocukları onların gelecekleri. İç savaşta, savaş bir başka yerde olur ama insanlar hâlâ okula gider, evlenir, yemeğe çıkar. İnsanların günlük hayatı devam eder. Çocuklarını yurtdışına yollayan sadece Ermeniler de değil, Sünni Araplar, Hıristiyan Araplar da aynı şeyi yapıyorlar.
- Muhalifler Ermenilere karşı kötü hisler besliyorlar mı?
Taşnaklar ve Parekordzagan (Hayırseverler) grupları rejimin düşmesini istediklerini hiç söylemediler. Yani Ermeniler taraf değiştirmediler. Suriyeli Ermeniler geçmişten beri kim kontrolde olduysa onunla uzlaştılar. Bunun bedeli de, tüm Suriyelilerin sivil hakları için mücadele eden Ermeni kuruluşlarına mal oldu. Kısacası, kendi cemaat haklarını, kendileri dışında kimse için konuşmayarak elde ettiler.
- Ben kişisel olarak Ermeni liderlerinin demokratik reformları desteklememesinden dolayı büyük hayal kırıklığına uğradım. Muhalifleri desteklemeyebilirler ama demokratik reformları destekleyebilirlerdi, bunu yapmamayı seçtiler. Bu bence kötü bir tercih.
Bence bu karmaşık noktada Ermeniler Suriye’deki Kürt topluluklarıyla işbirliği yapacaklar. Oldukça kafa karıştırıcı bir durumdayız ve Ermeniler endişeliler; radikal Sünni bir devlet kurulmasından korkuyorlar. Bu da olabilir. Ama bir yandan da Hür Suriye Ordusu’nun propagandasında çok da anti-Ermeni ve anti-Hıristiyan dile rastlamıyoruz. Daha ziyade anti-Alevi bir dil hâkim. Suriye’deki Alevilerin soykırıma uğrayabileceklerinden endişeliyim. Ve Alevilerin gidebilecekleri bir yer yok, onları kimse kabul etmeyecektir.
- Peki Ermeniler nereye gidebilirler? Ermenistan’ın buradaki rolü nedir? Türkiye Dışişleri Bakanı Davutoğlu Mart başında, İstanbul Ermeni Patrikliği ziyaretinde, kapalı kapılar ardında, Suriyeli Ermenileri Türkiye’de misafir etmeye hazır olduklarını söyledi.
Bu çok ilginç, daha önce bunu duymamıştım. Ama bence Suriye Ermenileri Türkiye’ye ancak kaçınılmaz bir durumda giderler. İlk olarak gidecekleri yer Ermenistan veya Lübnan olur. Burada soykırımdan kurtulan ve Türklere karşı pek iyi şeyler hissetmeyen insanlardan söz ediyoruz. Bakanın düşüncesi güzel ama Suriye Ermenileri Türkiye’ye gider mi, sanmıyorum...
Ermenistan ise her geçen gün nüfus kaybediyor, ekonomisi pek de iyi değil, dolayısıyla Suriyeli Ermeniler Ermenistan’a göç etse bile orada kalmazlar, Batı Avrupa’ya veya ABD’ye doğru devam ederler.
- Agos da son günlerde bazı Suriyeli Ermenilerden bireysel yardım başvuruları alıyor. Türkiyeli Ermeniler Suriye Ermenilerine yardım edebilir mi, ne yapabilirler?
Bence Türkiye’deki sivil toplumun, sadece Ermeniler açısından değil, tüm Suriye açısından çok önemli bir rolü var. Suriye sizin yan komşunuz. Onlara yardım etmek sizin göreviniz. Bence bu durum Türklerin de birbirlerine dönüp “Bu insanlar acı çekiyorlar. Ermeni, Sünni, Alevi, Kürt fark etmez. Onlara yardım etmeliyiz” demeleri için bir fırsat. Türkiye’nin farklı bir sorumluluğu da var. 1900’lerin başında Suriye’ye milyonlarca insanın göçmesine yol açtılar. Bu göçmenlerin torunlarına yardım etmek yükümlülüğü var.
- Suriye Ermeni cemaatiyle muhalifler arasında bir iletişim var mı?
Bu çok güzel bir soru. Bununla ilgili elimde bir kanıt yok. Ama Ermenilerin Kürt gruplarla görüştüklerini biliyorum. Kürtler kendilerine muhafazakâr ve Müslüman olmayan müttefikler arıyorlar. Söylentiye göre Kürtler ve Ermeniler savunmada işbirliği yapacaklarmış ama buna dair bir kanıtım yok, şimdilik sadece söylenti.
- Kayınpederiniz Sarkis Zeitlian’ın inşa ettiği ve Ermeni cemaatinin Lübnan iç savaşı sırasında uyguladığı “pozitif tarafsızlık” politikasından bahseder misiniz? Sizce bu politikayı Suriye’deki Ermeniler uygulamalı mıydı?
Bu politikayı benimseyen Ermeniler Lübnan iç savaşında hem savaşa katılmadılar hem de savaşın mahallelerine sıçramasına engel oldular. Kendi silahlı güçleri vardı ve Ermeni olmayanların Burj Hamud’a veya diğer Ermeni mahallerine girmelerine izin verilmedi. Askeri güç tarafsız kalmak için kullanıldı. Pozitif tarafsızlığın sakıncalı yanı, vatandaşlığın temel haklarını ihtiva etmemesi. Lübnanlı olmayacağız, Lübnan’daki Ermeniler olacağız diyor. Ama Suriye’de Ermeniler, Lübnan’daki Ermenilerden çok daha entegre olmuş durumdalar. Bu nedenle pozitif tarafsızlık politikası Suriye bağlamında sorunlu görünüyor.
Bence bu noktada Ermeniler açısından artık taraf tutmak önemli. Bunun illa muhaliflerin yanı olması gerekmiyor. Ama “Biz demokratik bir Suriye istiyoruz, oranın vatandaşları olabilmek istiyoruz, devlete sadık olmak istiyoruz, dilimizi konuşmak ve ibadet edebilmek istiyoruz” diyebilmeliler.