Depremin ardından Van’dan İstanbul’a göç eden Mehmet Yıldız ve Mehmet Kuşman kış bittikten sonra Van’dan göç edenlerin çoğunluğunun geri döneceğini iddia ediyor.
EMRE ERTANİ
emreertani@agos.com.tr
Ardında yüzlerce ölü ve binin üstünde yaralı bırakan Van depreminin yaraları sarılmayı bekliyor. Depremin ardından Van’dan göç etmek zorunda kalan Gevaş Belediyesi’nde zabıta memuru Mehmet Yıldız ve Çavuştepe Ören Müze Bekçisi Mehmet Kuşman’la depremi ve ardından yaşadıklarını konuştuk. Yıldız ve Kuşman kış bittikten sonra Van’dan göçenlerin büyük kısmının geri döneceğini söylüyorlar.
‘İnsanların bütün hayatı depremle yok oldu’
Eşi ve beş çocuğuyla İstanbul’a gelen Mehmet Yıldız, ailesini geçici olarak bir yakının yanına yerleştirdiğini ve kışı geçirmek için de ev aradıklarını söylüyor. Van’daki insanların soğuktan etkilendiklerini ve psikolojik sorunlar yaşadıklarını belirten Yıldız çadırda geçirdiği günleri ise şöyle anlatıyor: “Gece İstanbul’da hava ne kadar soğuksa çadır da aynen öyle. Çok soğuk. Banyo yapma imkânı yok. Çadırlarda en az altı kişi kalıyor. Elektrikler kesildiğinde ısınamıyoruz.” Artçı sarsıntıların insanları korkuttuğunu söyleyen Yıldız, eşini ve çocuklarını yerleştirdikten sonra Van’a dönüp görevine devam edeceğini, koşullar düzelince de ailesinin tekrar Gevaş’a döneceğini söylüyor. 600 bin insanın Van’dan göç etmek zorunda kaldığına dikkat çeken Yıldız, “İnsanların büyük çoğunluğunun döneceğini düşünüyorum. Yardımlar oldu, ben ve ailem çok fazla ihtiyaç duymadığımız için almadık. Yakınlarını kaybeden insanlar çok büyük bir dram yaşıyorlar. İnsanların evi, işi bütün hayatı bir depremle sona erdi, binalar hasarlı olduğundan insanlar eşyalarını bile alamıyor. Van’a dönünce sarsıntılar devam ederse eve girmeyeceğim, çadırda kalacağım” diyor.
Fırınlar yıkıldığı için ekmek sıkıntısı var
Depremden evleri ağır hasar gören Kuşman ailesi de kışı geçirmek için İstanbul’a gelmiş. Deprem sonrası Van’da kendi aldıkları çadırda yaşayıp lastik yakarak ısındıklarını anlatan Mehmet Kuşman, birçok yere başvurmasına rağmen uzun süre yardım alamadığını söylüyor. Kuşman “Yardım geldiğinde insanlar, yardım alabilmek için birbirini yiyordu. Yardımlar talan ediliyor. Siz olsanız talan etmez misiniz? Aileniz aç ve perişan haldeyken” diyor. Eşyalarını alamadıklarını söyleyen Kuşman, “Eşim tansiyon ve şeker hastası. Paramızın çoğunu da uçak biletine harcadık. Şu an 14 kişi iki oda bir salon evde kalıyoruz. İkinci depremden sonra geldik ve yazın Van’a döneceğiz. Van merkezde hemen hemen bütün evler hasarlı. Yeteri kadar çadır gelmedi, Van merkezin nüfusu 650 bin, altı kişiye bir çadır deseniz yüz bin çadır eder. Van’a bu kadar çadır gelmedi, gelen çadır sayısı 50 bini geçmedi” diyor. Kuşman, Van’da fırınların genelde apartmanın altında olduğu için birçok fırının yıkılan binalarla yok olduğunu, ayakta kalan apartmanlarda da hasar olduğu için kimsenin çalışmak istemediğini ve buna bağlı olarak ekmek fiyatlarının arttığını belirtiyor.
‘Çok katlı bina yapımından vazgeçilmeli’
Vanlı İnşaat Mühendisi Suat Kaya, deprem bölgesine gönderilen yardımların yeterli olduğunu, depremde can ve mal kaybının en aza indirilmesi için yüksek katlı binalar inşa edilmesinden vazgeçilmesi gerektiği belirtiyor.
Kaya, İstanbul’a eşini ve çocuğunu yerleştirmek için gelmiş ve onları yerleştirdikten sonra yeniden Van’a döneceğini söylüyor. Van’da en büyük sorunun insanların korkudan dolayı sağlam olan evlere dahi girememesi olduğunu belirten Kaya, çadırlarda yaklaşık 50 binin üzerinde insanın kaldığını belirtiyor. Van’da sekiz tane çadır kent olduğunu, buralarda yaşayan insanların ihtiyaçlarının karşılandığını, çocuklar için oyun alanları oluşturulduğunu, yaşadıkları şoku atlatamayan yetişkinlere de psikolojik destek sağlandığını söyleyen Kaya, çadır kentlerin haricinde evlerinin önüne çadır kurmuş olan insanların da olduğunu ifade ediyor.
Yardımları dağıtmak büyük bir sorun
Van’a yapılan yardımların yeterli olduğunu savunan Kaya, yardımları tasnif etmenin ve yardım yönetimini sağlamanın zor olduğunu belirtiyor. Depremde bütün kamu ve sivil toplum kuruluşlarının seferber olduğuna dikkat çeken Kaya, “Bu kadar yardıma rağmen bu saatten sonra sadece Allah yardım edebilir. Şu an kalıcı konut yapımına başlanamıyor çünkü mevsim kış. Velev ki yaptınız, ne kadar çalışma olabilir kış koşullarında. Bir kaos durumu var. İnsanlar çadırlarda ne kadar kalacak, konutlar nasıl inşa edilecek, hasar tespiti nasıl yapılacak belli değil. Kaldı ki hasar tespiti yapılan sağlam evlere dahi insanlar korkudan giremiyorlar. Depremden önce yapılması gerekenler yapılmamış, burada kamu kuruluşlarının yanı sıra özel sektöründe sorumluluğu var. Hayat yeniden normale dönecek, belki daha güzel olacak. Van’da daha kötü bir tablo bekliyordum. Bundan ders çıkartılmalı, afet yönetimini öğrenmemiz gerekiyor; gel gör ki halen depremde yapılmaması gereken her şey yapılıyor” diyor.
Çok katlı binaların depremde çok büyük bir risk taşıdığına dikkat çeken Kaya, İstanbul’da yer darlığı ve yüksek teknolojinin kullanılmasından dolayı bu durumun sorun yaratmayacağına işaret ederek “Anadolu’da yer çok geniş, çok güzel bir şehirleşme yapılabilir. Bu Erzurum’da yapıldı. Ama hâlâ inatla çok katlı apartmanlar inşa etme çılgınlığı var. Bu tür binalar yıkıldığında enkaz çalışması da çok zor oluyor, insanlar hayatını kaybediyor. Van’ın Gevaş ve Gürpınar ilçelerinde çok katlı yapılar yok, deprem şiddetli olmasına rağmen yıkılan bina yok, tedbir olarak çadırlarda yaşayan insanlar var. Kimi zaten evinden hiç çıkmamış bile” diyor. Depremin Van’ı çok zamansız yakaladığını belirten Kaya, sorunun çözülmesi için zamana ihtiyaç olduğunu belirtiyor: “Zamanla düzeleceğine inanıyorum, bizde suç hemen kamunun üstüne atılır ama burada suç müşterek. Özel sektörde kâr hırsı var, tüketiciler ise ev alırken depreme dayanıklı mı sağlam mı diye bakmıyor, parkesi nasıl, jakuzisi var mı diye bakıyor.”