LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

‘Tatavla’ diye bir dünya

Yılbaşı sofrasına meze alışverişi için Kurtuluş bir cennet. Pastaneden çıkıp mezeciye gitmek çok kolay.

Eskiler adına Tatavla derlermiş. Adı değiştirilen her yerde olduğu gibi hamasi bir çağrışımı olsun diye, ‘Kurtuluş’ yapılmış. O da yetmemiş, ara sokaklarına kadar, bu yeni adına yakışan cadde ve sokak adlarıyla taltif edilmiş bütün bir semt: Ergenekon, Savaş, Türkbeyi, Bozkurt... Okullar da unutulmamış; onlara da ‘Talat Paşa’ gibi nadide adlar verilmiş. 

Semtin adının neden değiştiğini Mart 1929 tarihli Cumhuriyet gazetesi haberinden öğreniyoruz:

“Tatavla kasa hırsızlarını, canileri hatırlatan bir isimdir. Bu itibarla da Tatavla ismi kulaklarda fena bir tesir husule getirmektedir… Biz zamanlar canilerin, Hrisantos gibi şerirlerin ilticagâhı olan Tatavla şimdi birçok Türk ailelerinin oturduğu temiz bir yer olmuştur. Bu itibarla eski bir çirkin ismin kaldırılması ve ‘Kurtuluş’ tevsiimi çok muvafıktır.”

Demografik yapısını, nüfus oranlarını bilmiyorum ama bir apartmanın kapısında durduğumda hangi zillerin gayrimüslimlere ait olduğunu hemen anlarsınız. Ya sadece soyadı vardır, ya da hiçbir şey yazmaz bazı zillerde. İşte o zillerin ucu mutlaka ‘farklı’ birilerine uzanır bu semtte.

Bu mahalle yılın pek çok vakti diğer semtlerden pek farklı görünmese de, Noel ve Paskalya zamanı eski günlerini aratmaz hale gelir. ‘Farklı’ olanlar biraz daha görünür olurlar. Pastanelerin camlarında Rumca, Ermenice yeni yıl dilekleri yazılı kâğıtları görmek beni hep mutlu eder.

İstanbul’da farklı bir telaşa şahit olmak için yılbaşı üzeri Kurtuluş’u ziyaret etmek çok eğlenceli olabilir. Gelmek isteyenler için hemen hızlı bir tur programı yazayım.

Erken gelip Göreme Muhallebicisi’nde kahvaltı ederek güne başlayabilirseniz çok güzel olur. Yılbaşı akşamı için tatlıyı ve ama özellikle kaymağı buradan alabilirsiniz.

Kahvaltı sonrası biraz alışveriş yapılabilir. Sokak çiçekçilerinin sattığı kokinaların hazırlanması aslında müthiş zahmetli bir iştir. O dikenlere kırmızı meyveleri bağlarken insanın elleri parçalanabilir. O emeği görüp, yılbaşında sofraya süs olarak kokina koymanızı önerir, tezgâhta görürseniz boş geçmeyin derim.

Mahlep, sakız ve sıcak hamur kokusunu takip ederseniz yolunuz sizi hemen Üstün Palmiye Pastanesi’ne getirecek. Şehrin belki de en iyi sakızlı çöreği ve dev çatalını burada bulacaksınız. Gelmişken likörlü çikolata ve kestane şekerinin de tadına bakmanızda fayda var.

Yılbaşı sofrasına meze alışverişi için Kurtuluş bir cennet. Pastaneden çıkıp mezeciye gitmek çok kolay. Tadal, Tuşba ve Tuvana mezeevlerinden hangisinden alışveriş yaparsanız yapın pişman olmazsınız. Tarama, lakerda, topik, midye dolma ve yaprak dolma olmadan yılbaşı sofrası olmaz, aklınızda olsun.

Bu kadar alışverişten sonra bir kahveyi hak ettiniz bence. Daha açılalı birkaç yıl olsa da sanki hep oradaymış gibi olan Marika’ya gidip bir yorgunluk kahvesi içebilirsiniz.

Marika’dan çıkıp, yakınındaki Pelit’ten, tuzdan şap gibi olmamış, lezzetli turşunuzu alabilirsiniz. Özellikle patlıcan sarmayı tavsiye ederim.

Pelit’ten çıkıp az ilerisindeki Damla’dan bozanızı da alınca alışveriş işini bitirmiş oluyorsunuz.

Karnınız acıktıysa, Kurtuluş’tan aç acına ayrılmayın. Pangaltı’ndaki Adana Ocakbaşı’na gidip, kebabın yanında bir-iki kadeh rakıyı da yuvarladınız mı, 2018’e güzelce veda etmiş olursunuz.

İyi seneler...