Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Narlı köyünden 36 yıl önce göç eden, 2005 yılında ise geri dönen 65 yaşındaki Süryani vatandaş İskender Debbaso, köyüne bölgenin ilk botanik parkını yapmak istiyor. Projelerini anlatan Debbaso, yurt dışında yaşayan Süryani vatandaşlara ‘Dönün’ çağrısında bulunuyor. Debasso, köyde yaşayan tek Süryani olarak köye geri dönüş sürecinde ve sonrasında hiçbir sıkıntı ve sorunla karşılaşmadığına dikkat çekiyor.
Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Narlı köyüne 2005 yılında dönen Süryani vatandaş İskender Debbaso (65), köyüne bölgenin ilk botanik parkını yapmak istiyor. Dicle Kalkınma Ajansı (DİKA) yetkililerine projelerini anlatan Debbaso, yurt dışında yaşayan Süryani vatandaşlara ‘Dönün’ çağrısında bulunuyor.
Köyünden 36 yıl önce Avrupa’ya göç eden Debbaso, memleketine gelmenin mutluğunu yaşıyor. Köyde bulunan evini restore eden Debbaso, göç ettikleri anayurtlarına geri dönmenin mutluluğunu yaşadığını belirtti. 50 dönüm üzerinde botanik park merkezi kurmayı hedefleyen Debbaso, köylüler için gelir kapısı olacak projesine destek bulmak için Dicle Kalkınma Ajansı uzmanlarını köyüne davet etti.
Dört bir yanı tarihi yapılarla çevrili, dinlerin ve dillerin yüzyıllardır beraber kardeşçe yaşadığı Midyat’a bağlı Narlı köyünde yaşayan Debbaso ailesi, önce göçle birlikte harabeye dönen 700 yıllık konaklarını tarihi özelliklerini koruyarak, dünyaca ünlü Nahit taşı (katori) ile yeniden inşa ettiler. Yaklaşık 2 milyon TL’ye mal olan 150 kişilik konak, köyün en ihtişamlı yerinde, yöresel mimari tarzı korunarak inşa edildikten sonra konağın içi, bölgenin bütün kültür motiflerini barındıran tarihi eserlerle döşenmiş durumda.
Müzeyi aratmayan konağın bahçesinde, 4. yüzyıldan kalma Süryani Metropoliti Aziz Yuhanna D’kfone’nin anısına bir şelale ve Süryanice yazılmış bir kitabe yapan Debbaso, evinin bütün duvarlarında ise üzüm, güvercin, zambak ve güneş rölyefleri yaptırmış. Baştan aşağı restore ettiği evinde 30 oda, altı banyo, biri büyük üç mutfak, çamaşırhaneler, teraslarda yazın uyumak için dörder kişilik dört taht var. Evde, 90 yetişkin ve 50 çocuk aynı anda geceleyebiliyor.
Evin ne kadara mal olduğu sorusuna cevap vermekten kaçınan Debbaso, ”Bunu konuşmak ayıp olur. Emanet para ile mukayese olunmaz. Paranın ne anlamı var bu evin hatırası yanında. Bu evi miras değil, dedelerimden kalan bir emanet olarak görüyorum. Ben Hristiyan olarak düşünseydim, Kudüs’e gidip kendime ev yapardım. İstesem, bu parayla İsveç’te de bina yapardım, kirasından torunlarım faydalanırdı. İster Süryani, ister Müslüman olsun kim gelirse gelsin kapımız herkese açık” şeklinde konuştu.
“En büyük desteği torunlarım verdi”
Köyde yaşayan tek Süryani olarak köye geri dönüş sürecinde ve sonrasında hiçbir sıkıntı ve sorunla karşılaşmadığına dikkat çeken Debbaso, “Köydeki Müslümanlar arasında tek başıma yaşamak hiç de zor değil. Bundan da çok mutluyum, bahtiyarım. Köyün yüzde 90’ı ile birbirimize gidip geliyoruz. Onlar da beni çok seviyorlar, ben de onları. İbadetlerimi yerine getirmek de zor değil. Bir telefonla arabama binip istediğim yerde inancımı yerine getirebiliyorum. Ailemize, köye yatırım yapacağız dediğimde, hepsi önce tamam dediler ama sonradan sözde kaldı. Sonradan çocuklarımı çağırdım, birlikte toplandık, kendilerine ben ya Suriye’ye gideceğim ya da Türkiye’ye döneceğim dedim. Sonra burayı onarmaya karar verdik. Karar vermek basit bir şey ama 3-4 yıl boyunca burada hummalı bir çalışma ile burası bu hale geldi. Her hafta burada çalıştığımda buranın fotoğraflarını çekip İsveç’e mail gönderiyordum. Orada çocuklar yaptığımız çalışma üzerinde yeni projeler çiziyorlardı. Bana en büyük desteği torunlarım verdi. Bana yeter ki köyde bir tuvaletimiz olsun diyorlardır.”
Sosyal çalışma uzmanı, 6 dil biliyor
Avrupa’da çeşitli üniversitelerde 15 yıl eğitim almış, altı dil bilen sosyal çalışma uzmanı olan Debbaso, köye geri dönüşünü Müslüman komşularına bağlıyor. Debbaso, “1950’li yıllarda köyümüz, 250 haneli ve bin nüfusluydu. Köyün tek Süryani ailesi olarak da biz vardık. Küçüklüğümde Deyrulzafaran Manastırı’nda Metropolit Yuhanna Dolabani’den İngilizce öğrenince ailem beni İstanbul’a, Robert Kolej’ine gönderdi. Kolejden sonra köye dönüp Diyarbakır NATO Üssü’nde İngilizce-Türkçe çevirmenlik yapmaya başladım. Diyarbakır’da yaşadığımız kötü muameleden dolayı yurt dışına gitmek zorunda kaldık. Köydeki malımızı mülkümüzü biz komşularımıza verdik, kimse zorla almadı bizden. Tarlalarımızı ekip biçiyorlardı, tarlaların geliri ile de köyün elektrik su gibi ortak masrafına veriyorlardı. Onlardan kira almıyorduk. Bu şartı dört yıl önce vefat eden babam koymuştu. Debbaso ailesi olarak dönmemizin nedeni, köylülerimizin samimiyeti, dürüstlük ve insaniyeti. Kadın, çocuk, erkek, yaşlı; herkes dönüşümüze sevindi. Ben de yalnız köy değil, vatan sevgisi var. Memleketimi seviyorum. Bu eve baktığım zaman bu kadar güzel bir netice alacağımızı tahmin etmiyordum. Evi onarırken, köyde yaşayan Müslüman ailelerin çok yardımı oldu. Onlar bize cesaret verdi ve onların sayesinde bugün buradayım” dedi.
Yurt dışındaki Süryanilere çağrıda bulundu
Yurt dışında yaşayan Süryanilere geri dönme çağrısı da yapan Debbaso, “Süryanilere çağrımız şudur, gelsinler, yerinde görsünler. Ben bir Süryani olarak yalnız başıma yaşıyorum, sadece ben varım burada. Artık buralara gelip biraz da başka kültürleri öğrensinler, hürmet etsinler. Onların dilini, yaşamlarını, edebiyatını öğrensinler. Mardin Valisi veya başka biri gelse burada 4 dinle 4 dille karşılaşır. Burada Yezidi’si de Müslüman’ı da Süryani’si de Yahudi’si de var. Tabii, Türkiye’deki bir eğitimle bunu hazmetmek çok zordur. Gelip burada bir ay staj görseler, bu köyden çok şey öğrenirler. Köyümüz ve bu köyümüzün etrafında yaşayan bütün Müslümanlar, Süryanilere ait ellerindeki arazi, tarla ve mülkleri hiçbir sıkıntı çıkarmadan hemen devir ediyorlar. Hatta bazıları tapusu kendi üzerlerinde olmasına rağmen asıl sahipleri olan Süryanileri çağırıp gelin arazinizi üzerimden alın, beni bu azaptan kurtarın diyorlar. Bunlar çok güzel gelişmeler. Bugüne kadar hiçbir sorun sıkıntı ile karşılaşmadım. Yalnız gelir gelmez köyümüzün kalkınması için bir dernek kurmuştuk ama derneğimizle ilgili iki sefer para cezasına çarptırıldık. Türkiye’de bazı şeyler çok farklı işliyor.”
Botanik bahçe için destek istedi
Köy meydanına çeşme yaptıran, taziye evi kuran Debbaso, son olarak Dicle Kalkanıma Ajansı’na başvurarak, köyde, projesini çizdiği botanik bahçe için destek istedi. Köyü ziyarete gelen DİKA Uzmanlarını önce tarihi evinde ağırlayan ve kendilerine evi tanıtan Debasso daha sonra köyde kurmak istediği projesi hakkında bilgi verdi. Debbaso,“Köyüme kesin dönüş yaptıktan sonra önce bu evi yaptım şimdi ise birinci hedefim bu köyün sosyolojisi üzerine bir kitap yazmak. Diğer hedefim ise geri dönüş yaptığım köylülerin refah düzeyini artırmak için botanik bahçesi kurmak. Bölgenin endemik türlerini çok iyi bilirim. Bunun üzerine birçok araştırma yaptım.”
“Mardin Mezopotamya'nın kalbi”
Projenin kabul edilmesi halinde botanik park içinde birçok bitkinin yetiştirileceğini, nesli tükenmekte olan bitkilere öncelik vereceklerini, ilk etapta bine yakın çeşit bitki ekimi yapmayı düşündüklerini, daha sonra yıllar içinde bu bitki çeşidini artıracaklarını belirten Debbaso, “Mardin, Mezopotamya’nın kalbi. Yaşam, buradan yayılmış bütün dünyaya. Hali ile buradaki biyolojik çeşitliliği, endemik, ender ve tehdit altındaki bitkileri koruyarak desteklemek istiyoruz. Bu şekilde hem köyümüzü, ilçemizi, ilimizin tanıtımını yapmış oluruz hem de çevremizi korumuş oluruz. Mesela gittikçe artan bir tehdit oluşturan susuzluğa dayanıklı bitkileri yetiştirerek ve dünyadaki erozyonla ve çölleşme ile mücadeleye de yardım edebiliriz. Bu botanik bahçe sayesinde köylülerimiz içinde bir gelir kapısı açılmış olur' şeklinde konuştu.
(Kaynak: haberimport)