LEVON BAĞIŞ

Levon Bağış

OBUR

Şarap fuarları

Mayıs ayı şarapçılar için yılın en yoğun zamanlarından değildir. Sonbahar hasat zamanı olduğu için, baharın başlangıcı yeni şişelemelerin, harmanların yapıldığı zamandır. Gerçi bağda işi bitmez ama zaten bağbozumu o kadar yoğundur ki, onun dışındaki her zaman boş sayılabilir. 

Fuarlar genellikle bu tarihlerde yapılır; ilkbaharın hemen öncesinde başlar, yaz geldiğinde biterler. Genelde çok ticari olsalar da şarap meraklıları için bulunmaz nimet gibidirler. Gerçi ben ilk fuar deneyimimi Düsseldorf’ta, ProWein’da yaşarken geçirdiğim şoku hâlâ hatırlarım. Şarabı sevdiği için bu işe girmiş, işin entelektüel ve duygusal tarafını önemseyen biri olarak şarapların bu kadar ticari meta olmasını hazmedememiştim. Sonra o hazımsızlık hissi büyük ölçüde geçti. Elimde evrak çantası ve gömlek-kravatla girdiğim fuardan, diğer herkes gibi epey rahat çıktığımı hatırlıyorum.

Hazımsızlık hissi o kadar geçti ki, sonraları o hissi birilerinin yaşamasına sebep olmuş bile olabilirim. İthal edilecek şarapları seçmek için çırpınırken kısıtlı zamanda bol şarap tatmak için şarapların hikâyelerini neredeyse hiç dinlemeden, sadece fiyat konuşarak yüzlerce şarap tatmışımdır. İlk kez fuara gelen oburu hayal kırıklığına uğratarak...

Fuarların en etkileyici yönü, sadece kitaplarını, makalelerini okuyup, tavsiye ettiği şarapları tatmış olduğun, başka kimseye bir şey ifade etmese de bir şarap severe süper star gibi görünen kişileri görme fırsatı vermesi olabilir.

Hep okuduğu bir şeyin karşısına çıkması umulmadık bir heyecan yaşatıyor insana. Yıllarca kitaplarda bir madde, etiketlerde bir kalite imleci olarak gördüğün kasaba ya da yöre isimlerini, önünden geçen otobüste ya da yol tabelasında görmek de garip bir his uyandırıyor. İlk Bordeaux ziyaretimde Margaux kasabasını gösteren tabelaya dakikalarca bakmıştım.

Sadece profesyonellere yönelik olsalar da bir şekilde içeri girmenin bir yolu bulunabilen fuarlara denk gelirseniz mutlaka gidin. Aklıma gelen en önemli fuarlar:

ProWein: Düsseldorf’ta düzenlenen, şehrin nüfusunun neredeyse yarısı kadar insanın fuar için gittiği, eğer çok önceden otel rezervasyonu yapmadıysanız yakın bir şehirde kalmanızı gerektirir. Ticari olarak en önemli fuardır. Almanya’nın en iyi şaraplarını üreten ‘VDP’ grubunun hemen hemen her ürününü bu fuarda bulmanız mümkün. Bütün gün Riesling tadıp bu sayede deli gibi aside maruz kalarak akşam dişlerimi kullanamamışlığım vardır.

Vinexpo: Çift yıllarda, tüm dünyada şarap dendiğinde akla gelen ilk bölge olan Bordeaux’da, tek yıllarda ise Hong Kong’da yapılan, ticari olmaktan çok her üreticinin kendini göstermeye çalıştığı, çok büyük bir fuar. Fransa’nın sadece Bordeaux bölgesinde 18 bin üretici olduğu düşünüldüğünde, ağırlığın Fransız şaraplarında olduğu tahmin edilebilir. Fransa’nın büyük firmalarının gösteriş için kurduğu devasa çadırları görmek şart.

Vinitaly: Kuzey İtalya’nın en önemli şarap bölgelerine yakın Verona’da yapılan fuar. İtalya dışından pek katılımın olmadığı ama İtalyan şaraplarının tüm bölgeleriyle temsil edildiği fuar. Bu fuarın düzenlediği yarışma, pek çok yarışmadan daha önemlidir.

London Wine Fair: Şarap endüstrisinin kalbi Londra’da atar. Dünyada tanınmanın yolu Londra’dan geçer. Ancak bu fuarın önemi her sene biraz azalıyor. Şehirde o kadar çok şarapçı var ki, Londra’da fuara ihtiyaç olmayabilir.