7 Ocak 2018’de yapılan milletvekilliği erken genel seçimleri, hiçbir partinin tek başına hükümet kurmasına imkan tanımadı. İlk defa yüzde 62 gibi düşük bir katılımla yapılan seçimden yüzde 35 civarında oy alarak birinci parti çıkan Ulusal Birlik Partisi (UBP) koalisyon hükümeti kurmak için kendisine ortak arıyor. Kıbrıs Üniversitesi’nden Niyazi Kızılyürek’le seçim sonuçları sonrasında Kıbrıs’ta yaşanabilecek gelişmeleri konuştuk.
UBP tek başına iktidara gelemese de oylarını artırarak birinci parti oldu. Öncelikle buradan başlayalım. Bu ne anlama geliyor?
UBP Kıbrıs’ın kuzeyinde tam bir patronaj sistemi kurdu. Türkiye’den gelen kaynakları ve Kıbrıslı Rumların mallarını cömertçe dağıtıyor. Binlerce yeni yurttaş yazdı ve Türkiye’nin yolunda ‘ilerlediğini’ durmadan vurguluyor. Değişen nüfus yapısı içinde bu söylemlerin etkili olduğu kesindir.
CTP'deki yenilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Seçimlerde büyük yenilgi alan ana muhalefet partisi CTP, UBP ile hükümet kurma eğilimi içinde değildir. CTP’nin başarısızlığının birden fazla nedeni vardır. 2004’ten sonra partinin kurduğu koalisyon hükümetlerinin başarısız olmasının yanında, Kıbrıs Sorununda yaşanılan çıkmaz da partiye oy kaybettirdi.
Mustafa Akıncı Crans Montana’da yaşanan başarısızlıktan tümüyle Kıbrıs Rum tarafını sorumlu gösterdi. Yaptığı açıklamalarda Kıbrıslı Rumların çözüme ‘hazır’ olmadığını ileri sürüyordu. Bu durum, toplumun çözüm beklentisini sıfırladı. Ve her zaman olduğu gibi, çözüm umutları tükendiğinde, seçmenler statükonun partilerine yönelir.
CTP bir de taktiksel hata yaparak seçim kampanyası boyunca Kıbrıs sorununa değinmedi. Sol kimliğini Kıbrıs’ta barıştan alan parti, ‘evimizi temizleyelim’ sloganını öne çıkarınca, bu sloganı ilk ortaya atan Kudret Özersay CTP tabanından oy aldı.
Mevcut şartlarda işleyen bir koalisyonun oluşması mümkün mü? Yoksa erken seçim mi daha güçlü olasılık?
Seçime ilk defa katılan ve yüzde 17 oranında oy alarak önemli bir başarıya imza atan Kudret Özersay’ın Halkın Partisi de UBP ile hükümet kurmayacağını açıkladı. Bu durumda UBP eski ortağı Serdar Denktaş’ın Demokrat Partisi ve parlamentoya ilk defa giren Türkiyelilerden oluşan Yeniden Doğuş Partisi (YDP) ile hükümet kuracağa benziyor. Ne var ki, böyle bir koalisyonun uzun vadeli olması beklenmiyor. Kısacası, seçimden yeni bir seçim çıktı...
Bu arada, başkanlık sistemine geçmek içim sesler yükselmeye başladı. Bu tartışmaya AKP milletvekili ve Türkiye’de başkanlık sisteminin ateşli savunucularından anayasa uzmanı Prof. Burhan Kuzu da karıştı. Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Prof. Kuzu yaptığı bir açıklamada, Kuzey Kıbrıs’ta başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini söyledi. Önümüzdeki dönemde bu doğrultudaki tartışmaların yoğunlaşması bekleniyor.
Türkiyeli seçmenlerin partisi olarak kurulan Yeniden Doğuş Partisi (YTP) söylem ve eylemleriyle huzursuzluk yaratacağa benziyor. Aşırı sağ eğilimli bu parti, Kıbrıslı Türklere karşı nefret söylemi içindedir, bu da zaten var olan ‘Türkiyeli-Kıbrıslı’ ayırımını daha da tırmandıracak.
Bu siyasi tablo Kıbrıs'ta çözüm açısından bize ne söylüyor?
Eğer Kıbrıs sorunu yakın dönemde çözüm rayına girmezse, Kıbrıs Türk toplumu bütünüyle Türkiye’ye ‘evet efendim’ diyen sağ- milliyetçi güçlerin güdümüne girecek. Bunun anlamı da daha fazla cami, daha fazla imam hatip okulu, daha fazla özelleştirme ve daha az laiklik demektir. Kısacası, Türkiye ile daha fazla entegrasyon demektir.